Birinci bölümle selamlar olsun ballarım.
Buraya okumaya başladığınız tarihini not alır mısınız?
Umarım okurken keyif alırsınız, tepkilerinizi merak ediyorum. Vote atmayı ve yorum atmayı unutmayın, çokça kokulu öpücükler.
İyi okumalar :)
....
"Sen benim en büyük hayal kırıklığımsın.
Ve bu ömür boyu yakamı bırakmayacak bir duygu. Saflığımın, masumiyetimin ve en çok da ilk aşkım olmanın en acı tarafısın. Keşke diyemiyorum... deseydim, bu oğlumun hiç doğmamasını istemekle aynı olurdu. Bunun için bile sana, keşke hiç tanışmamış olsaydık ve sen öylece yanımdan geçen herhangi bir yabancı olarak kalsaydın diyemiyordum... bu yüzden dayanıyorum, bana yaşatıyor olduğun tüm iki yüzlü aşkına katlanıyorum. Hiç yaşanmamış gibi."
...
Bölüm 1: Ben yalan içinde yaşıyorum, sen gerçekte.
Zamanın ne olduğunu, en çok ayrılıklar öğretti bana.
Oysa şu tükenmez kalemin mürekkebinde ne sırlar yatıyormuş, öncesinde bu acılarını, aldanışlarını yazmaya yeltenenler öyle değil mi? İkimizin arasında köprü olan o tükenmez kalem sana yüreğimi açarken zihnim bulanık bir kuyu gibi. Ötelerden damlayan vahşet seslerini resimleyebilseydim keşke. Keşke çizebilseydim bütün açıları insanların vurdumduymaz yüreklerine ve durdursam, akıp giden şu akıntının bize hiçbir zaman uğramadığı gerçek mutluluklarına.
Anlatsam uzun uzun ve yazdıklarımın sonunda ise yakarak yok etsem yazdıklarımı ve onunla anlatacak olduğum yaşadıklarımı. Belki de asıl yaşayacak olduklarımda bu satırlarımın sonundan sonra başlayacaktı, kim bilir.
Bilmiyorum. İlk kez bilmekten nefret ediyordum. Halbuki meraklı bir insan da çok sayılmazdım ben, konu derslerim değilse eğer. Kendi halinde yaşayan biriydim. Bundan iki sene öncesinde öyle biri olduğuma emindim. Yakın arkadaşlarımın bu konuda yakındığını, ailemin çocukken bana bu yüzden kızıyor olduklarını anımsarım konu bahis geçince. Keşke daha çok kızsalardı da bundan öteye yürek acısı yaşamasaydım diyebiliyordum şimdi. Yine de insanın verilen nasihatten çok onaylanmaya ihtiyaç duyduğu bir dönemdeydim ve bu yüzden de beni uyaran kimseyi pek dinlemedim.
Gençtim. Toydum. Yalanlar acıtmazdı canımı. Herkesin bir sırrı ve görünmek istediği bir kişiliği vardır derdim. Kimse kimseye dürüst olmak zorunda değil ama saygılı olmalıdır da derdim. Der geçerdim de işler artık can acıtmaktan çok can almaya kadar gelmişti. Ve bende yalan söyler oldum yavaş yavaş. Meğerse insan bir sır için değil, görünüşü için değil de can yakmak içinde söylermiş. Yandığın kadar yakabilmek için. Pişmanlıkla dile getirmem bunu çünkü o kadar çok pişmanlıklarımın arasında buna yer kalmadı. Pişmanlıklarımın arasında kendime bile yer kalmadı.
'İnsan insanın misafiridir; sözünde dinlenir, gönlünde demlenir,' der sevdiğim bir şair. Size bu sözü en çok ne zaman yüreğime oturduğunu anlatmayı istiyorum. Âşık olduğumda, yanımda o olduğunda ve bu aşkın benim sonum olacağını hissettiğim ona bakarken anlamıştım. O elimi tutuyordu, beni öpüyordu ve bana beni sevdiğini itiraf ediyordu. Ben o sözlerle birlikte gönlünde pişer oldum. İnandım da bu yüzden. O ağızdan tüm yalanlara kolayca inandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
two rings
FanfictionTaehyung gerçekten evliydi ama Jungkook ile değil. Ama Jungkook kucağındaki bebeğiyle Taehyung'a bakarken, onunla evli olduğunu sanıyordu. !mpreg, taekook