²⁵🦅²⁵

61 14 35
                                    

"böyle dünyanın da, böyle okulun da, kilinin de, boyasının da, her şeyin anasını avradı-"

"ya bir sus artık, bir sus. azıcık iyi tarafından baksana, aktivite olmuş oldu sana." dedim elimdeki kili şekillendirmeye çalışırken durmadan şikayet eden bedene.

"sokayım böyle aktiviteye. kaç yaşındayız biz ya, uğraştığımız şeylere bak." göz devirerek midesi bulana bulana hamurla uğraşan jungkook'a döndüm.

çok alakasız bir şekilde resim hocasının ödev olarak kilden bir şey yapma ödevi veresi gelmişti. hepimizin sözlüsüne sıfır verip sadece ödevi teslim edenlerinkini yüze çeviriyordu. açıklama olarak da sınav stresinden uzaklaşmamız gerektiğini öne sürmüştü. ben ve jungkook da haftasonumuzu böyle değerlendirmeye karar vermiştik.

"iyi niyetinden yaptı kadın oğlum, kafanı dağıtman için." göz devirerek hamuru acımasızca tokatlamaya başladı. sanki düşmanıyla dövüşüyordu hayvan.

"insan gider geziye falan götürür. sınavdan uzaklaştırmak için zorla ödev verip yapmayanı sınıfta bırakanı da ilk defa görüyorum. belki ben nefret ediyorum kilden? belki benim elimin ayarı bozuk, yapamıyorum bir türlü?"

"amma söylendin, konuşacağına on beş tane yapmıştın şimdiye." dediğimde üst dişlerini alt dudağının üstüne getirerek taklidimi yaptı. o kadar sinir bozucuydu ki..

"tabi sana hava hoş, keyfin yerinde. ne oldu manitanla mı barıştın?"

bozulan sinirim 'manita' demesiyle düzelmiş aptal gibi gülümserken bulmuştum kendimi. manitam mıydı yoongi benim şimdi. "ya ne alaka.."

"nasıl jelibona döndün hemen.." diye beni kınadığında kaşlarımı çattım.

"bana sataşacağına minhyun'la aranda ne oldu onu anlat." gözlerini kaçırarak önündeki hamura odaklandı.

"ne olacak minhyun'la aramda? her zamanki gibi işte."

"yalan söyleme, ikinizi de tanıyorum. bir şeyler var, anlat yoksa ona sorarım o anlatır." sıkkın bir nefes vererek omuz silkti.

"ya bilmiyorum. bir şeyler oldu, bir anlığına ondan hoşlandığımı düşündüm."

şaşkınlıkla elimi ağzıma kapattığımda ağzıma kil hamurunun dolmasıyla hafifçe tükürdüm peçeteye.

"ne demek hoşlandım. gay mı oldun sen?" sinirle gözlerimi bana dikip işaret parmağını ağzına yasladı.

"biraz daha bağır, bütün mahalle öğrensin." başımı sallayarak ona yaklaştım.

"gay mı oldun sen?" dedim bu sefer kısık sesle.

göz devirerek hamuruyla oynamaya başladı. "öyle olduğumu sandım. yani biraz olabilirim ama önemli değil çünkü minhyun değil. hanna'yı gerçekten seviyor."

gözlerinde hüznü gördüğümde yaklaşarak saçını öptüm. "üzülme bebeğim sana başka birini buluruz."

"pazardan mal mı alıyoruz. istemiyorum başkasını ayrıca." bana bakmadan konuştuğunda zaten kafama koyduğumdan söylediklerini umursamadım.

"dur ben sana ayarlayacağım birini." koluma vurduğunda omuz silktim.

"karışmasana bana, ben karışıyor muyum senin işlerine?" dedi çocuksu sesle.

"işine dön jungo, hadi." diyerek onu görmezden geldiğimde hamurunu şekillendirmeye döndü.

elimi ıslatarak az önce hocayla kaba taslak şeklini verdiğim aslan şeklindeki hamuru iyice pürüzsüzşene kadar baş parmaklarımla okşamaya başladım. ufak detaylar dışında tamamdı.

love fouls, sope Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin