ep, night. "my funeral has a wedding tonight."

32 10 2
                                    

Neyse ki aşkın gözü kördür ve âşıklar birbirlerinin ufak tefek kusurlarını görmezler.

Akşamın ilk saatlerinde yaktığı sigarasının ardından gelen dokuzuncu sigarasını içerken dizlerinde duran bir kitap vardı. Kapakları eskimiş, geçtiği her elden buluşan kötülük ile kararmıştı. Sayfaları çeviriyordu çevirmesine ama aklına giren bir şey var mıydı bilemiyordu.

Dudaklarının arasına yerleştirdiği sigaradan bir kez daha içine doldurduğunda sayfayı da çevirmişti.

HAMLET

Güzel misiniz?

OPHELIA

Anlayamadım.

HAMLET

Bir kız hem iyi hem de güzelse bile,

İyilik yapışık değildir güzellikle.

OPHELIA

İyilikten değerli ne var?

Güzellikten uyumlu?

HAMLET

Hangisi daha kolaydır;

Güzelliğin dürüstü sürtüklüğe itmesi mi,

Dürüstlüğün bir sürtüğü bakire kılması mı?

Uğraştıran bir bilmeceydi, çözüverdim şimdi.

Sevmiştim sizi.

OPHELIA

İnandırdınız.

HAMLET

İnanmasaydın.

Erdem yetmez kökümüzü aşmaya;

Ta en başta yozlaşmışız ya!

Sevmemişim, işte.

Yozlaşmış mıyız ki, dedi kendi kendine. Diğer sayfaya geçemeden kapadı kitabı. Düşünceleri karman çorman oldu gibi. Kitabı okumaya başladığından beri -ki bu sabah saatlerinde itibaren- ciddi anlamda bir farklılık hissediyordu. Bu kitap ona hitap ediyor muydu etmiyor muydu anlamış değildi. Dizlerinde duran kitabı yanında ki sehpanın üzerine attı, dergilerin yanına.

Sigarasından aldığı son nefesi vermeden daha yarısı bitmemiş paketin içine attı. Ayağa kalktı ve kendini Yeonjun'un yatağına bıraktı. Sırt üstü uzanırken gözlerini de yummayı unutmadı. Daha geçenlerde kestirip kısalttığı saçları yine vakitsiz uzamaya başlarken elleri ile geri ittirmişti.

Tavan ile uzun ve çatışmalı bir bakışma içerisindeyken odanın kapısı açılmıştı. Yeonjun'un içeriye giren bedeni onu daha önceden oturduğu yerde ararken yatakta görmesi ile kapıyı ardından kapatmış ve kilitlemişti.

"Şimdide yatağımı mı ele geçirdin?" diye sitem etmişti. Kafasını kaldırıp ona bakan oğlanın sözlerine cevap vermeden kafasını geriye yaslamıştı.

"Sana diyorum Soobin." diye ikinci kez konuştuğunda, kafasını sallamıştı yatakta ki. "Gitti mi sizinkiler?" diye konuştuğun da Soobin, Yeonjun'un bedeni yatağa onun yanına oturmuştu.

"Gittiler." demişti.

"Nereye gittiler söylemedin hiç." diye tekrar bir soru yöneltti Soobin.

"Papazın evine."

"Yemek veriyormuş, kan bağı var ya babamla, ondan." demişti Yeonjun.

Soobin yattığı yerden doğrulup oturan oğlanın belinden tutup kendine doğru çekmişti. Olanlar ile afalayan Yeonjun'un hızlanan kalp atışları odayı doldurmuştu. Hala oturmuş pozisyonda duran ikiliden Soobin sırıtarak "Düzüşebiliriz." demişti.

Onun bu çapkın hallerine gülen Yeonjun ise omuzuna vurmuştu. "Nazik olup sevişelim desen belki olurdu ama düzüşemeyiz."

"Neden?" Hayal kırıklığı ile konuşmuştu Soobin.

"Kız kardeşim evde."

"İnanmıyorum." demişti Soobin kollarını sardığı Yeonjun'un bel boşluğunu okşarken. "Yalan konuşuyorsun."

"Belki." Yeonjun omuzlarından iterek Soobin'den uzaklaşmaya çalıştı ama Soobin buna izin vermedi. "Hem sen kitabı bitirdin mi? Edebiyatçı yine sıçmasın sonra ağzına." Yeonjun'un bu sözlerine gülen Soobin, konudan emin bir şekilde konuşmaya başlamıştı.

"Kız öldürecek herhalde kendini."

"Hangi kız?"

"Kitaptaki kız, Ophelia." Gözleriyle sehpanın üzerinde ki kitabı göstermişti.

Yeonjun'un bakışları oraya dönerken gitmek için hamle yaptığında belindeki eller onu engellemişti.

"Pezevenk Hamlet, sevmiyorum seni dedi kıza. Git kendini manastıra kapat, dedi." Tiksinmiş bir şekilde konuşan Soobin'in bakışları kolları arasında ki sevgilisinin yüzüne odaklamıştı.

"Mektuplar gönderiyor demiyor muydun?"

"Evet." dedi.

"Ama kızı kullandıklarını düşündüğü için böyle davranıyor. Ona karşı dolduruyorlar, aşkıyla oynuyorlar Ophelia'nın."

Kafasını salladı Yeonjun. Erkek arkadaşının bu tür derin düşüncelere daldığını ilk kez görüyordu. Omuzlarında gezen ellerini boynuna doğru çıkarıp iyice kucağına yerleşmişti. Hareketlilik ile dikkati dağılan Soobin kucağındaki bedene iyice sarıldı.

"Söz ver bana bırakmayacaksın beni."

Soobin'in beceriksiz sözleri odanın her bir köşesine yayıldığın da Yeonjun kafasını sallamıştı. "Söz veriyorum." demişti. Boynundaki elleri yanaklarına doğru çıkıp okşamaya başlamıştı.

Soobin'in onu yatağa yatırıp bacakları arasına girmesiyle dudaklarını kavuşturmadan önce konuşmuştu.

"Düğünümüzün olduğu gece, ilk kez seviştiğimiz gibi öleceğiz."

±
±
±

Bu bölüm yeonbine ayrıldı ❣️

Bohemian Rhapsody ± taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin