7. Bölüm

2K 105 17
                                    

Barış'tan:

Sabah korkunç bir baş ağrısıyla uyanarak yüzümü buruşturdum, İsmail'e bizi zorla içmeye götürdüğü için tüm gün boyunca küfür mesajları atacaktım.

Ağrıyla ayağa kalktım, mal gibi uyumuştum ve her yerim tutulmuştu.
"Ulan 13 milyon Euro'luk topçusun Barış, sik kadar aklın yok." diye kendime söylenerek banyoya yürüdüm.

Hızlıca yüzümü yıkadım, ama ayrılmadığımı ve üzerimdeki alkol kokusunun hâlâ gitmediğini fark edince duşa girmeye karar verdim.

Hızlı bir duş aldıktan sonra hazırlandım ve o sırada kapı çaldı, ustalar gelmişti. Her sabah 8'de burada oluyorlardı, Bade 09:30 gibi geliyordu. Bakıyorum onu bile kafana not etmişsin Barış, diyen iç sesime güzel bir posta dövdükten sonra kapıyı açtım ve ustaları içeriye aldım.

Bende spor çantamı aldım ve tesislere doğru yola çıktım, Okan hoca beni paralamasa iyiydi...

💌

Bade'den:

Sabah uyanıp kahvaltımı yaptıktan sonra hızlıca hazırlanmıştım, Fırat Bey ile Barış'ın evi için alacağımız dekorlar vardı. Artık evini yavaş yavaş bitiriyorduk.

Fırat Bey yeni bir koltuk takımı, yemek masası, mutfak dolabı gibi bir sürü şey almıştı ve evin çoğunluğunu yenilemişti. Artık iş ufak detaylara gelmişti.

Şirkete doğru arabamı sürerken aklıma gelen şeyle gülümsememe engel olamadım. Duvarına astığımız bebeklik resimlerinde çok tatlıydı.

"Daha beni gözlerimden okuyacak kadar tanımıyorsun." dedim, "Tanırız." dedi.

Konuşmamız zihnimde yankılanırken iç çektim, tanısındı bakalım...

💌

Şirkete geldiğimde Fırat Bey'in istediği evrakları aldım ve sonrasında ona teslim etmek için çantama koydum. Masamın başına oturdum ve yanıt vermem gereken maillere dönmeye başladım, baya baya Fırat Bey'in asistanı olmuştum.

Ben çalışmaya devam ederken Arda masanın önündeki sandalyeyi çekip oturdu, "N'aber fıstık?" dedi neşeli sesiyle.

Gülümsedim, "İyidir fıstık, senden naber?" dedim onun neşesi ile, valla delinin tekiydi, çünkü bu saatte ben hayata söverken onun gülmesi normal değildi.

"İyidir valla. Bakıyorum da şirkete uğradığın yok, doğru ama bende Barış Alper'in evini yapsaydım bende ordan çıkmazdım. Sonuçta iş bahane Barış Alper şahane." dediğinde öne atılıp omzuna vurdum.

"Kes sesini ya, işimi yapıyorum ben işimi. Aklın fikrin nerelerde..." dedim başımı sallayarak.

Şaşırmış gibi yaptı, "Aaa aşk olsun, ben öyle bir şey mi dedim sanki? İşi oraya çeken sensin, artık neler yapıyorsanız..." dediğinde gözlerimi devirdim, buna çok güzel bir cevabım vardı ama terbiyemi bozmayacaktım.

"Git başımdan Arda, çalışıyorum." dediğimde güldü, "Tamam tamam sarı bomba sinirlenme hemen, bu haftasonu şirketin etkinliği var onu söylemeye geldim." dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım, "Ne etkinliği?" diye sordum.

"İşte yok kaynaşalım yok birbirimizi daha iyi tanıyalım diye bir parti düzenliyorlar." dediğinde iç çektim, gereksizdi yani.

"Ben gelmem." dedim omuz silkerek.

Bu kez o gözlerini devirdi, "Ne demek gelmem, yeni gelen sensin, insanlarla kaynaşması gereken sensin ben değilim." dedi omuz silkerek.

"İstemiyorum Arda, napıcaz sanki kaynaşıp, birbirimize gün yapmaya mı gidicez?" dediğimde ofladı.

all because I liked a boy | Barış Alper Yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin