6

26 4 0
                                    

Biz içeceklerimizi bitirdiğimizde diğerleri de yavaş yavaş gelmişti. Bir tek Hasret hoca yoktu, onun da salonu kapatmasına beş dakika vardı daha.

Burak, Kenan ve Sare kendilerine kahve siparişi verdiğinde bizde kahve içmeye karar verdik.

Sare çok tatlı, çok güzel ve çok fazla mütevazı olan bir kızdı. Kısa süre olmuştu onu tanıyalı ama içim ısınmıştı ona karşı.

"E Sare sen neler yapıyorsun?" Dedi Burak elini çenesine yaslayıp Sare'ye bakarken. Sare saçlarını düzeltip kahvesinden bir yudum alıp cevap verdi. "İzmir'de okuyordum yeni bitti, şimdi de işe gireceğim." Sare psikoloji bitirmiş.

Kenan ve Burak'ta buraya çalışma amaçlı gelmiş ve burada tanışıp ev arkadaşı olmuşlardı.

Bir süre sonra Hasret hoca ve Mert hoca gelmişti.

Mert hoca sabah erken saatlerde gelip salonu açıyordu ve 16:00 gibi çıkıyordu genellikle, ondan sonra da Hasret hoca geliyordu.

Mert hoca da oldukça kaslı kumral bıyıklı bir adamdı. Hasret hoca ile ikisini çok yakıştırıyordum.

Kahvemi içtikten sonra ters çevirmiştim ve Hasret hocaya doğru uzattım. "Hocam bi falıma bakıverin." Dedim şakayla. Bunu herkese yapıyordum ve bazen gerçekten fal bakabilen birisi çıkıyordu.

"Anlamam ki ben hiç." Derken fincanı eline almıştı bile. Fincanı tutuş şeklinden bakabildiğini anlamıştım bile.

"Sallayın bir şeyler ya."

Hasret hoca fincana iyice odaklanıp bakmaya başladı. "Sukeyna kocaman bir kalp çıkmış birini seveceksin sen ama böyle çocuksu bir aşk değil. Hiçbir karşılık beklemeden o kişiyi sadece o olduğu için seveceksin ve aradan geçen zamanlardan sonra bu kişi de seni sevmeye başlayacak." Bir süre durup fincanın diğer tarafına baktığında bende kim olabilir diye düşünmeye başladım.

Cemil olabilir mi Cemil?

"Senin için yepyeni bir dönem başlıyor Sukeyna. Daha önce olmadığın o kişi olacaksın. Hayatın birdenbire değil zamanla yavaş yavaş değişecek. Düşünce yapın, kişiliğin, beğendiğin şeyler hepsi değişecek."

"Çok kısmetli birisin gerçekten ve istediğin her şey, dilinden çıkan tüm sözler gerçek oluyor, bu yüzden ağzından çıkan her söze dikkat et."

Şaşkınlıkla Hasret hocaya bakmaya başladım.

"Maneviyatını yükselt." Dediği anda telefonu çaldığında fincanı bırakıp telefonu açtı.

"Efendim Ömer'im? Lavinya kafedeyiz gel."

Telefonu kapattığında herkes kaldığı sohbete devam etti. Merve, Hasret hocanın bana baktığı faldan etkilendiği için o da fincanını Hasret hocaya uzatmıştı.

"Ay kızlar falcı yaptınız beni iyice."

"Hocam lütfen bana da bakın." Merve en şirin halini kullanarak bakmıştı Hasret hocaya. Hasret hoca garip bir şekilde hiç kimseyi kıramayan biriydi.

Ömer abi geldiğinde herkes kayıp ona yer açmıştı, benim sağımda Mert hoca, solumda da Hasret hoca vardı. Ömer abi de Hasret ablanın yanına geçmişti. Masa yuvarlaktı ve hepimiz sıkış tepiş oturuyorduk.

"Tanıştırayım hepinizle gençler Ömer benim çocukluk arkadaşım aynı zamanda." Hasret hoca herkesin adını söyleyip tanıştırdığında Ömer abinin telefonu çalmıştı.

"Hasret ya bi kız sardı bana bırakmıyor, fotoğraf paylaşsak beraber kalp falan koysan." Dediğinde Hasret hoca gülerek Ömer abinin koluna vurdu. "Ben niye kısmetimi kapatıyorum ya?"

"Senin kısmetin kapanmıyor ki oğlum, sevgilin varmış evliymişsin hiç fark etmiyor seninkilere."

