91 Days

13

Tom

Annem bir Muggle aşık olmuştu benim için hayatının en büyük hatasıydı. Bir Muggle aşık olmak bir büyücü için seçenek bile olmamalıydı. Ama hiçbir şey planladığım gibi gitmemişti. Kardeşimi bir Muggle'dan kurtarmak için geldiğim yerde bir Muggle'a tutulmuştum.

Annemin hep bir Muggle'da ne bulduğunu merak ederdim. Jess'in gözlerine baktığımda hissettiğimi mi hissetmişti? ya da onu her gördüğünde sol göğsünde bir çarpıntı mı hissetmişti? ben sevmeyi ya da birine aşık olmayı hep saçma bulmuşumdur ve hala fikrim değişmiş değil. Jess'in bana her dokunduğunda içimde bir şeyleri onardığını ve ya gözlerime her baktığında kalbimin varlığını hissetmeme nasıl sebep olduğunu hala merak ediyorum.

Bir tür büyü mü?

Aptallaşıyorum. Jess beni aptallaştırıyor. Onunla olduğumda düşünemiyorum, düşünmek istemiyorum. Ben hep gücümü düşünürüm ama onunla olduğumda onun karşısında güçsüz hissediyorum. Savunmasız. Bana nasıl böyle hissettirebiliyor?

-

"Abi Jess'in doğum günü olduğunu nerden biliyordun?" Sigara yaktım ve Mattheo'nun sorusunu cevapsız bıraktım. "Jess çok sevinecek," sigaramdan derin bir nefes çektim. Böyle saçmalıkları çok seviyordu ve kesinlikle çok mutlu olacaktı. "Abi o ölürse,"

"Mattheo yapma! seni her seferinde bu yüzden uyarmak istemiyorum!"

"Mahvolucaksın senin için endişeleniyorum. Onunla bir gelecek düşünebiliyor musun? ben Valeria ile ayrıldım çünkü annemin Muggle bir adamla geleceği olmadı!" Mattheo elindeki pastayı arabaya bıraktı. "Neden fikrin değişti?" Mattheo derin nefes aldı. "Fikrim hep aynıydı. Sadece denedim ama sen kendini fazla kaptırdın, bak Jess mükemmel hatta çok masum ama senin işlerin düşündüğümüz gibi ilerlerse bizim dünyamıza alışamaz. Eğer sen kendi karanlığını oluşturursan o kızı peşinde sürükleme."

"Muggle babamın adını taşımak istemiyorum. Eğer Jess kurtulursa onu peşimde sürüklemiycem zaten ama sen hep onun yanında olacaksın." Cevap vermedi. Canının acıyacağını söyleyecekti ama yapamadı. Farkındaydım. Onun hayatını mahvedecektim. Ama onu peşimde sürükleyemezdim.

-

Jess

Tom gittikten sonra çok sıkılmıştım. Onsuzluğu o hayatıma girdikten sonra düşünemez olmuştum. O olmadan hayat sıkıcıydı yaşamaya değmezdi.

Kapı çaldığında koşarak kapıyı açtım. "Tom," David ile göz göze geldiğimde yutkundum. Son yaptığından sonra beni korkutmaya başlamıştı. "Neden burdasın? eğer Tom seni görürse sinirlenir canın yanmasını istemiyorum David git lütfen." Sol gözü morarmıştı kaşı patlamıştı ve yanaklarında izler vardı. Yüzü mahvolmuştu. Onun için üzülüyordum. "Jess o adam sana zarar verebilir. O psikopat görmüyor musun?"

"Senin yaptığında psikopatlık, git David lütfen. Ben artık hayatımda sorunlar olsun istemiyorum."  
David başını iki yana salladı. "Jess bu adam çok tehlikeli!"

"Öyle mi?" Tom'un sesini duyduğumda başımı kaldırdım. "Sevgilim," Tom'un gözleri gözlerimle buluştuğunda gülümsedim. "Hoşgeldiniz lütfen içeri geçelim." Tom başını salladı. "Geçelim sevgilim." Tom içeri girdi ve arkasından kapıyı kapattı. "Mattheo gelmiycek mi?"

"Onun işi var." Ne yapmaya çalıştıklarını anladığımda kapıya yöneldim ama Tom önüme geçti. "Tom ona zarar vermeyin bak zaten gidiyordu gerçek,"