Jennie bebeğimizi aldıralı, iki gün olmuştu.
Ve lanet olsun ki aklımdan çıkmıyordu.
Jungkook'un kolunda o odadan çıkışı, ne kadar bitkin gözüktüğü, gözlerindeki acı, yorgunluk...
Ağlamıyordu bile, yanımdan öylece geçerken hiçbir şey dememişti. Sadece kocaman bir boşlukla, her şeyini kaybetmiş biri gibi gözlerime bakmıştı.
Bütün bunlar, o kadar gerçekti ki.. Gözümle somut bir şekilde gördüğüm bu gerçeklik canımı öyle yakmıştı ki, pişmanlıktan ölmek üzereydim.
İki gündür tüm bu anlar zihnimde tekrarlanıp duruyordu, başka hiçbir şey düşünemez olmuştum.Onu haketmiyordum, onu kesinlikle haketmiyordum ama beni bırakmasına izin de veremezdim. Bencil olmak zorundaydım.
Ve şu an ne kadar bunu istemediğini bilsem de, yanında olmak da zorundaydım.
Bu yüzden eve gelmiştim, babamın ve Jimin'in hiçbir şeyden haberi yoktu. Büyük ihtimalle bu saatte evde Jungkook ve Jennie'den başka kimse olmazdı. Varsa da umrumda değildi zaten, her şeyi göze alarak buraya gelmiştim.
Kapıyı çaldığımda açan hizmetlinin yüzüne bile bakmadan içeri adımlamıştım. Fakat merdivenlerden aceleyle inen Jungkook karşıma dikildi.
"Burada ne sikim arıyorsun?" dedi tükürürmüş gibi.
Sakin kalmak için derin bir nefes verdim. "Jennie'yle konuşmam gerek."
Ona bütün acılarını unutturacak kadar sıkıca sarılmam gerek.
"Siktir git Taehyung."
Güldüm. "Abiye ne oldu?"
"Sana olan saygımla beraber gitti." dedi. "Tıpkı şimdi senin de yapacağın gibi."
Bakışlarıma yakıcı, karanlık bir öfke yerleştiğini hissettim.
Dudaklarımı birbirine bastırdım.
Sakin olacaktım."Jennie'yle aramızdaki sorunlardan sana ne?" diye konuştuğumda bana bir adım daha yaklaştı.
"O kızı mahvettin." Yumruklarını sıktığını gördüm. "Daha fazlasına izin vermeyeceğim."
Küçük kardeşimin, sevgilimde gözü mü vardı?
Geniş salonumuzda korkunç bir şekilde yankılanacak bir kahkaha attım. "Kim olarak buna izin vermiyorsun?"
Dediklerime hayret ediyormuş gibi başını iki yana salladı. "Cidden inanılmazsın."
Ben de ona bir adım attım. "Merak ediyorum Jungkook, kim olarak?"
"Sana siktir git dedim değil mi?"
"Ben de Jennie'yle konuşmam gerektiğini söyledim. Ama sen bana izin vermiyorsun. Jungkook.." Başımı yana eğdim. "Neden Jennie'yi bu kadar önemsiyorsun küçük kardeşim?"
Gülümsedi. "Sana duymak istediğin şeyi söyleyeceğim." dedi fısıldayarak.
"Çünkü ona aşığım."
Önce dediğine güldüm. Gereğinden fazla uzun bir süre boyunca kahkaha attım hatta. Daha sonra ise bir köşeden bizi izleyen hizmetçimizin çığlık atmasını sağlayacak kadar sert sert bir yumruk yerleştirdim kardeşimin yüzüne.
Yere düştüğünde, "Sikik." diye mırıldanarak yanından geçtim. Merdivenlerden Jennie'nin odasına doğru adımladığımda Jungkook ayaklanmış kanayan burnunu tutarak peşimden geliyordu.
Sevgilime, hayatımın aşkına yan gözle bakan öz kardeşim bile olsa, karşımda duramazdı.
Onun hayatını bitirirdim.
Jennie benimdi. Ona aşık falan olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fishtail | taennie
Fanfiction"Seni uzaktan gördüm, ve benim olman gerektiğini hissettim." - age gap!