21

98 15 6
                                    


_____

wooyoung: pişt tatil kuşları
naptınız

mingi: 😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭
imdaaaaaaat

wooyoung: NOLDU

mingi: ben
yunhoyu çok özledim çok
bugün lavaboda beni kıstırdı resmen
dedi ki bugün olmaz hemen affedemem
yüzünü her gördüğümde dayanamıyorum
😭😭😭😭

wooyoung: NWEEEEE
😱😱😱😱
ya mingi
sikerim senin gururu
yapış çocuğun dudağına de ulan özledim

mingi: ama öyle kolay mı
bana laf sokup duruyo

wooyoung: zorlaştıran sizsiniz aq
üç ay bomboş triplere girdiniz resmen

mingi: :(((
odaya çıktı sonra beni orda bırakıp
şimdi ben de geçiyorum
ne ypcm
😞

wooyoung: öp

mingi: ya wooyo
offff

wooyoung: neyse tamam siktir edin de gezin bari
milanoda trip zamanı değil gezme zamanı

mingi: doğru
neyse bugün turla gezecekmişiz
onu bekliyoduk

wooyoung: gezin
foto at banaaaaa
😼😼

mingi: atarım 😭😭
bi de bugün ASIL NE OLDU BİLİYOR MUSUN

wooyoung: SENCE BİLEBİLİR MİYİM

mingi: doğru dur
bugün yemek yerken yanıma bi kız geldi
dedi çok hoşuma gittin numaranı alabilir miyim
???

wooyoung: oha aq
ee sonra

mingi: karşımda da yunho oturuyo
dedi ki sevgilisi var
bi de ingilizce konuştu kurban olduğum
kız pardon? dedi
birdaha söyledi 🤤🤤🤤
sonra kız dedi kim
kendini gösterdi sırıtıp

wooyoung: bu yunho da az değil
ee sonra

mingi: öyle
yemek yedik

wooyoung: bu kadar mı

mingi: evt

wooyoung: çocuk gibisiniz yemin ediyorum

mingi: olsun
ben yine de mutluyum 😞

wooyoung: koca bebek ya
iyi hadi bekletme de odaya çık
haber edersin bir şey olursa 😋

mingi: tamam 😭🤏🏼

_____

odaya çıktığımda yunho yatakta uzanmış televizyon izliyordu.

"anlıyor musun bari izlerken?"

yabancı kanallar olduğundan uğraşmak için sormuştum.

"hayır, ses olsun diye açtım."

daha tur için bir saatimiz olduğundan kendimi yunho'nun yanına atmıştım. sırt üstü uzanıp gözlerimi kapatmış ve biraz daha dinlenmeyi denemiştim ama üstümde bariz belli olan bakışları hissediyordum.

"bugün baya yorulacağız, iyi dinlen."

gözlerimi açmıştım.

"ben dinleniyorum asıl sen dinlen."

"gördüğün gibi ben de dinleniyorum mingi."

"doğru..."

beraber yarım saat öylece yatmıştık. üç aydır hissetmediğim güveni hissediyordum tam şu anda. yanımda yunho olduğunda kıyamet kopsa umurumda olmazdı.

"yunho?"

"ne?"

"bu üç ayda... hiç başkalarıyla görüştün mü?"

sorduğum soruyla yatakta hareketlenme olduğunda gözlerimi aralamıştım. yunho kaşları çatık şekilde bana bakıyordu. galiba sormamam gereken bir soru sormuştum.

"sen salak mısın?"

yattığım yerden doğrulurken bağdaş kurarak oturmuştum bu sefer.

"hayır ya ne alaka? sormak istedim sadece."

"öyle bir şey olmadı, saçma sapan düşünceler sokma aklına."

"anladım... benim de olmadı."

"olsaydı ne yapabilirdin ki?"

aniden gelen soruyla afallamıştım.

"nasıl yani?"

"başkalarıyla görüşseydim ne yapabilirdin song mingi?"

göğsüm sıkıştı dediği şeyle.

"ben... bir şey yapamazdım. sonuçta ayrıldık. kendi kararlarını kendin verirsin."

"peki ben ne yapardım?"

sürekli karşılaştığım sorular yüzünden ağlamak üzereydim.

"bilmiyorum..."

yüzümde hissettiğim elle gözlerim büyürken yunho'nun bakışlarıyla karşılaşmıştım. öfkeyle soluduğu zaten belliydi ama çenemi sıktığı ellerinden de anlaşılmıştı bu.

"böyle bir şey yapmayacağını biliyorum mingi ama sakın, sakın aklından geçirme. sen benimsin. ayrılmış olsak bile."

gözleri kararmış gibiydi sanki. ne bir şey diyebiliyor ne de hareket ediyordum. yüzümü öyle sıkı tutmuştu ki acıdığını hissetmeye başlamıştım.

"görmediğin yüzümü göstermeyeceğim sana ama sınırlarımı zorlama saçma sapan sorularınla. şimdi kalk hazırlan, çıkacağız birazdan."

sonra da elini çekmiş ve arkasını dönmüştü yatakta uzanıp.

gururumu siktir etmeme çok az kalmıştı.

_____

_____

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
travel with me | yungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin