Selam ballarım, saat gecenin dört buçuğu be. İşe giden bu azize size yeni bölümü atmak istedi. Çünkü bu kurguyu seviyorum ve sizin de sevdiğinizi biliyorum...
Lütfen, güzel yorumcuklarınızla desteklemeyi unutmayın. (uykum felaket var, yavşayamıyorum ama siz, size aslında bolca ilerisi için bıraktığım kaos spoilerini bulun tamam mı?)
-yazım hatam varsa da af ola*
İyi okumalar dilerim.
...
"Ol mâhiler ki deryâ içredir, deryâyı bilmezler."
...
Bölüm 3: Ben gerçeği diledikçe dizildi şaraptan dizeler önüme, sarhoş etti beni bu yalanlar. Ama sondaydım. Sondaki ilk kurtuluşumda.
Bir şeyler söylesin istemiştim. Öylece yüzüme bakarken almış olmalıydım ondan bu konudaki ilk cevabımı. Ancak insan sevdiğine hemencecik nasıl kötülüğü yakıştırabilirdi? Benim o aklı selim olmayan adamın çöl gözlerindeki karanlığından şimdi aydınlık olmayan neyim kaldı da ben ona gecem diyeyim?
Sen beni öyle bir mahvetmiştin ki Taehyung, her şeyim sahte olsa ne yazar? Tek gerçeğimi aldın avuçlarımdan. Yalvardım. Ben sana nefret bilenmiş kalbimle bile yalvardım. Oysa sen beni yine de çok severdin değil mi? Batsın sevgin, batsın aşkın, batsın bu hikayemiz.
Çılgınca döndürdüğüm yüzük aslında o vakit benim çevremde örülü bırakılmış olan halkamın ilki ama en sağlam olan zinciriydi. Ben bilmediğimden bakmayı sürdürdüm. O ise çok sakin bir şekilde boştaki elimi tuttu. Sanki bu tepkimi abartı bulmuş gibi. Benim az öncesinde onda gördüğüm tedirginliği yok saymış gibi.
"Patronumun," diye başladığında, dudaklarının arasında canı sıkılmışçasına bir nefes alıp vermeyi ihmal etmedi. "Ben acele ile buraya geldiğimde, aracının torpido gözünde kalmıştı. Biliyorsun ki onun sağ koluyum ve her daim onunla istediği her yere giderim. Bu gittiğim yerler, bazen uygunsuz sayılabilecek yerler... yüzüğünü çıkarması gereken yerler olabiliyor." Bu son cümlesinin bende bıraktığı iğrenti duyguyla kaşlarımı çattım. Bu konulardan nefret eder ve şiddetle kınardım. "Bu durum bizi ilgilendirmez bebeğim." Diye yumuşatsa da hoşlanmamıştım bu durumdan.
Taehyun'da sonuçta onunla oralara gidiyordu ve görmesini asla istemeyeceğim manzaralarla karşılaşıyordu. Bu o kadar korkunç hissettiren bir durumdu ki, daha şimdiden hiç bahsetmiyor olduğu patronundan nefret ettim, eşinden dolayı bir hüzün duydum. Bana bundan bahsetmiyor olması bunca zamandır, daha korkunçtu. Yine de bu duruma karşı sözlü bir tepki vermemeye dikkat ediyordum. Sabahki o tatsız konuşmanın devamı burada hararetli bir şekilde ilerlemesin diye.
"Geri götürmek saçmalıktı. İlk gördüğümde bunu yapmayı düşündüğüm için gömleğimin cebine atmıştım. Durum sadece bu Jungkook. Sadece buydu. Onun üzerimde olduğunu farkında olmadığımdan panikledim ve bir de pahalı bir şey ya çizilmesin diye almak istedim elinden."
Kıymetli olan o yüzüğü onun avuçlarına bırakırken, "Anladım," diyordum. "Sadakatsizlik kadar korkunç bir şey yok. Bu iğrenç. Hem de çok," sanki oracıkta ihanete uğrayacakmışım gibi bir ürperti ile kasıldım. "Onu bekleyen bir eşi varken, bu adamın başkalarıyla bir ilişki yaşıyor olması empati yapıldığında dünyamı başıma yıkacak kadar dehşet verici bir durum... Şartlar her ne olursa olsun, kimse kimseye bunu yapamaz. Aptal yerine koyamaz. Ve sen de bu onu yaparken eşlik ediyorsun. Buna göz yumuyorsun, bu senin hakkındaki düşüncelerimi ne kadar sarstı haberin var mı senin?" Dişlerim ani gelen kıskançlık duygularımla kasıldı birbirleri üzerine. Gözlerinin içine baktım. "Sen asla böyle bir şey yapmazsın değil mi? Bana bunu yapmazsın değil mi? Benden o kadar nefret ediyor olamazsın değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
two rings
FanfictionTaehyung gerçekten evliydi ama Jungkook ile değil. Ama Jungkook kucağındaki bebeğiyle Taehyung'a bakarken, onunla evli olduğunu sanıyordu. !mpreg, taekook