Benim evime geldiğimizde Barış ilk önce burayı sanki bir mağara keşfediyormuş gibi dikkatle inceledi. Sonrasında bana döndü, "Evin çok güzelmiş." dediğinde gülümsedim.
"Biliyorum." dedim hiç mütevazı olmayarak, "Çok uğraştım içini sıfırdan yaptırmak için, bu yüzden bütün övgüyü kendime alıyorum." dedim hafifçe gülerek.
Gülümsedi ve yanıma geldi, elleri belime dolandı, "Almalısın da, şu yeteneğe, şu güzelliğe bak." dedi derinleşen sesiyle, gözlerimin içine bakarken.
Gülümsedim ve kollarımı boynunun etrafına doladım, "Allah sahibine bağışlasın mı diyelim?" dedim yüzümde hafif bir sırıtışla.
O da sırıttı, "Diyelim diyelim..." diye mırıldandıktan sonra beni öpmeye başladı.
Geri çekildiğimizde yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarını okşadım, "Hızlıca giyineyim, sonra da gidelim." dediğimde gülümsedi ve başını salladı, ben gitmeden önce de alnıma bir öpücük kondurdu.
Ben üst kata çıkıp odama gittiğimde o da salona geçti ve koltuğa oturdu.
Dolabımı inceledim, sonuçta basit bir yemek olacaktı bu yüzden üzerime beyaz bir body giyip altıma siyah bir jean giydim, onunla neredeyse aynı kombini yapmıştık. Boğaz soğuk olabilir diye de omuzlarıma bir deri ceket attım.
Ben üst katta giyinmekle meşgulken Barış aşağı katta evimi inceleyip küçük arkadaşımla tanışıyordu...
Barış'tan:
Bade üst kata hazırlanmaya gittiğinde kendimi koltuğa attım. Dirseklerimi dizlerime yaslayıp öne eğildim, bir süre mal gibi halıyı izledikten sonra, ki sadece siyah beyaz karelerden oluşan bir halıydı, başımı kaldırdım ve etrafa baktım.
Karşımda televizyon ünitesi vardı, ve üzerinde de çerçevelenmiş fotoğraflar vardı. Bir tanesinde bir kız arkadaşı ile sarılıyordu, diğerinde ailesiyle olan bir fotoğrafı vardı, diğerinde ise bebeklik fotoğrafı vardı, önündeki pastaya ağzını kocaman açmış bir şekilde bakıyordu. Fotoğrafa hafifçe kıkırdadım, tatlı bir bebekti, ve heyecanlandığı şeyler konusundaki tepkisi hala çok değişmiş gibi değildi.
Ben fotoğraflara bakarken koluma aniden hareket eden bir şeyin değmesi ile irkildim, "Ananı..." diye mırıldanırken koluma değen şeyin kedisi olduğunu fark ettim. Bir kedisi olduğunu söylemişti, ama bu tamamen aklımdan çıkmıştı.
Bana sırnaşmaya çalışan kediye gülümseyerek baktım, gri, mazlum mazlum bakan küçücük bir kediydi. Adından daha önce bahsetmediği için bilmiyordum, ama güzel bir ismi olduğundan emindim.
Kediyi ellerimin arasına aldım, ve bana miyavlayıp sokulması saniyeler içinde gerçekleşti. Hafifçe kıkırdadım ve başını okşadım, bana tekrar miyavladı ve küçücük ağzını kocaman açarak esnedi. Sonrasında başı gövdesine büyük gelmiş gibi kafasını koluma yasladı, rahat edebilmesi için kolumu altından geçirdim.
Tek kolumda uyuya kalan kedisi ile aşağı katta sevgilimin hazırlanmasını bekliyordum, şu ana kadar bile güzel bir akşamdı.
Daha sonrasında gelen seslerle Bade'nin aşağıya inmeye başladığını anladım, ve bakışlarım oraya kaydı. Merdivenlerden inip görüş açıma girdiğinde ise kalbim anında tekledi, ve hafifçe, derin bir nefes aldım.
Gülümseyerek bana doğru yürüdü. Üstüne giydikleriyle benim giydiklerime uyuşuyordu, uyumumuz hoşuma gitti.
"Bakıyorum da kaynaşmışsınız." dedi gülümseyerek, bende gülümsedim.
"Kaynaşmayı geç, kollarımda uyuduğuna göre ikinci aşamaya bile geçmişiz." dediğimde kahkahası kulaklarımı doldurdu, bende onunla birlikte güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
all because I liked a boy | Barış Alper Yılmaz
Teen FictionBakışlarım odanın içerisine kaydığında Barış'ın dudaklarında ufak bir tebessümle bizi izlediğini gördüm. Uzun bir iş olacaktı...