:(____
duştan çıkıp wooyoung ile konuşma seansımdan sonra biraz olsun daha iyiydim. ya da iyi hissetmeyi deniyordum diyelim.
turun bugün bitme saati geçmişti. odada dört dönüp tırnaklarımı kemiriyordum.
yunho gelmiyordu. gerçekten de gitmişti o çocuğun yanına yani.
odanın köşesine çöküp oturmuştum. acınası durumdaydım. biliyordum ki en başta hatayı ben yapmıştım, kendimden bu kadar uzaklaştıracağımı hiç düşünmeden hareket etmiştim. şimdiyse sonuçlarına katlanıyordum. ne aramaya ne de yazmaya cesaret edebilmiştim.
dizlerimi kendime çekip alnımı yaslamıştm. gözlerim dolu olduğundan hemen akmaya başlamıştı.
"aptal mingi, gelmeyecektin işte. niye ısrar ediyorsun ki? geldin de ne oldu? barışacaksınız falan mı sandın? yunho'nun gözünde sadece eski yakın arkadaşısın. bir değerin falan yok."
kendi kendime konuşurken göğsüm daralmıştı aniden. nefes alış verişlerim kesiliyordu ve kusacak gibi hissediyordum.
hayır hayır hayır, şimdi olmaz. sakin ol mingi, derin nefes al ver. geçecek, iyi olacaksın.
yerden kalkıp elimi boğazıma götürmüştüm, birisi gerçekten de boğazımı sıkıyor gibi hissediyordum. kurtulmak istercesine olduğum yerde bağırırken şu an ne düşündüğüm ne yaptığım hakkında bir fikrim yoktu. deli gibi odada dönüyordum çünkü nefes alamıyordum. birisi beni boğuyordu.
"nef..nefes al.... sakin ol..."
kendi kendime aynı şeyleri söylerken artık konuşamama raddesine gelmiştim. akan gözyaşlarım yüzünden de önümü görmek imkansızdı. sadece dizlerimin üstüne çökmüştüm. zihnim kapanıyor gibi hissediyordum.
kendimi yere bırakırken bana doğru koşan birisini görmüştüm ama yüzüne bakamadan çoktan bayılmıştım.
____
yunho
aldığım tatlı poşetine bakıp gülümsemiştim. bugün turla gezmek yerine tek başıma çıkmıştım aslında. mingi'nin instagramdan yolladığı eski videolardaki mekanları incelemiştim. birkaçını not alarak en son 3-4 çeşit tatlıyla otele dönmüştüm. yarın beraber çıkarız diye planlamıştım mekanların sırasını.
her ne kadar sürekli kavga edip dursak bile, gerçekten dayanamıyordum. keşke hemen affedebilseydim ama olmuyordu. yine de onu mutlu etmek istiyordum.
bilmediğim ülkede yolumu kaybetmiştim bir süre, ayrıca trafik o kadar yoğundu ki yaklaşık bir saat geç varmıştım. odanın önündeyken son kez poşeti kontrol etmiş ve kapıyı açmıştım ki gördüğüm şeyle düşürmem bir olmuştu elimdekini.
mingi tam karşımda yere yığılmıştı.
"mingi!"
koşup kollarımın arasına aldığımda tam baygın olmasa da gözleri kapalıydı. canı yanıyormuş gibi yüzünü buruşturmuş ağlıyordu. terlediği için ıslanan saçlarını geriye atmıştım. yüzünü avcumun içine alırken alnına öpücük kondurmuştum.
"mingi... minmin sakin ol. bak buradayım, derin nefes al ver güzelim. geçecek, iyi olacaksın. elimi tutmak ister misin? yüzünü yıkayalım mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
travel with me | yungi
Teen Fictionmingi twitterda bir gönderi paylaşmaya karar verir ve viral olur. "3 ay önce sevgilinle ayrılmışsınızdır ama avrupa biletiniz iadesizdir 🤡🤡"