"ah- yoongi.."
sıcak geniş omuzlarına tırnaklarımı batırdığımda beyaz teninin kızıla döndüğünü görmemle alt dudağımı ısırdım. bu görüntü, içimde bütün bedenimi titretecek bir his yaratmıştı.
"bebeğim.." dedi işine bir saniye bile ara vermeden ilgiyle.
yerimde kıpırdandığımda belime sardığı kolunu sıkıştırarak beni kucağında sabitledi. kafamı yana çevirdiğimde ense kökü ve dibi gelen sarı saçlarıyla karşı karşıya gelmiştim.
"d-durmalıyız.. gel-gelecekler."
"duracağız."
söylediklerinin aksine ıslak, pürüzlü dili köprücük kemiğimde dolanmıştı uzunca. gözlerimi sıkıca kapatırken yerimde yükseldim.
öyle şeyler yapıyordu ki bana hazdan yerimde durmuyordum.
"a-ama acilen durmalıyız."
derimi son bir kez dudaklarının arasında sıkıştırıp uzun bir öpücük bırakarak kafasını boynumdan uzaklaştırdı ve çekiştirdiği sarı kırmızı formamın yakasını düzeltmeye başladı.
"bir gün şu formayı üzerinden çıkaracağım ve sana kendimkini giydireceğim. o kadar çok yakışacak ki sana.. şimdiden yükseldim bile."
pembe dudaklarındaki minik gülümsemeyi silmeden alt dudağını dişlerinin arasına aldı kendinden geçmiş bir ifadeyle.
"o kadar yükselme bence, sonra sert çakılırsın. benden demesi." dedim yükselen nabzımı indirmeye çalışırken alayla.
"asla çakılmayacağım." yakamı düzelten elleri saçlarıma kayıp tutamlarımı geriye ittirmeye başlamıştı.
"ben de asla o formayı giymeyeceğim yoongi, kaç defa söyleyeceğim sana?" dediğimde nefesini vererek gülmüştü, beni ciddiye almıyordu.
"giymezsin o zaman güzelim."
bana siyah beyaz formayı giydirmeyi aklına fena sokmuştu ama asla yapmayacaktım. bu benim için sadece bir takıma sadık kalma değil ayrıca onur meselesiydi.
omzundan destek alıp kucağından kalkarak üzerime ve saçlarıma düzen verdim. darmadağın etmişti beni yine
"ne zaman geliyor arkadaşların?" diye sordu az önce üzerinden çıkardığım siyah tişörtünü geri giyerken.
her şey o tişört yüzünden başlamıştı. dar kumaş parçası üzerine yapışıyor mükemmel bir şekilde üst bedenine oturuyordu. kendini belli eden kaslarına ve açık boynuna dayanamayıp başlatmıştım o öpücüğü.
"şimdi gelecekler." dedim giydiği tişörtü süzerken. fazla süzmüş olacaktım ki başını eğip gözünü 'n'oldu' dercesine kırpmıştı.