Mert hocanın gerildiğini buram buram hissediyordum.

"Geçen gün bi tane lavuk var bu Hasret'e yürüyor onun yanında Hasret'e aşkım dedim adamın ruhu duymuyor ulan."

Hasret hoca büyük bir kahkaha atmıştı. "Sen gittikten sonra gay mı bu diye sordu bana."

"Onu bi' sokarım görür gayi."  Hasret hoca onun yanağını sıktıktan sonra "Ömer!" Diyerek sahte bir kızgınlıkla bağırdı.

Herkes kendi aralarında sohbet etmeye başladığında teker teker onları izlemeye başladım. Çoğu çok enerjik ve cıvıl cıvıllardı. Birbirleriyle güzel bir sohbet oluşturmuşlardı. Bende herkesi incelemeye başladım. Severdim oturup bir köşede insanları izlemeyi.

Ömer ciddi bir şekilde bir şeyler anlatıyordu, ona kulak kesildim. "Girdim komutanın odasına pat diye dedim komutan bak ben gelemem böyle şeylere bizimde bi' adımız var yani, adam oturdu karşıma vay oğlum sen şöyle yakışıklısın, böyle karizmatiksin gel seni kızıma alayım ben, dedim olur görüşelim bi' bakalım anlaşırsak neden olmasın değil mi ama? Neyse sonra olmadı sıkılıyorum ben sarmıyor beni ciddi ilişki." Ömer'i dinlerken Ne anlatıyor bu ya? Oluyordum her defasında öyle garip biriydi ki şaka mı yapıyor yoksa ciddi mi anlamak mümkün değildi. Herkes ona gülmeye başlamıştı. Hasret hoca Ömer'in o şirin haline dayanamayıp sarıldı.

Hasret hoca aniden aklına bir şey gelmiş gibi bana döndü bir anda "Sukeyna geçen siz nereye gittiniz şarap içmeye? Çok güzeldi."

"Müzeyyen adı hocam aşırı güzel bir yer, çok romantik."

"Oraya işte sevgilinle gideceksin." Dedi Merve elini de yanağına koyarak hayallere dalmıştı. "Ben neyine yetmedim ya?" Dedim gülerek.

"Cumhuriyet mahallesinde dimi orası?" Ömer abi bana doğru eğilip sorduğunda elim ayağım birbirine karışmıştı. Bir anlığına kafenin nerede olduğunu unuttum.

"Ee..." ufak bir kekelemeden sonra cevap verebilmiştim. "Evet sonlarına doğru. Bir kısırı var efsane! Denemelisiniz."

"Önümüzde kimin doğum günü varsa orada kutlayalım o zaman hep beraber." Dedi Hasret hoca gülen yüzüyle.

"Senin adın neydi?" Diye bir ses geldiğinde tekrardan panik yapmıştım. Bu Ömer abi bana yönelik bir soru sormasın mümkünse. Sosyal fobim var benim ondan hep.

Bu da benimle konuşmaya bahane arıyor heralde, az önce Hasret hoca söylemişti ismimi.

"Sukeyna." Dedim sakince. Arada ismimi düşünme kısmını geçersek yine de iyi ilerlemiştim ama.

"Anlamı ne ilk defa duyuyorum?"

"Sessiz, sakin, ağırbaşlı demek."

Hasret hoca arkasına doğru yaslanarak bizim konuşmamız için alan açmıştı. Şimdi bana daha yakındı ve net görüyordum kendisini. Esmer, kısa kıvırcık saçları olan, eli yüzü düzgün bir adamdı.

"İsminin anlamını baya taşıyorsun sanırım, oldukça sessiz, sakin birisin."

Başımı çevirip güldüm. "Evet ismimin anlamını duyan herkes bunu söylüyor. Yabancılara karşı aslında oldukça sessizim, tanımadığım insanlara karşı hemen kendimi açamıyorum. Alışmam lazım biraz."

O da güldüğünde, Hasret hocanın alttan alttan bize sırıttığını fark ettim, bu beni heyecanlandırmıştı. Elimdeki sigarayı dudaklarıma götürürken ellerimin titrediğini fark ettim.

"Bir aydır aynı spor salonundayız ve sürekli karşılaşıyoruz yeni tanışmadığımızı düşünüyorum." Dediğinde tek kaşımı kaldırıp baktım. "Hiç dikkatimi çekmemişsiniz ben sizi ilk defa bugün görüyorum."

"Bak sen..." dediğinde omuz silkip önüme döndüm.

SUKEYNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin