8. Bölüm

2K 103 45
                                    

Söylediği lafları unutmuş numarası yapmakta 1. sırada Şafak Sezer, 2. sırada da ben vardım.

Çünkü şu anda Arda'ya ben gelmem diye isyan ettiğim "kaynaşma" etkinliğinin tam ortasındaydım.

Siyah bir elbise giymiştim, altına da siyah bir stiletto giyip sade bir makyaj yapıp kırmızı ruj sürmüştüm.

İyi ki gelmeye hevesli değilmişsin Bade, assolist gibi gelmişsin.

İç çektim ve bakışlarımı etrafta gezdirdim, Arda ile bir masanın başında, elimizde içeceklerimizle dikiliyorduk. Benim burada ne işim vardı hâlâ sorguluyordum, ama Arda hâlinden gayet memnun ve beni ikna ettiği için gayet mutlu gözüküyordu.

"Kızım azıcık gülümser misin, kaynaşma etkinliği diyoruz, sataşma değil." dedi ben etrafa gözlerimi kısarak bakarken. Ona baktım ve göz devirdim,

"Ay ne yapayım Arda, zorla getirip biblo gibi koydun beni buraya. Sahte gülücükler saçıp tanımadığım insanlara 'süpersin şekerim!' mi diyeyim?" dedim bıkkın sesimle.

Arda iç çekti, "Ay valla senin böyle olacağını bilseydim ısrar etmezdim. Tanış işte insanlarla kızım, dikilen sensin." dediğinde bakışlarımı önüme çevirdim, valla hiç uğraşamayacaktım.

Bakışlarımı etrafta gezdirmeye devam ettim, Arda da diğer arkadaşlarının yanına gidiyordu. O sırada Aslı yanıma geldi.

Aslı tatlı bir kızdı aslında, kendi halinde, kimseye sataşmadan kimseyle rekabet etmeden işini yapıp giden bir kızdı. Gülümseyerek bana baktı, gamzelerini ilk kez fark etmiştim, süper bir iş arkadaşıydım.

"N'aber Bade?" dedi sevecen sesiyle, bende hafifçe ona gülümsedim.

"İyiyim Aslı, sen?" diye sordum sakin ve yumuşak sesimle.

"İyiyim teşekkür ederim." dedi ve bir saniye duraksayıp tereddütle dudaklarını ısırdı, belli ki bir derdi vardı.

"Ne oldu Aslı?" diye sordum sakince, onu cesaretlendirebilmek için.

İç çekti, "Ya şey... Ben sana bir şey sorucaktım da, sadece yanlış anlaşılmak istemiyorum." dediğinde merakla hafifçe kaşlarımı çattım, ve sözlerine devam etmesini bekledim. "Arda'nın sevgilisi var mı?" diye pat diye sorduğunda duraksadım.

Kaşlarım şokla havalanmıştı, üzgünüm Aslı, seni çoktan yanlış anlamıştım. Aslı gibi tatlış bir kızın benim Hanzo olarak nitelendirdiğim arkadaşımdan hoşlanması beklenmedikti. Ama anlık bir düşününce, çokta şirin olurlardı.

Bakışlarım Arda'da kaldıktan birkaç saniye sonra gülümseyerek Aslı'ya döndüm. "Hayır yok." dedim gülümseyerek.

Aslı tuttuğu nefesini bıraktı ve dudaklarına bir kez daha gülümseme yayıldı, "Teşekkür ederim söylediğin için. Büyük ihtimalle anlamışsındır niye sorduğumu, sadece emin olmak istedim, yoksa uzak duracaktım." dediğinde kendini açıklama telaşı içinde, gülümsedim bu tatlı hâline ve rahatlaması için bir elimi omzuna koydum ve nazikçe okşadım.

"Merak etme, kötü niyetli bir insan olmadığını zaten görebiliyorum. Umarım işler istediğin gibi gider." dediğimde hevesle gülümsedi, "Teşekkür ederim. Seni tek bırakayım şimdi, iyi eğlenceler." dedi ve gülümseyerek yanımdan gidip arkadaşlarının yanına döndü.

Benim hayırsız arkadaşım da yanıma dönmeye karar verdi, "Bak işte, ha şöyle ya. Az gül. Ne söyledi sana o bıcırık?" dediğinde omzuna vurdum.

"Bıcırık deme kıza, sana lakap takılsa hoşuna gider mi? Bir şey dediği yok, halimi hatrımı sordu vefalı bir insan olarak." dedim ve içeceğimden bir yudum aldım. Aferin kızım, profesyonel yalancılık kozumuzdan devam.

all because I liked a boy | Barış Alper Yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin