Bütün gece aptal gibi sırıtarak uyuyamamıştım. Belimdeki dokunuşunu hâlâ tenimde, sıcak dudaklarını hâlâ dudaklarımda hissedebiliyordum.
İçimdeki kelebekler bütün gece kanat çırptığı gibi bu sabahta kanat çırpıyordu. Heyecandan, kahvaltı hazırlarken bile etrafa gülücükler saçıyordum.
Sonunda haftasonu o büyük derbi günü gelmişti, bu akşam onu izlemeye gidecektim. Hâlâ ona Fenerbahçeli olduğumu söylememiştim, ama o da sormamıştı, bu yüzden onun hatasıydı.
Kapı çaldığında sonunda Derin gelmişti, kapıyı açtığımda birbirimize sarıldık, "Günaydınnn!" dediğinde neşeyle yüzüme bir gülümseme yayıldı, ve ondan daha neşeli bir şekilde "Günaydınn!" dedim.
Kırmızı stilettolarını çıkartıp içeriye girdiğinde elindeki poşedi bana uzattı, "Simitle poğaça aldım bize." dediğinde gülümsedim ve poşedi aldım.
"İyi yapmışsın, bende sofrayı hazırladım, sen geç bende çayları koyup geliyorum." dediğimde başını salladı ve balkondaki kahvaltı masasına doğru yürüyüp yerine oturdu.
Bende çayları doldurduktan sonra onun yanına gittim, çayları masaya bıraktıktan sonra yerime oturdum.
"Ee, neymiş bu bana anlatacağın çok önemli şey?" diye sorduğunda Derin, yüzümdeki gülümseme iyice büyüdü.
Aslında ona hemen anlatmak planımda yoktu, ama şu sıralar görüşemediğimiz için bende bir haller olduğunu anlayıp sorgulayıp durmuştu. Bu yüzden en yakın arkadaşıma anlatmak artık bir zorunluluktu.
İkimiz de yemeye başlarken konuşmaya başladım, "Şey... Sana zaten Barış Alper'in evini yaptığımızı falan anlattım oraları biliyorsun." dediğimde başını salladı, "O iş bitti, evi biz bitirdik yani. Sonra da ben dün akşam bizim şirketin etkinliğindeydim, sonra etkinlik çıkışında biraz hava alayım diye yürüyüş yapayım dedim, sonra kimi göreyim, Barış!" dediğimde sahteden bir şaşkınlıkla, Derin bir şeyler olduğunu anlayarak gözlerini kısarak bana baktı.
"Ee, sonra ne oldu?" dedi çayından bir yudum alırken.
Hafifçe boğazımı temizledim, "Şey oldu, biz köpeğine ilk bi' mama aldık, sonra da bu antrenmandan çıkmış tabii yorgun, yemek yiyelim dedik. Neyse yemek yedik falan, sonra bu beni akşam evime bıraktı..." dedim ve yavaşça gerilmeye başladım.
"Kızım Hz. İsa'nın doğumundan başlasaydın, ay ne oldu söyle işte!" dediğinde hafifçe güldüm.
"Beni öptü..." dediğimde kısa süreliğine bir sessizlik oluştu. Gözleri şaşkınlıkla büyürken gözlerimin içine baktı, ciddi miyim diye emin olmaya çalışıyordu.
"Ay bakma bana öyle Derin, zaten biz evini yaparken ara sıra bi öyle konuşarak flörtleşiyor gibi bir şeydik işte. Vardı yani aramızda bir çekim." dediğimde derin bir nefes aldı.
"Kızım gerçekten şaka gibisin! Ay kimle öpüşürsen öpüş ama insan haber vermez mi ya, aşk olsun! Bir de flörtleşiyormuşsun çocukla. Az değilsin var ya." dediğinde güldüm.
"Salak mısın Derin, haber versem ne yapacaktın sen de mi bize katılacaktın sanki?" dediğimde bu kez ikimiz de güldük.
"Ne bileyim ya, ben masum masum çocuğun evini yeniliyorsunuz sanıyordum, sen alttan alttan çocuğu kapmışsın valla. Aferin Bade." dedi ve bana göz kırptı.
Güldüm ve kahvaltıma devam ettim. "Bu akşam derbi var, beni de o alıp götürecek." dediğimde Derin yüzünde emin bir ifadeyle bana baktı,
"Ve sen ona Fenerbahçeli olduğunu söylemedin değil mi?" dediğinde usulca başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
all because I liked a boy | Barış Alper Yılmaz
JugendliteraturBakışlarım odanın içerisine kaydığında Barış'ın dudaklarında ufak bir tebessümle bizi izlediğini gördüm. Uzun bir iş olacaktı...