20

297 27 48
                                    

Annem ve babam iyilerdi. Annem kolundan babam ise omzundan sargılıydı. "Ben odama geçiyorum." Annem kolumu tuttuğunda olduğum yerde durdum. "Kızım bu adamlar yine senin için gelebilirler ve ben bir daha hayatının riske girmesini istemiyorum. Gidelim burdan kızım." Kolumu yavaşca çekerek salondan çıktım. "Eğer Mattheo gelirse onu sakın kovmayın." Diyerek uyarıda bulundum Anneme.

Odama geldiğimde yavaşca yatağa oturdum. Tom'un söyledikleri aklımdan çıkmıyordu ve bunları düşünmekten delirecektim. 'Kalp hastası saf bir kızla eğlendim sadece' hayır yalan söylüyordu.

Yalan söylemiyor. Artık seni sevmiyor hatta hiç sevmedi. Zaten söylemişti imkansız olduğumuzu ben boş yere umutlandım. Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülürken odamın kapısı çaldı. Başımı kaldırdığımda içeri Mattheo ve Lorenzo girdi. "Siktir senin yüzüne noldu!"

"İyiyim Mattheo, Hoşgeldiniz." Yanıma oturduğunda yanaklarımı tutarak yüzümü inceledi. "Ağlamışsın, yüzün kan içinde ve iyisin öyle mi? ayrıca anneninde kolu sargılıydı. Jess noldu?"

"Saldırıya uğradık bana kalbi veren yani Tom'un kalbi çaldığı adamın oğlu beni kaçırıdı. Benim kalbini taşıdığım adam ise annemin eski sevgilisi yani Tom intikam alacağım derken bunu kastediyormuş." Mattheo kaşlarını çattığında Lorenzo ile aralarında bir bakışma geçti. "Ne?"

"Tom yaşıyor mu?"

"Yaşıyor ama sanırım kalbini bir başkasına verdi." Mattheo kaşlarını daha da çattı. "Nasıl?"

"Bir kalbi yok gibi konuşuyor." Lorenzo diğer yanıma oturduğunda ona döndüm. "Ayrıldınız mı?" dolu gözlerimi kırpıştırdım "zaten ayrıydık. Sadece onu arada görmek istediğimi," nefesimi verdim. "Kahretsin!"

"Bana dedi ki, 'kalp hastası saf bir kızla eğlendim sadece' dedi! yani ben biliyordum beni sevemeyeceğini ama," başımı iki yana salladım "seviyor sanmıştım." Mattheo sarılmaya ihtiyacım olduğunu anlamış gibi kollarını açınca ona sarıldım. "Gel yüzüne pansuman yapalım sonra ağlarsın olmaz mı?" kıkırdadım. "Olur."

-

Tom Marvolo Riddle

Jess'i bıraktıktan sonra Mattheo ile görüşmek için yola koyulmuştum fakat Jess aklımdan çıkmıyordu. Onu istemiyordum ama içimde bir şeyler hala onun için uğraşıyordu. Muggle bir kadınla olamazdım. Ama Jess beni kendine çekiyordu ve bunu yapması için varlığı bile yetiyordu.

Mattheo'nun yanına geldiğimde Lorenzo ile bir kafede oturuyorlardı. Beni gördüğü gibi ayağa fırladı. "Abi!" Lorenzo beni görebilmek için arkasını dönünce göz göze geldik. Sandalye çekip oturduğumda Mattheo'da oturdu. "Abi sen nerelerdesin? ayrıca Jess'e neden öyle davranıyorsun kız mahvoldu." Omuz silktim ve Lorenzo'ya döndüm. "Çok zekisin ama içinde Jess'e olan ilgini biliyorum ve onu yok etmezsen ben ilgilenmek zorunda kalacağım."

"Siktir! sen şaka mı yapıyorsun?" Mattheo'ya döndüğümde sinirli ifadesine karşılık tepkisizce arkama yaslandım. "Jess'i mutlu edebilecek biri varsa o sen değilsin. Lorenzo hem çok benziyorlar. Tam ona göre birisi. Jess sevgi dolu abi yani senden çok farklı." Gayet tepkisizce Mattheo'yu dinlerken içimdeki fırtınaları bastırmaya çalışıyordum.

Jess benimdi. Benim.

Onu yanımda istemiyordum ama başka birinide onun yanında da istemiyordum.

"Dinle Mattheo Lorenzo'nun Jess ile olan bütün ilişkisini kesiyorsun. Eğer kesmezsen olacaklardan ben sorumlu değilim." Mattheo sıkıntıyla nefesini verdi ve Lorenzo'ya döndü. Lorenzo ise sessizliğini korumaya devam ediyordu. "O zaman Jess'e sahip çık abi çünkü o her zaman seni beklemeycek!"

91 DaysHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin