1 hafta sonrawooyoung: MANGİİİİ
GEÇMİŞİZ DERSTEN KALK
KALKKKKKKKKmingi: cidden mi
şaka yapma gelirsem oraya döverim seniwooyoung: NE ŞAKASI YA
GEÇTİK DİYORUMmingi: of sonunda
en son çok ciddi okulu bırakmayı düşündüm bakwooyoung: saçmalama istersen
kutlama
yapalım hadi kalkmingi: yok
keyfim yok istemiyorumwooyoung: keyfine sıçarım bak şimdi
mal mısın yamingi: 😞
wooyoung: ya mingi hadiiii
hem kafan dağılırmingi: offffffffff
bakarızwooyoung: bakarızı yok akşam 8 hazır ol hadi by
mingi: iyi
______
saat 11.43
yunho: karşımdaki masada oturan sen misin
mingi: evtt
yunho: niye suratın asık
mingi: sananeee
yunho: mal mısın gelirim yanına bak
mingi: gelme git
kafa dağıtıyorum ben wooyoung öyle dedi 🕺🏻😎🙀yunho: senin kafa dağıtma anlayışın içip içip somurtmak anlaşılan
mingi: evet
zevkler tartışılmzzz
hem swn napıyosynn burda
karı kız peşinde misin yine
rahatsın tabii artık eski yunho gwrqi döndü ohhj missdssyunho: boş konuşma mingi
san ısrar etti diye geldim on dakika oturup kalkacaktım
seni burda görmeyi planlamıyordummingi: tm
yazma bnayunho: salak
önüne bak yürürken düşeceksinmingi: düşmem
başım döndğ birz ondnsnyunho: mingi
elin adamı şu an sana yavşıyor farkında mısınmingi: hawni nerdr ya
wooyoung o kör msnyunho: of
___
"dokunmayı düşünme bile."
tanımadığım adamın bileğini tutup sertçe iterken mingi'nin önüne geçmiştim. salak çocuğun hiçbir şeyden haberi olmuyordu sarhoş olunca.
baygın bakışları ve yarı açık ağzı ile beni süzmüştü. durum farklı olsaydı kahkahayı patlatırdım ama içimdeki öfke buna izin vermemişti.
"ay galiba çok sarhoşum. yunho var sandım karşımda wooyoung baksana.... ahaha...ha.. yunho?"
yanağıma parmağını bastırırken gözlerini kısmıştı bu sefer. öfkemden geriye kalan sadece küçük bir damla su kadardı... ne yapacaktım ben bu çocukla?
"aaaa yunho! hoşgeldin gel. senin burada ne işin var hem, hiç tahmin etmezdim."
arkamda san'ın olduğunu gayet iyi biliyordu wooyoung.
"siz mi planladınız bunu?"
"yoo ne alaka ne planı? san ve ben hiç öyle şeyler yapmayız."
"san'ın adını vermemiştim."
"of ya..."
bir şey demeden mingi'nin bileğinden tutup dışarı sürüklemiştim arkamdan. kızmak istesem de şu anki halinden dolayı yapamıyordum bile.
"of yunho gitsene sen, karışma benim ne yaptığıma. niye dışarı çıkt-"
yüzünü avuçlarken gözlerinin içine bakmıştım sadece. küçük gözlerini şaşkınlıktan büyültürken o kadar sevimli durmuştu ki kendimi zor tutmuştum.
"kapa çeneni mingi. eve götürüyorum seni, merak etme karışmıyorum ne yaptığına."
"e ama eve götürüyorsun..."
"iyiliğin için, daha çok kendi iyiliğim için. katil olmak için de çok gencim."
"of yunho..."
ellerimi çekmiş ve çağırdığım taksiye bakmıştım dolu sokakta. mingi de öylece dikiliyordu yanımda.
"iyi misin? miden falan bulanıyor mu?"
omuz silkmişti çocuk gibi.
"iyiyim ben."
"mutlu musun bari?"
"hıı."
taksi geldiğinde bir şey dememiş ve arka koltuğa binmişti çoktan. yanına yerleşip adresi vermiş ve sessiz yolculuk eşliğinde mingi'nin evine varmıştık.
"hadi gir içeri."
önümde öylece dikilirken biraz beni süzmüş ve duymayacağım şekilde kendi kendine bir şeyler mırıldanarak eve girmişti. kapıyı kapatmadan önce de dönüp dil çıkarmıştı.
sabır dilemiştim sadece kendime.
______
bakın aşçı mingi 🤤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
travel with me | yungi
Teen Fictionmingi twitterda bir gönderi paylaşmaya karar verir ve viral olur. "3 ay önce sevgilinle ayrılmışsınızdır ama avrupa biletiniz iadesizdir 🤡🤡"