40

4.3K 309 63
                                    

Şimdi kısa bir şeyden bahsetmek istiyorum aşklarım , hayalet okuyucular her geçen gün artıyor yani diğer kitaplarımda bunun şeyini çok çektik şimdi de aynısı daha fazlası Göktürk komutanım da geçerli. 1,06k de okunma ile 59 oy ne mesela gerçekten de sinir bozucu bir hal almaya başladılar taslaklarda 58 bölüme kadar yazılı duruyor ama paylaşasım gelmiyor sırf bundan dolayı.

Sizden ricam okuyorsanız bölümleri beğenmeniz.

40

Annem bir keresinde bana hiç bir zaman kimsenin ilk cümlesine inanma , seni seviyorumlarını duyma derdi insan dediğin varlık yalancıdır asla kimseye inanma derdi yoksa günün sonunda kalbi kırılan tek kişi sen olursun. Hiç bir zaman bir insan varlığına tamamiyle alışma derdi her zaman. Kapıya yakın otur derdi , oturuş bir şey olduğunda çekip gitmen kolay olsun haklıydı her zaman ki gibi , insan dediğin varlık yalan söylerdi bu zamana kadar kimseyi kabul etmeyen hayatında uzun süre tutmayan ben bir acı kahvelere kanmıştım , tek bir bakışıyla kalbimin orta yetinde bir yangın başlatmıştı ve sadece o dindirebiliyordu o yangını.

Onun yokluğunda o yangın bile beni ısıtmıyordu , kimsesiz kalmış bir çocuk kadar yalnız hissediyordum onu istiyordum , bana bakan acı kahvelerini , sıcak gülüşlerini , kokusuyla bile beni etkisine alabilen o kokunun bana verdiği o huzuru istiyorum. Ben onunla kapıya yakın oturmak yerine kokusunun afrodizyağına kanmış en ortaya oturmuştum şimdi istesem de çıkamazdım , hoş bunu istemiyordum da ama bir gün istersem biliyordum ki bunu başaramazdım. Onun yokluğu beni buz kesiyordu aynı şu an gibi yoktu ve ben bilincim yerinde değilken bile bunu en derinlerinde hissediyordum...

Soğuk ,hissettiğim tek şey soğuktu... beni ısıtacak eleri istiyordum yoktu , normalde beni ısıtan yorganım bile yoktu  yattığım yer sırtıma batarken rahatsızlıkla gözlerimi  araladım bir kaç saniye anlamsız bakışlarım beton tavanda dolaşırken başımı çevirmemle boş duvarla karşılaşmamla durdum kaşlarım çatılırken. Kendime gelmem bir kaç saniyemi aldı. Aklımdan geçen anılarla korkuyla yerimden dikleştiğimde korkuyla etrafıma baktım.  Boş odada beton duvarlar dışında bir şey yoktu bileklerimin acısıyla başımı eğdiğimde gördüğüm iplerle korkuyla nefes alamadım , bacaklarım ve ellerim bağlıydı.

Gözlerim etrafı tararken neler olduğunu algılayamıyordum ne oluyordu , neredeydim ben , kim di o maskeli adam ve ben bu lanet yerde ne işim vardı.

"İmdat!" Dedim korkuyla bağırırken , gözlerim odada gezerken bir pencere bile olmayan odada tek ışık kaynağı eski tam çalışmayan ampulldü. Korkuyla inip kalkan göğüs kafesimle kendimi geriye iterken sırtım soğuk duvara temas etmesiyle içim titredi.   Demir kapı birden sertçe açıldığında gözlerim hızla oraya döndü , yüzü açık olan adam bu sefer bana baktı. Yeşil gözleri gözlerime değdiğinde kaşları çatıldı , bir süre bedenimi süzerken ona baktım.

Uzun boyu fazla yapılı olmayan bir bedeni vardı , yüzünün yarısındaki izler bıçak izine benziyordu ve onu korkutucu bir hale sokmuştu soğuk bakışları üzerimde gezinirken sert zemine
Bastığı adım yankı Bıraktı.

" sonunda uyanabildin.." dedi gözlerime bakarken bir kaç adımda bana yaklaşırken zorlukla yutkunup korkuyla kendimi daha da duvara itiğimde ki sırtıma değen soğuk duvar bunu engelledi. Bedenim soğuktan mı titrediğini yoksa korkudan mı emin olamazken ürkütücü bakışları üzerimde gezdi.

" kimsin sen !?" Sesim korktuğumu yansıtmamak için çabalasam da buna engel olamadım , tek kaşı havaya kalktı adamın bakışları yüzümde turlarken dizlerini kırıp önümde eğdi.

"Dostun olmadığım kesin ..." dedi sadece başka bir şey demezlerken kaşlarım çatıldı anlmayarak ona bakarken çenemi sıktım soğukla.

" Ali'nin adamı mısın ?" Dedim aklıma gelen tek isim o olurken , bu kadarına cesaret edemezdi biliyordum benden nefret ediyordu ama beni kaçıracak kadar değil her şeyi geçtim nerede olduğumu bile bilmiyordu beni bulması imkansızdı öyleyse bu adam kimdi ?!

 Üsteğmen Göktürk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin