9.Bölüm

24 2 1
                                    

Öncelikle Wattpad'in başına gelen bu olay beni de oldukça üzdü. Tamamen bir saçmalık resmen!

Tabi ki bu hareket doğru bir şey değil. Çünkü bir çok genç yazar adaylarının kendilerini geliştirmeleri için sunulan imkan ellerinden alındı. Evet; kötü içerikler var. Yok değil. Lakin bu birazda uygulama kullanımına bağlı. Har uygulamada kötü içerik var, sadece Wattpad'de değil.

Wattpad için ses çıkarılmaması oldukça üzücü. Instagram kapatıldığın da ortalık ayağa kalkmış,  el birliği ile bir hafta içinde açtırmışlardı. Wattpad için bu sessizlik hiç hoş değil.

Benim kurgum kendi çapında ki eğlencesi ile ilerliyordu. Ama artık ilerleyeceğini düşünmüyorum. Her neyse...

******

"Alaca Kuş! Gitme!" diye bağırdı ve bir anda kolumdan tuttu Atilla. Korktum sesinden. İrkildim. Hızla kolumu ondan çekerken geriye sendeledim. Ama düşmedim. Bir adım daha geriledim. Tam karşımda duruyordu. Sol tarafımdan bir ses geldi. "Yapma!" diye bağıran bu defa Ayaz'dı. "Aden, dur!" diye bağıran ses bu defa sağdan gelmişti. Bu kişi ise Ali'ydi. 

"Gelmeyin, uzak durun. Ölürsünüz." derken üzerimde ki beyaz uzun elbisenin eteklerini biraz daha topladım. "Alaca Kuş. Yapma. Gel hadi, ver elini bana." derken elini bana uzatıyordu Atilla.

"Atilla git. Git gelme." dedim. Dinlemedi. Bana doğru bir adım daha attı. "Gelme!" dediğimde ağlamaya başlamıştım. Beyaz elbisemde bir anda kanlar belirdi. "Alaca Kuş!" Kafamı Atilla'ya kaldırdım. Beyaz gömleği kıpkırmızıydı. Kanlar bulaşmıştı. "Sana gelme dedim! Niye geldin?" dedim ağlarken. "Gelmeseydim düşecektin." dedi nefes nefese kalmış bir şekilde. Bir anda benimde nefesim daraldı. Nefes alırken zorlandım.

Dizlerimin üzerine çöktüm. Ambulans çağırmaları için Ayaz ve Ali'ye döndüm. Kimse yoktu burada. Sadece Atilla ve ben vardık. Karşımda bir anda bir ayna belirdi. Üzerimde uzun bembeyaz bir elbise vardı. Üstü ip kol, hafif göğüs dekolteli bir elbiseydi. Altı ise yere kadar tüllerle kaplıydı.

Bu bir gelinlikti.

Atilla'yı gördüm sonra. Damatlık giyinmişti. Gömleğinin sol göğsünün üzerinden bir yarası vardı. Kıpkırmızı olmuş bembeyaz gömleği temizlenmişti. Sadece kalbinin üzerinde ki yara kanıyor lakin kan gömleğin diğer uçlarına asla bulaşmıyordu.

Ayaktaydı. Dimdik duruyordu. Gözlerini bana eğdi. "Neden gittin? Neden yaptın?" dedi. Söylemiştim oysaki. İnanmamış mıydı bana? "Söyledim. Babam tehdit etti..." dedim nefes alamaya çalışırken. "Yanımda olsaydın ben ölmezdim. Ama sen gittiğin için öldüm ben Aden. Beni yalnız bıraktın." dedi.

Cevap veremedim. Nefes almaya çalıştım. İmkansız gibiydi. Yer değişti yeniden. Bir anda bir mezarlıkta belirdik. Ben yoktum. İnsanlar simsiyah giyinmişti. Kapağı açık tabutta ki kefene sarılı bedene yaklaştı Atilla. "Sen gidince ben öldüm. Ben ölünce bende ki Aden benimle beraber öldü."

Etrafıma bakındım insanların omuzlarında fotoğrafım asılıydı. Küçük bir vesikalık gibi bir şeydi. Kefenin içinde ki beden kefenle beraber açık mezara bırakıldı. Sonra insanlar gömdüler. "Öldün sen Aden. Annen, baban bile gömdü seni." diye yeniden fısıldadı Atilla yere çökerken. Sonra bir anda mezar yeniden açıldı. Yere çöken Atilla dimdik ayakta dikilmeye başladı. Elinde ki gelinliği kefenin üzerine attı. "Ama ben sana bundan fazlasını yapamadım Alaca Kuş."

Alaca Kuş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin