60

3.6K 254 103
                                    

Arkaşlar size bir haberim var ben Finali yazdım , evet vallaha yazdım hatta özel bölümleri bile yazdım.

60

Başım sızlıyordu ağrıyla , her yerim onunla beraber sızlarken başımın ağrısı daha baskındı. Gözlerim yavaşça açılırken zaman mekan farkım yok olmuştu sanki beyin sarsıntısı geçiriyordum bu acı katlanılmaz ve dayanılmazdı. Gözlerim yavaş yavaş etrafı seçmeye başlarken kaşlarım çatıldı , göz göze geldiğim katta ile dururken nefesim boğazıma tıkandı. O an bütün her şey sıra sıra beynimde bir film şeridi gibi oynarken nefes alamadım , hızla bedenimi yerden kaldırmaya çalışsamda ağrıyan bedenim ve bağlı bileklerim bacaklarımla çaresizce çırpınmak dışında bir şey yapamadım. Hızla başımı çevirdiğimde gördüğüm gözlerle duraksarken korkuyla geriye çekilmemle başım sert kayaya çarparken büyük bir sızı hissetim ama buna bile izin vermeden zorlukla kendimi kaldırırken üst bedenimi sert kayaya yasladım.

" kimsin sen !" Dedim  sesimin korktuğumu ele vermemesi için çabalarken , başım sızlarken gözlerim korkuyla etrafta gezdi. Mağara gibi bir yerde içeriyi dışarıdan giren ışık aydınlatırken gündüz olduğunu anlayamam kısa sürdü , ben en son akşam üstüydü Tolga'nın yanındayken ne zamandır buradaydım ben neresiydi burası!?

" çok gençsin." Dedi benden 3,4 yaş büyük olan kadın , kaşlarım çatılırken ne dediğini bir kaç saniye anlam veremedim. Neden bunu dediğini anlayamadım. 

" ne?" Dedim titreyen sesime engel olamazken gözleri yavaş yavaş bedenimi süzerken elindeki siyah mataradan  su içip ayağa kalktığında kollarındaki morluk ve yaralarla bedenim buz kesti. Üstü başı yırtık , toz ve çamur içindeydi , esmer teninde yaralar her şeye rağmen belli olacak derece büyüktü.

" kim yaptı bunları sana !?" Dedim gözlerim kollarından gezip oradan yırtık üstünün açıkta bıraktığı boynunda gezerken , gözleri duraksarken bir buzdan daha soğuk gözleri yaralarına değdi. Sanki onları orada görmeye o kadar alışmıştı ki umursamadı , anlatmadı sadece elindeki matarayı bana uzattığında anlamayan bakışlarla ona baktım.

" iç." Dedi sadece , siyah gözleri zeytinden haliceydi. Yüz hatları zayıf çenesi dik orantılı bir burnu vardı , ince dudakları yüzüne gidiyordu kısacık kesilmiş saçları kir içinde karmaşıktı. Sanki hep bu haldeydi.

"Neredeyim ben ?" Dedim ona bakarken bana uzattığı mantarı indirmeden ağzını açıp eğildiğinde ifadesiz yüzüyle bana doğru tutu matarayı.

"Dağlarda.." dedi suyu uzatırken , elim ayağım buz keserken elindeki mağaraya bakıp zorlukla yutkundum. Boğazım acıyla kavrulurken itiraz edemedim , geri çeviremedim aldığımda dudaklarıma yaslayıp bir kaç yudum içtiğimde boğazım ferahlatmıştı sonunda.

" Han nerede ?" Dedim ona bakarken kaşları çatılırken anlamayarak bana baktı , duygusuz gözlerimde ilk defa bir ifade olmuştu.

" han kim?" Dedi bilemeyerek.

"Onun burada olduğunu söyledi bak o benim sevgilim nerede Allah için beni ona götür..." dedim kalbim acıyla sızlarken , burnumun ucu sızlarken dudağımı ısırdım sertçe.

" sen komutanın sevdiği değil misin ?" Dedi kafası karılmış bir sesle kaşlarım hızla düzelirken ayağa kalkmak için çabalayacaktım ki yere çakılmamala umursamadan kafamı salladım hızla.

" evet ! Evet ben hayaletin sevgilisiyim." Dedim hızla onu onaylarken gözleri bedenimde dolaşırken gözlerinde bir ifade gördüm , acıma mıydı?

" yaşıyor mu n'olur bana bir şey söyle yaşıyor mu iyi mi beni ona götür. " dedim bağlı olan ellerimi hızla uzatıp elini tutmamla kaşları şaşakınlıkla çatıldı gözleri bir elime bir bana baktı bir süre.

 Üsteğmen Göktürk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin