Tanıdık bir şeftali kokusu üstümdeydi. Daha demin yanımda olan birisine ait şeftali kokusu, kıyafetlerime sarılmış gibiydi.Ama yok. Yanıma bakış attım yorgunca. Kimse yoktu.
Koku vardı.
Ama sahibi yoktu.
Baş ağrım geçtiği halde bayağı yorgundum. Saate bakmak isterken üşenip gözlerimi kapattım.
Dakikalarca denemiştim uyumayı. Olmuyordu. Belki de uyuma saati değildir. Dikelip saate bakayım derken, yanımda beliren bir mektuba değdi bakışlarım.
"Sevgilerle,
Zweg Williams"Başlığına bakmadan gözüm en altta duran, mürekkebi su gibi süzülen yazıya göz gezdirdim.
Bayağı uzun bir mektup yazacak ne konu olabilirdi ki?
Ardından gözlerimi saate doğru çevirdim. Çüş ama be.
23:34
Kaç saattir uyuyordum ben bu adamın kolları arasında? Daha uyurken saat 14:00 civarlarındaydı.
9 saat nasıl uyuttu beni bu adam?
Şaşkınlıkla yüzümü yeniden mektuba çevirdim. Yazılar çok büyük, ama bir o kadar da anlaşılamazdı.
Aniden gelen mid ebulantısıyla, gözlerimi kapatıp nefesimi tuttum. Yutkunarak geçmesini bekledim. Ardından yatağımın yanındaki masaya bir bakış attım; su bardağı yoktu. Kalkmak zorunda kalacaktım.
Mideme elimi bastırarak yavaşça ayağa kalktım. Kapının desteğini çok yavaş bir şekilde aşağıya doğru çektim.
Etraf karanlıktı, salondaki koltuğa uzanmış, mışıl mışıl uyuyan Ali'nin, evin tahta ve kırık basamaklarını adımlarken ruhu bile duymamıştı sesleri.
Mutfağa doğru yöneldim. Kapısı yoktu mutfağın. Bu yüzden daha çok ses çıkartmayacaktım.
Çaydanlığı elime aldım, sonuna kadar su döktüm yavaşça bardağıma. Odama getirirken dökülmesin diye üstünden içtim biraz.
Ardından, yine salon'a girdim. Ali bu sefer koltukta kıvranıyordu, garip garip sesler çıkararak. Horuldama sesleriyle, çıkarttığı garip sesler karışıyordu. Odada yankılanıyordu sesleri.
Sessizce yeniden odama döndüm, kapıyı açık bırakmıştım. Bu yüzden yavaşça kapattım. Yatağıma doğru yöneldim yavaşça. Pencere açılmıştı. En son yanımda yaran kocaman beden, pencereyi hafifçe kapatmıştı anlaşılan.
Bardağımı masaya koydum. Pencereye taraf yöneldim. Camın desteğinden tutup kapattım. Daha sonra, yatağıma oturdum yavaşça.
Elime aldım mektubu. Kısaca bir bakış attım. Kısaca attığım bakışlara, uzunca yazılmış bir mektupları sığdırmıştım ama.
Bardağı elime alarak yudumladım suyu. Mide bulantısı az da olsa geçmişti en azından, şimdi okuyabilirdim bu mektubu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suçlunun Sevgisi
Action"Dünya bir uyku, hayat ise onun rüyası gibiydi. Dünyaya daldıkça, hayatı görüyorduk."