Cüceler, keçilere binmiş halde hızla orklara doğru hücuma geçti. Yer yer taş ve toprak havaya fırlarken, cücelerin ağır zırhları ve güçlü silahları savaş meydanında yankılanıyordu. Elfler ve insanlar, cücelerin bu destansı saldırısıyla birlikte yeniden güç buldu ve orkların üzerine büyük bir hışımla saldırdılar.
Lothariel’nin kaderi, bu üç halkın bir araya gelmesiyle yeniden yazılıyordu. Savaş alanında çelik çelikle buluşuyor, kan toprağa karışıyordu. Bu, tarihin sayfalarına altın harflerle yazılacak bir savaşın ortasında, elfler, insanlar ve cüceler, bir daha asla unutulmayacak bir destanı birlikte yaratıyordu.
Cüce ordusu, keçilere binmiş halde hızla orklara doğru hücuma geçerken. Keçilerinin toynakları taş ve toprağa vurdukça, cüceler yer ve gök arasında yankılanan savaş naralarıyla ilerliyorlardı. Bu an, yüzyıllar boyunca dillerden düşmeyecek bir efsanenin doğuşuydu.
Kral Thrain, baltasını kaldırmış, gözlerinde ateşle dolu bir kararlılıkla öne atıldı. Cüceler, kendilerine özgü savaş teknikleriyle ork saflarını yararak ilerliyordu. Her bir cüce savaşçısı, kalkanlarını ve baltalarını kullanarak düşmanlarını adeta biçiyordu.
Elfler, insanların yanında cücelerin bu destansı hücumuna tanıklık ederken, yeni bir umutla doldu. Silvarion, Elara, Draker ve Lyra, cücelerin bu destansı savaş gücüne katılarak orkları sarayın dışına püskürtmeye devam etti. Sarayın içinde yankılanan çığlıklar, çarpışan silahların sesleri ve ölümün kokusu, savaşın vahşetini daha da belirginleştiriyordu.
Elara, kılıcını bir ork savaşçısının göğsüne saplarken, gözleri cüce kral Thrain’e kaydı. Thrain, devasa bir ork komutanıyla çarpışıyordu. Devasa baltasını ustalıkla kullanarak, ork komutanını yere sermeyi başardı. Thrain, zaferini ilan edercesine baltasını havaya kaldırarak, "Durûn an udu!" (Düşman için son!) diye haykırdı.
Kral Silvarion, bu cesur müttefiklerin yardımıyla orkları sarayın dışına doğru sürüklerken, birliklerinin moralinin zirveye çıktığını hissediyordu. Herkesin gözlerinde zaferin ışığı parlıyor, her bir darbe, Lothariel’nin özgürlüğüne doğru atılan bir adım oluyordu. Silvarion, sesini yükselterek, "Kardeşlerim! Bu gece, tarih yazacağız. Bu toprakları koruyacağız. Son nefesimize kadar savaşacağız!" diye haykırdı.
Lyra, oklarını hedef alarak orkları birer birer yere seriyor, Draker, kalkanıyla bir ork saldırısını püskürttükten sonra kılıcıyla saldırganı yere seriyordu. Elara, savaştaki üstün yetenekleriyle ork saflarını adeta yarıyordu. Silvarion, kılıcıyla önündeki orku yere sererken, Savaş naraları bütün meydanda yankılanıyordu.
Savaşın şiddeti arttıkça, kan ve ter içinde kalan savaşçılar, cesaretleriyle efsanevi bir direniş sergiliyordu. Orklar, cücelerin, insanların ve elflerin bu amansız saldırısı karşısında gerilemeye başladı. Silvarion, Elara, Draker, Lyra ve Kral Thrain, düşmanlarını son bir gayretle sarayın dışına kadar sürdü.
Sonunda, orklar geri çekilmeye başladığında, Lothariel’nin savaşçıları zafer naralarıyla doldu. Kral Silvarion, elinde kılıcıyla yüksek bir noktada durarak, "Zafer bizim! Lothariel çok yaşa!" diye haykırdı. Cüceler, elfler ve insanlar, bu destansı savaşın sonunda zaferi kutlarken, her biri tarihe altın harflerle kazınacak bir kahramanlık destanı yaratmıştı.
Ve böylece, Lothariel’nin özgürlüğü için verilen bu büyük savaş, elfler, insanlar ve cüceler arasındaki dostluğun ve cesaretin ölümsüz bir sembolü olarak tarihe geçti.
Savaş sona ermiş, orkların geri çekilmesiyle birlikte Lothariel'nin topraklarına nihayet huzur gelmişti. Sarayın büyük salonu, zaferin izlerini taşıyordu. Elfler, insanlar ve cüceler bir araya gelmiş, birlikte kazandıkları bu zaferin coşkusunu paylaşıyorlardı. Ancak bu büyük zaferin ardından, tarihe damgasını vuracak bir karşılaşma daha yaşanacaktı: Kral Silvarion ve Kral Thrain'in karşılaşması.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yitik Köy Yükselen Kahraman: Draker'in Öyküsü
FantasíaGizemli bir saldırı sonucu köyünden sürüklenen Draker, beklenmedik bir şekilde gizemli diyarlara ulaşır. Burada, karşılaştığı sırlar ve tehlikeler, onun unutulmaz bir maceranın içine sürüklenmesine neden olur. Draker, kendi geçmişiyle yüzleşirken, B...