0.4

164 12 0
                                    

Medya: Kıvanç Bağcı


İkinci isime olan takıntımı da sorgulamayın lütfen...
Ve yıldıza basmayı unutmayınn





Bağcılar malikanesine garip bir sakinlik hakimdi. Tabii bu, Deren hanım ve Serper Seza beyin evde olmamasından da kaynaklanıyor olabilirdi.

Çocuklar her zamanki gibi odalarına çekilmiş, her kes kendi halindeydi.

Kendine bir restoran açmış ve son bir yıldır restorantı işleten Kıvanç Bağcı, mutfakta yeni lezzetler peşindeydi. Taa ki, biri,

"Abi, burası senin işletmen değil. Annem ağzına sıçacak." diyerek mufak kapısından içeri girene kadar. "Hem Allah aşkına, tatlının üstüne neden şeker tozu eliyorsun? Annem o yerdeki şeker tozlarını sana yalatacak."

Ofladı genç aşçı, bazen velet bir kardeşinizin olması hoş olmaya biliyordu. "Abiciğim," gülümsemeye çalıştığı dudakları, gözlerinin, kardeşinin ona alayla bakan gözleriyle buluştuğunda duraksadı. "Seni yırtarım oğlum." Artık gülmüyordu. "Annem bile dikemez." Galiba tehdidi yeterli gelmişti ki, küçük kardeşi oflayarak tezgaha yaklaşıp, özenle hazırladığı, küçük dilimler halinde tabakta duran tatlılardan birini alıp, tabiri caizse yutmuştu.

"Oğlum köpekbalığımısın sen. Az yavaş ol." Bazen 14 yıldır tanımasına rağmen şaşırıyordu. "Biz senin yanında böyle mi yiyoruz?" Sorusundan sonra Esat'la kısa bir bakışma yaşadı.

"Evet." Kısa ve net. Evet, tam olarak öyle yapıyorlardı.

Kıvanç tam bir şey söylemek için ağzını açacaktı ki, mutfağa elinde sürahiyle Merter Bağcı girdi. Yüzündeki ifadeye bakılırsa, bir şeyler yolunda gitmiyordu. "Ne oldu abi?"

Derin bir nefes aldı, "Annemler bu gün sabah karıştığını düşündükleri kızın evine gitmişler. Artık kendilerini yıpratmaktan zevk aldıklarını düşünmeye başlayacağım. Hayır yani, yok işte, bulamıyorsunuz. Her defasında umutlanıp, hayal kırıklığına uğramalarından bıktım!"

"Gerçekten de mi? Ne zaman vaz geçeceklerini dört gözle bekliyorum." Son sözlerini söyleyip odadan çıktı Kıvanç. Tüm hevesi kaçmıştı. Oysa onun yemek yapmak hevesi kolay kolay kaçmazdı.

Annesi ve babası 3 aydır kayıp kızlarını arıyorlardı. O gün, yani, 19 Haziran'da sadece 9 kadın kız doğumu yapmıştı ve bunlardan biri annesi olduğu için geriye 8 kadın kalıyordu. İki kadınla da anlaşıp DNA testi yaptırmışlardı. Hatta kadının biri olay çıkarmıştı kızımı kimselere vermem diye. Zor ikna etmişlerdi. Zaten çocuk kendisindendi. Ama annesi son kalan aileyle de görüşmekte ısrarcıydı. 1 Hafta önce kadınla konuşmuştu, şimdi de kızla konuşmaya gidecekti.

Hiçbirinin umudu yoktu. Eğer gerçekten de bilmeyerek karıştırılmış olsalardı kız şimdiye kadar ortaya çıkardı. Geriye sadece bilerek kaçırıldığı ve yerine başka bir çocuk koyulduğu ihtimali kalıyordu. Ve kaçırdığı çocuğu hastanedeki diğer çocukla değiştirdiğini düşünmüyordu. Bu yüzden de kız kardeş düşüncesini kafasından kovuyordu. Zaten bir kız kardeşi vardı, ne kadar hayır görmeseler de. Piskolojisinin ikinci bir vakayı daha kaldırabileceğini sanmıyordu. Ne kadar anneleriyle konuşmaya çalışsalar da, inadı inattı. Yoldan döndürmek bayağı zordu. Ama zaten kendisi de anlayacaktı.

BAĞCILARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin