8

130 14 15
                                    



__

çalan telefonla yattığım yerden sıçramıştım. uykulu halde gözlerimi açmaya çalışırken telefonuma uzanmış ve arayana bakmadan açmıştım.

"alo? kimsiniz?"

"alo? mingi bey ile mi görüşüyorum? evinizin önünde polis arabası var. isminizi anons ediyorlar."

"ne?"

hızla yatağımdan kalkıp cama koşmuştum. gözlerimi ovalarken aşağıda gördüğüm bedenle kaşlarım çatılmıştı. polis arabası falan da yoktu ayrıca.

"mingi bey?"

"yunho ya... uykumdan uyandırıyosun bi de uğraştığın şeye bak. korkudan yataktan nasıl kalktığımı bilemedim aptal."

"aşkım özür dilerim... ay dur gülmekten konuşamıyorum. geliyorum kapat."

telefonla beraber kendimi tekrar yatağıma atmıştım. kalp atışlarım öyle bi hızlanmıştı ki sakinleşmek için gözlerimi kapatmıştım. az önceki olanları düşününce de gülmeden edememiştim tabii.

"günaydın prensesim!"

başımı çevirip yunho'ya bakmış ve yanımı pat patlamıştım. hiçbir şey demeden bilgisayar çantasını kenara koymuş ve yanıma uzanmıştı hızlıca. yüz üstü birbirimize dönük şekilde bakışırken elimi uzatmış ve yanağını sıkmıştım.

"ne yaptın bugün? ders nasıldı?"

"hocayı dinledim, biraz uyuklayıp geldim."

uzanıp dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup geri çekilmişti.

"ha bir de seni özledim."

"ben de özledim."

"ne kadar?"

"çooook."

"yerim bak ağzını yüzünü."

gülümseyip yattığım yerden kalkmış ve oturmuştum.

"bugün etrafında yakışıklılar var mıydı?"

sorduğum soruyla öylece bakakalmıştı. gülmemi tutamazken uzanıp yanağını öpmüştüm.

"biraz da ben sorayım dedim."

birkaç saniye öyle bakışırken ne olduğunu anlayamadan yunho bileklerimi iki yandan tutmuş ve karnıma oturmuştu. şokla ne yaptığını sorarken sırıtmıştı sinsice.

"şu an aklımdan geçenleri sana söylersem büyük ihtimal evden kovarsın beni. o yüzden sessiz kalma hakkımı kullanıyorum."

uzanıp dudaklarımızı birleştirmişti konuşmama izin vermeden. öyle bir özlemle öpüyordu ki bir süre sonra nefes almak adına kafamı çevirmiştim. anın etkisiyle ne yapacağımı bilemeyip gözlerimi kaçırmıştım yunho'dan.

"utandın mı?"

"yok, çekil çok ağırsın."

bileklerimi kurtarıp yunho'yu üstümden iterken kalp atışlarımın yavaşlaması için dua ediyordum. hala alışık değildim böyle şeylere.

yanımda uzanan bedene sırtımı dönmemden bir saniye sonra belimden tutulmuş ve kendisine çekilmiştim. bacaklarını üstüme atıp kollarıyla da üst bedenimi kavramış ve kaçmama imkan bırakmamıştı bile.

travel with me | yungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin