1.BÖLÜM

80 10 23
                                    

Efsaneye göre; sevda da biri ölürse destan lakin kaçarsa yalan olur...

🪶🕊️

Önümde ki kıyafetleri sağa sola savurmaya devam ettim. "Ne arıyorsun sen?" Gözlerimi saniyelik Aysima'ya değdirip, sonra tekrar darmadağın olan odaya çevirdim. "Defterim yok!"

"Ya çabuk ol. Yola çıkacağız." diye söylene söylene içeri gitti. Önümdeki koca kutuyu açtım. En tepe de duruyordu sarı kapaklı defterim. "Buldum!" diye bağırdım mutlu mutlu. Tekrar kapımda belirdi Aysima. "Tebrikler Aden. Şimdi hızlıca hazırlanman gerek, farkında mısın?" dedi. Başımı salladım çocuk gibi. Hızla ayağa kalktım.

"Oraya gitmek istediğine emin misin?" Duraksadım. Bütün hevesim sanki boğazım da dizildi. "Hayır, ama emir demiri keser." dedim ve bavulumu doldurmaya devam ettim. "Trabzon senin dönüşüne ne der sence? Hikâyede ki adam, annen, baban tepkileri ne olur sence?" dedi. Benden daha tadirgindi.

Sen tedirgin bile değilsin.

Önemli bir detay olduğunu düşünmüyorum.

"Bilmiyorum. İstedikleri tepkiyi versinler."

"Bu kadar soğukkanlı oluşunu anlayamıyorum. Adın bir destana hüküm ediyor, herkes Alaca Kuş uçtu diyo-" Lafını kestim. "Alaca Kuş falan yok artık Aysima. İsteyen istediğini söyleyebilir. Zaten insanların ağzı poşet değil ki büzesin." Elimde ki siyah elbiseyi de valize olabildiğince düzgün yerleştirdim. "Haklısın tabi orası ayrı." dediğin de valizimin en üst kısmına yerleştirdiğim defterimi geri çıkardım. Valizimi kapatıp, sırt çantamı sırtıma taktım. Artık bütün ev bomboştu.

"Hadi." dedim. O önde ben ise arka da valizimi sürükleye sürükleye çıktım. Binanın önüne çıkınca kapı da Ahmet'in ve İlyas'ın dikilmesini beklemiyordum ama. "Ya komutanım, biz sizsiz ne yapacağız?" dedi Ahmet bana doğru ilerlerken. Ve bana sarıldı. "Bizi bırakıp gitmeye gönlünüz nasıl el veriyor komutanım." dedi İlyas ağlamaklı bir ses ile. "Abartmayın lan. Kendinize iyi bakın yeter." dedim. "Ne demek abartmayın komu-" diye ağlamaklı bir ses ile konuşan Ahmet'i ittim. Temas sevmezdim. Sekiz yıllık arkadaşım Aysima bile bir kere olsun doğru dürüst sarılmamıştı mesela.

"Dikkat edin." dedim ve ilerlemeye başladım. O ikiliyi daha fazla çekemeyecektim. Aysima sağ koltuğa geçerken, ben bavulumu bagaja yerleştirdim. Aysima'nın yükseklik korkusu olduğu için araba ile gidecektik. Ön koltuğa geçip arabayı çalıştırdım. Eşyalarımız bizden önce gitmiş, Aysima'nın liseden arkadaşı olan bir iç mimar evi düzenlemişti. Güvenmiyordum ama Aysima'ya güvendiğimden sıkıntı etmemiştim.

Araba ilerlemeye başladığında Aysima kafasını cama yasladı. Yola odaklandım bende.

Hakkari merkeze ulaştığımız da; "Şu araba sallanmadan gidemiyor mu?" dedi Aysima kafasını camdan kaldırıp, elalarını bana çevirerek. "Gidemiyor. Ama istiyorsan belediye'yi arayıp; ben sallanmayan yol istiyorum de." Oflayıp başını tekrar cama yasladı.

Uzun yolun ardından gece yarısı Trabzon'a varmıştık. Evin önüne gelince durdurdum arabayı. Önce derin bir nefes aldım. Ev merkezdeydi. Büyüdüğüm ilçe ise Çarşıbaşı...

Sekiz yıl sonra tekrar Trabzon'da olmak yüzsüzlük gibiydi. Ama ben hatalı değildim. Böyle olmasını ben istememiştim ama sanki artık Trabzon beni istemiyor gibiydi.

Alaca Kuş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin