Selllammm
*****
Aysima arabayı karargahın önüne çekince, arabadan indim. Mert ve Ömer buradaydı. "Günaydın komutanım." dedi Ömer. "Günaydın." dedim bende. Arkamdan yükselen, "Aden!" sesi ile arkamı döndüm. Aysima'ydı. Yanıma geldiğinde telefon uzattı. "Arabada unutmuşsun." dediğinde elindeki telefonun bana ait olduğunu fark ettim. Aldım. "Dalgınlıktan." dedim alırkende.
Aysima; "E arkadaşlar kim?" diye sorduğunda, "Tanıştırayım. Tim arkadaşlarım Ömer ve Mert. Beyler bu da ev arkadaşım Aysima." dedim. Ömer başı ile selam verip, karargahın kapısına doğru ilerlerken Mert, "Merhaba." dedi düz bir ifade ile.
Aysima elini uzattı. "Merhaba." dedi. Mert'te Aysima'nın elini sıktı. "Nasılsınız?" dedi Aysima gülümseyerek. "İyiyim teşekkürler. Siz nasılsınız?" dedi Mert'te oldukça saygılı bir tavır ile. Aysima ise ilgi ile karşılık verdi. "İyiyim bende. Teşekkürler." dediğinde bende karargahın kapısına yönelmiştim.
Odama gidip üzerimi giyindim. Sonrasında odamdan çıkıp, hangara yöneldim. Hangara girdiğimde timin burada olduğunu fark ettim. Rütbe gereği Atilla'ya selam verip, Asya'nın yanına oturdum. Dün daha çok dosyalarla ilgilenmiştim. İki gün önceki rezilliğimin utancı şu an bile diriydi.
Mert geldi hemen ardımdan. Selam verip, Poyraz'ın yanına oturdu. "Nerelerdesin Mert?" diye sordu Ömer kafasını kitabından kaldırarak. "Buradayım." dedi Mert. "Öyle değil canım arkadaşım," dedi Ömer sanki ilkokulda küstüğü belli olmasın diye uğraşan çocuklar gibi. "Hani beraber geldik ya biz, sen kapı da bir hanım efendi ile durdun konuştun. Onu soruyorum."
Aydınlanmış bir ifade belirdi Mert'in yüzünde. "Ha, şey ya. Öyle tanıştık." dedi. "Kim bu hanım efendi Mertciğim?" diye sordu Eray. Mert'in bakışları bana kaydı. O da tam bilmiyordu. "Ev arkadaşım." dedim. Eray hayretle baktı. "Demek tanıştınız?" dedi sorar gibi. "Rahat bırak lan adamı." dedi Fatih. "Ya daha bir şey demedim."
"İşte deme diye şimdiden söylüyorum."
Göz devirdi Eray. "Kalk çay al gel." dedi Eray Fatih'e. Fatih Poyraz'a döndü. "Kalk lan Çömez. Çay al gel." İbrenin ona dönmesi ile ofladı Poyraz. Ama yine de ayağa kalkıp kapıya ilerledi.
"Komutanım, kim bu ev arkadaşınız?" dedi Eray şüpheli bir şeyi araştırır gibi. "Söylese bilecek sanki." diyerek diyerek alaya vurdu Yiğit. "Merak ettik oğlum, sus." dedi ve tekrar bana döndü Eray.
"İsmi Aysima. Doktor." dedim. "Aha!" diye bir anda yükseldi Eray. "Doktor, asker. Asker, doktor. Harika uyum. Mert, bir sonra ki operasyonda vuruluyorsun kardeşim." diyerek olaya nokta koydu Eray. Ya da koyduğunu düşündü. Mert, "Öyle bir şey değil komutanım. Tanıştık sadece. Ve bu olabilecek en normal şey." diye bir açıklama yapınca Eray bir an düşünür gibi oldu. Sonrasında, "Bana ne?" şeklinde bir cevap salladı.
Hangarın kapısından Poyraz girdi. Elinde ki çay tepsisi ile Atilla'ya yaklaşıyordu ki Atilla; "Öncelik kadınlar." dediğin Poyraz önce bana sonra Asya'ya çay verip, tekrar Atilla'ya yöneldi.
Neydi yani bu şimdi? Tebrik mi etmemiz gerekiyor şu an?
İç ses sende bir gün dost, bir gün düşmansın.
Eray; "Düğün ne zaman komutanım?" dediğinde ibresini ışık hızı ile Atilla'ya çevirmişti. Bir an için göz göze geldik. Sonrasında tekrar Atilla'ya döndü. "Önümüzde ki yaz." dedi dümdüz ifadesiz bir ses ile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alaca Kuş
General FictionEfsaneye göre; sevda'da biri ölürse destan lakin kaçarsa yalan olur.