Annem gitti.
Ben bittim. Biz bittik.
Ruhum öldü.
Ruhum bitti. Bedenim bitti.
Lanet olsun bana, içimdeki susturamadığım seslere.Sonsuzluk olsam bile, kendimin içinde çok darım.
-Franz Kafka🌙
"N-ne demek ölmedi?" Gözlerimin önünde ölmüştü. Hayır yalan söylüyordu. Belge sahteydi belkide beni kandırıyordu. Hira ölmüştü. Kanı ellerimdeydi,nabzı yoktu. Gözleri kapalıydı. Lanet olsun, onu ben kendi ellerimle gömmüştüm. Şimdi bu da neydi. Hira öldü. O yaşamıyor. Yaşayamaz. Eğer yaşasaydı Kanyaşı kabul olmazdı.
Ellerim titrerken, gözlerim dolu doluyken bana cevap vermedi. O da aynı şekilde baktı bana sadece.
Onu sağ omzundan ittim. Gözlerimden yaşlar firar ediyordu. Bu konuda yalan söylemeye nasıl cüret ederdi. Bir ölü hakkında nasıl yalan söylerdi?"Yalan söylüyorsun." Dedim. Onu ne kadar kuvvetli itiyordum bilmiyordum ama her seferinde bir adım geri gidiyordu. Cevap vermiyordu. Lanet olsun bana cevap vermiyordu. Gözyaşlarım akmaya devam ediyor, görüşümü bulanıklaştırmaya başlıyordu.
"Neden yalan söylüyorsun?" Dedim bu sefer daha yüksek bir sesle. Gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. "Yalan değil." Dedi sadece.
"Yalan!"
"Yalan söylüyorsun, utanmıyor musun?! O benim gözümün önünde öldü. Alper, onu biz gömdük,onu biz defnettik sen, sen nasıl?!" Basbas bağırıyordum gerçekler adına. İstiyordum. Bu kadar tepki vermemin sebebi buydu, deli gibi hiranın hâla yaşamasını istiyordum.
"Cevap ver." Bu sefer ona vurmaya başladım. Onu savurduğum her yumrukta, göğsüne çarpan her darbede aynı şeyi söylüyordum.
"Lanet olsun cevap ver bana!" Onu bir kez daha itmemle dengesini sağlayamadan yere düştü. Ağlıyordu. Alper ağlıyordu ve bu beni duraksattı. Hira gerçekten yaşıyordu. Duraksadığım o zaman diliminde omuzlarımdan tutuldum. Durmamı söylüyordu ama ben, beni tutan kişin kollarında deli gibi çırpınıyor," Bana neden yalan söylediniz?!" Diye bağırıyordum.
Beni tutan kişi bu sefer hem kollarımdan tutup hemde bana sarılıyordu. Deli gibi ağlıyordum. Gözlerimdeki yaşlar bulanık görmemi sağlıyor başımdaki ağrı bana daha fazla gözyaşı getiriyordu.
"Bana neden yalan söyledin?!""İstemedim, sana yalan söylemek istemedim!" Başını iki yana sallıyor ona inanmam için çabalıyordu.
"Ama söyledin! Ben onun öldüğünü sandığım her an kahrolurken sen sustun!" Beni tutan kişiden kurtulmuştum Alper ise ayaklanmıştı. Ona hızlı adımlarla gelirken kısa bir mesafeden yüzüne bir yumruk attım.
"Bana yalan söyledin! Hepiniz söylediniz! Hira nerde?" Yediği yumrukla yere düşen Alper tepki vermeden bana bakıyordu. Bu sefer sağ ayağımı kuvvetle bel boşluğuna savurdum. Acıyla inleyerek olduğu yerde büküldü.
"Cevap ver, Hira nerde?!" Cevap vermediği her an ona tekrar tekrar vuruyordum. O sırada birinin çığlığını duydum. Bana yalvaran sözlerini.
"Alper! Alper!" Kolumdan tutuyor Alper'i kendine çekmeye çalışıyordu. Kolumu onun elimden kurtardım. "Alev," o da ağlıyordu. "Alev, dur." Alper'in ağzından gelen kanla İrem bir çığlık attı. "Alev dur! Ölecek dur! Yardım edin, yardım edin yalvarırım."
İrem bu sefer ayağıma yapıştı. Öyle kuvvetle tutuyorduki ayağımı hareket ettiremedim. O sırada alnıma yaslanan silahla İrem'i itmek için sarf ettiğim çabada son buldu.