42

4.8K 268 67
                                    



42

Bir insanın hayatı nasıl kararırdı ? Benimki kararmıştı bunu hissediyordum , insan doğar ve ölür kanında vardır yalan ve nankörlük bunu biliyordum. Herkeste biraz da vardı sadece ben aptaldım görmek istemediğim için görmemiştim , aslında her şey gözümün önündeydi bütün olasılıklar ihtimaller sadece ben görmek istememiştim kimsenin suçu yoktu ki sadece ben fazla aptaldım.

İlk geldiğim andan beri olan tuhaf davranışları , annem hakkında soruları hepsini eski bir arkadaşı sanıp görmezden gelmiştim , peki ya üsteğmen  ağzımı aramaları , konu annemden babamdan geçince ifadesizleşmesi. Yalan hakkında konuştuğum akşam bana hiç bir şey diyememesi. Ben baba diye ağlarken içimi aslında haberim olmayan öz babama  dökerken aslında onun tam karşımdaydı.

O gün bana ilk sarıldığında içimde hissettiğim tuhaf duyguları şimdi anlamıştım , çocukluğumda hayal ettiğim baba kız sarılması böyle değildi çocukluğum şu an burada olsaydı ne derdi merak etmeden duramıyordum.

Gülüyordum sadece gülüyordum , gözümden yaşlar boşalırken gülüyordum.

Bana sarılmıştı... ben babama sarılmayı hayal ederken aslında çoktan sarılmışım , sizce de traji komik değil miydi?!

Saçlarımı okşamıştı ,  aynı bir baba gibi. O gün ona senden çok güzel kız babası olur demiştim  her şeyden  habersiz aptalca , şimdi hatırlayınca daha çok güldüm acınacak hallime. O gün keşke benim babam sen olsaydın demiştim ,nasıl da içten dilemiştim o gün bunu keşke demiştim keşke benim babam sen olsaydın nereden bilebilirdim ki gerçekten babam olduğunu.

Şimdi düşünüyorum da annem de biliyordu burada olduğunu biliyordu ama onunla karşı karşıya geleceğimi hesaba katmamıştı  , bunu düşünememişti , yıllar boyunca beni uzak tutuyor sanmıştım aslında sonu görememek için gitmiyormuş anneannemler herkes... herkes biliyordu tek aptal bendim bütün herkes bana yalan söylemişti...

Öfkeliydim hemde çok , öfkem bedenimi aşacak kadar çoktu ama daha çok kendime öfkeliydim aptalıpıma bu kadar kör olmama. Bir kez olsun güvenmek istemiştim onda da gördüm bunu.

" sonunda kendine gelmişsin..." dedi bana bakan bastonlu adam ona bakmadım gözlerim yerde takılı kalmışken bir ölüden farksız değildim , bir ölüydüm zaten.

" kendini toplamalısın , seninle daha fazla işim var." Dedi bana bakarken ,  dudağımda alaylı bir gülüş olurken ifadesizdim.

Sahi ya ne aptaldım , kim nereye çekmişse oraya gitmiştim.

"Gel benimle .." dedi arkasını dönerken başımı yerden kaldırıp ona baktığımda arkasına bile bakmadan yürümeye devam ediyordu, sanki bir araba dolusu kadar dayak yemiş gibi duvardan destek alarak ayağa kalktım. Sarsak adımlarla yürürken uzun koridorda onun arkasında yürümeye başladım, sessizdim konuşmuyordum konuşmak istemiyordum ilk defa. İlk defa sonsuza kadar susmak istiyordum.  Kapının önünde duran adam hızla kapıyı açtığında temiz hava doldu burnuma , gözlerim yeşil bahçeye döndüğünde onunla beraber dışarı çıktığımda koca terası olan  ormanın ortasındaki bir evde burası tahta zeminden her adımımız yankı bırakırken bir masa ve iki sandalye vardı oturduğu an karşısını işaret etmesiyle başka çarem olmadığının bilincinde silahlı adamları görmezden gelerek oturdum.

" beni öldürecek misin ?" Dedim masaya bakarken kuru bir sesle, oğlunun ondan aldığını söylemişti bende kızını ondan alıcam demişti.

" büyük ihtimale.." dedi soğuk bir sesle , kan akışımın durduğunu hissederken gözlerimi sıkıca kapatıp güldüm.

 Üsteğmen Göktürk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin