"yakaladım seni kırmızı balık.."
ensemden bir fare gibi yakalandığımda gitmek için çırpınsam da fayda etmemişti. öyle bir tutmuştu ki beyaz gömleğimin yakasını, kıpırdayamıyordum.
"bırak!" diye çıkıştığımda dilini şıklattı.
"olmaz kırmızı kafa, önce bir konuşalım hm?" arkamdan boynuma doğru gelen sigara dumanıyla yüzümü buruşturdum. hangi ara yakmıştı onu?
"neden buradasın?" dediğinde elini azıcık gevşetmesiyle hemen kurtulmuştum ondan.
"sana ne? sana mı sorarcağım nereye gideceğimi?" dediğimde eğlenir gibi bir ifadeyle dudağı kıvrılmıştı.
"hayır, neden sorasın ki? ama.." sigarasını öyle bir çekmişti ki şişik yanakları içe çömüştü. gözlerini kısarak ikinci kere dumanı bana doğru üflediğinde içimden küfrettim. iğrençti.
"..beni takip edersen işler değişir. şimdi beni yorma, anlat." başını konuş der gibi sallamıştı.
"of ne yapabilirsin ki en fazla? hem neden takip edecekmişim ben seni tinerci?" dedim bıkkın bir sesle sanki masummuşum gibi.
"ne mi yapabilirim?" dedi sigarasını yere atıp ezerek. sırf zarar ziyandı bu adam dünyaya.
"çocuksun diye sabırlı konuştuğum için mi geliyor bu özgüven? öyleyse söyle, hak ettiğin gibi davranayım sana." üzerime doğru bir adım attığında nefes almayı bırakmıştım.
"konuş. neden beni takip ediyorsun?" o üzerime geldikçe sesim bir yerlerime kaçıyordu sanki. zaten uzun olmayan saçlarının kenarlarını tamamen kazıtmıştı. kaşlarına attığı çizikle iyice ite serseriye benzemişti.
ya da tinerciye, her neyse.
"n'oldu, ölü taklidi mi yapacaksın şimdi?" alaylı bir gülüş verdiğinde kaşlarımı çattım.
"aa pardon ya sesin yeni geliyor. malum boyun." dedim kaşlarımı kaldırarak vücudunu işaret ederek.
sabah yürek de yememiştim ki..
"kırmızı kafa.." diye mırıldandı kısık, boğuk bir sesle. yeni sigara içtiği için sanırım aşırı korkunç çıkıyordu sesi. "seni öyle bir döverim, öyle bir döverim ki kendine gelemezsin."
tehditvari konuşmasıyla iyice küçülmüştüm. inanıyordum. beni dövseydi kendime gelemezdim.
"sen de hep konuşmadasın be tinerci. tehdit var ama nedense icraat yok."
beni dövmeyecekti. eğer dövseydi o taş attığım günün gecesi çoktan işimi bitirmişti. muhtemelen yaşım ondan küçük olduğu için böyleydi. umarım ipimi dandik kazığa bağlamamışımdır. yoksa boku yerdim.
"öyle mi? illa dayak yemek istiyorum, diyorsun yani?" siniri gözlerinden okunuyordu. yine de başımı salladım arsızca.
"peki."
burnunu çekip kaşının kenarını kaşıdığında merakla onu izlemeye başladım. başını eğerek bir şeyler mırıldandı ardından kafasını kaldırarak küçük gözlerini suratımda gezdirdi.
aniden elini yakama atıp bedenimi arkadaki duvara doğru savurduğunda afallamıştım. istemsizce ağzımdan bir çığlık kaçtığında kontrolünü kaybetmiş gibi yumruğunu kaldırmıştı.
elleri kocamandı. eğer bana çarpacak olsaydı mahvolurdu suratım. yüzüm bana lazımdı.
"dur!" diye bağırdım sanki boğzımdan değil de ciğerimden çıkan bir sesle.
"duydum." dedim kemikli elleri havada öylece dururken korkuyla.
tek kaşını havaya kaldırdı. "neyi?"
elimi eline koyarak aşağı ittirdim. o şey gözümün önünde dururken konuşamazdım.
"telefon. okulda telefonla konuşurken duydum. merak ettiğim için peşinden geldim." dedim nefes nefese. ağzı şaşkınlıkla aralanmıştı. normal olarak o saatte okulda birilerinin olmasını beklemiyordu.
"bir atasözü vardır bilir misin cırtlak kırmızı?" hitap şekilleri yüzünden boğarak öldüresim geliyordu onu.
"hangisi?"
"fazla merak göte yarrak." dedi önemli ve manidar bir şey söyler gibi başını sallayarak. göz devirdim. yine tehdit ediyordu.
"ne bekliyorsam senden.."
"çok konuşuyorsun." tam ağzımı açacakken yüzüme geçirdiği yumrukla gözlerimin önünde yıldızlar fink atmıştı.
işte bir tinerciye güvenmemem için sebep daha. sağı solu belli olmuyordu.
"seni bir daha etrafımda görmeyeyim çocuk. işin olmayan şeylere karışma. yoksa bu tadımlık dayağa doyururum seni."
ben daha yediğim yumruğun şokunu atlatamamışken arkasını dönüp gitmişti. pezevenk dudağımın kenarını kanatmıştı. çok acıyordu.
ama yine de iyi ilerlemiştim.
______
arkadaşlar merakım mı, merağım mı? o kadar çok üzerinde düşündüm ki doğrusunu unuttum amk.
bir de bölümde bir sıkıntı var ama anlayamadım ya..