26

132 18 8
                                    



mingi: yunho
yunho nereye gittin
aşağıda mısın
???
yunho cevap ver 😭

yunho: evet aşağıdayım

mingi: neden haber vermedin

yunho: işim vardı

mingi: ne işi?

yunho: sonra anlatırım
gelirim birazdan
sen kahvaltı yapmayacak mısın

mingi: canım istemiyor
iyi o zaman
sana kolay gelsin

yunho: peki

____

yatakta tek başıma uyandığım için yine tüm keyfim kaçmıştı. dün her şey yoluna girmemiş miydi? neden böyle bir sabaha uyanmıştım ben?

yunho ile yazıştıktan sonra tavanı izlemiştim sadece. dünden sonra ağlayacak enerjim de yoktu zaten.

kapı açıldığında hemen arkamı dönmüş ve gözlerimi kapatmıştım. hayır ağlamak yok.

önümde birinin dikildiğini anlamıştım vuran gölgeden. gözlerimi açmamaya çalışırken iyice yatağa gömülmüştüm.

"hiç iyi rol yapamıyorsun biliyorsun değil mi?"

duyduğum şeyle gözlerimi açmıştım yavaşça.

"offf, git yunho. yapamıyorum rol falan tamam. rahat bırak beni uyuyacağım izin verirsen gerçekten."

"niye uyuyacaksın?"

"uykum var."

sessizlik oluşmuştu bir süre. meraktan omzumun üzerinden arkamı döndüğümde elindeki tepsiyle sırıtan yunho ile karşılaşmıştım.

"o ne?"

"sana kahvaltı getirdim."

"ne?"

yatakta doğrulmuştum daha düzgün görebilmek için. yanıma yaklaşırken bacaklarımın üstüne koymuştu tepsiyi.

sevdiğim her şeyin olduğu bir tabak ve yanında da küçük bir kutu vardı.

yunho'ya baktığımda gülümsüyordu.

"beğendin mi?"

"bu... bunun için mi aşağıdaydın yani?"

"evet. prensesime güzel bir kahvaltı hazırlayayım dedim. olabildiğince sevdiğin şeyleri koydum."

gözlerim dolarken küçük kutuyu göstermiştim.

"bunu seninle ayrıldığımız çarşıdan aldım. o yüzden biraz gecikmiştim. beğendiğim şeyi kadın bulamayınca eliyle tekrar yaptı arkadaki atölyesinde. o yüzden beklettim seni."

"yunho..."

küçük kutuyu elime alıp açtığımda ağzım açık kalmıştı şaşkınlıktan.

"bu... yunho bu çok güzel ama..."

"ama ne?"

yüzü bir anda düşünce hızla devam etmiştim.

"ama ben de sana hediye almıştım ve bu... aynısı."

"ne?"

"küçük bir dükkandan aldın değil mi? sahibi de çok tatlı bir kadındı hatta."

"evet..."

"anlamını da söylemiştir sanırım?"

"söyledi... hatta benden önce başka birisinin daha geldiğini söyledi o yüzden elinde kalmamıştı."

travel with me | yungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin