Yitik Köy Yükselen Kahraman: Draker'in Öyküsü

2. Bölüm Yeniden Varoluş

Draker, bilincini yavaşça toplarken ve nehrin akıntısının etkisiyle sürüklenirken, nihayetinde bir kıyıya çarpmanın hızlı etkisiyle uyanır. Gözlerini açtığında etrafındaki manzara onu büyüler. Kıyı boyunca uzanan yeşil ormanlar, yemyeşil tepeler ve muhteşem gökdelenlerle süslenmiş elf diyarının güzelliği karşısında nefesini keser. Burası, doğanın iç içe geçtiği, elflerin gizemli diyarıdır.

Elf diyarının adı, "Lothariel" olarak bilinir. Lothariel, büyülü ormanları, kristal berraklığındaki gölleri ve gizemli tapınaklarıyla ünlüdür. Ormanın derinliklerinde yüzyıllardır var olan elf şehirleri, ince ve zarif mimarisiyle göz alıcıdır. Her ağaç, her çiçek ve her taş, elflerin büyülü diyarına özgü bir atmosfer yaratır.

Draker, Lothariel'in sakin sularına vurmanın etkisiyle kıyıya çıkar ve etrafındaki güzelliklerin büyüsüne kapılır. Ancak, içindeki kararlılık onu hemen durmaz. Anne ve köyünün intikamını almak için yola devam etmeye kararlıdır.

Elf diyarının nöbetçileri, Draker'ın varlığını fark eder ve hemen harekete geçer. Uzun ve zarif elf okları, onun yakınına süratle yaklaşırken, bir grup elf nöbetçi onu çevreler. Draker, bu ani karşılaşmanın şaşkınlığı içinde, ellerini yukarı kaldırarak barışçıl bir niyetle ilerleme kararı alır. Elfler drakerin etrafını sararak yavaşça yaklaşırlar. Onu saraya götürürler

Draker, elf diyarının surlarından geçerken, adeta bir cennetin kapılarını aralar gibi hisseder. Yemyeşil ormanlar, gizemli nehirler ve ışıltılı vadi manzaraları, onun sıradan yaşamını geride bırakırken, önünde uzanan bu yeni dünyaya hayranlıkla bakar. Elf nöbetçileri, onu surlardan geçirirken, çevreyi titizlikle gözlemleyen, doğaya saygılı ve gururlu bir halkın varlığını yansıtırlar. Draker, bu manzaralar karşısında adeta büyülenir, elf diyarının doğal güzellikleri karşısında şaşkınlığını gizleyemez.

Surlardan geçtikçe, elf diyarının sakinleri olan elflerin yaşadığı gizemli ve etkileyici şehirlere yaklaşırlar. Yüksek ağaçlarla kaplı evler, ışıltılı lambalarla aydınlatılmış sokaklar ve doğanın içine uyumlu mimari yapılar, elflerin incelikli zevkini ve doğaya olan derin bağlılığını yansıtır. Draker, bu manzaralar karşısında hayretler içindedir; doğanın ve elf halkının harmonisi, Draker'e rüya gibi gelir.

Elf nöbetçileri, Draker'ı elf diyarının kalbine doğru yönlendirirken, onun içindeki heyecan ve merak katlanarak artar. Artık geçmişinin acı hatıralarından uzaklaşmış, yeni bir maceranın eşiğinde duran bir adam olarak, Draker, önünde uzanan bu gizemli diyarın sırlarını keşfetmeye kararlıdır.

Draker, elf nöbetçileri tarafından elf surlarından içeri alındıktan sonra, Kralın tahtında karşısına çıkarıldı. Kral, gizemli ve asil bir şekilde, dikkatlice Draker'a bakar ve elfçe sorar: "Leinanu som iala'r, le fea?" "Sen kimsin, yabancı?" Draker, kralın asaletinden ve otoritesinden etkilenmiş olsa da, bu gizemli diyarın sakinlerine kim olduğunu açıklamakta zorlanır.
Elf Kralı, gözlerindeki derin bilgelikle Draker'e bakarken, adeta bir gölge gibi sessizce yaklaşır. Göğsünde parlayan bir taşın ışığı, karanlıkta dans eder gibi parlar, Draker, kralın ışıltılı taşını görür ve korkuyla birlikte merak da duyar. Kralın elbisesi, rüzgarın hafif esintisiyle nazikçe sallanırken, Draker'ın etrafında bir gizem duvarı oluşturur. Kralın karşısında duran Draker, heyecan ve endişeyle doludur.

Draker, kral'ın gözlerinin derinliklerine bakar, elf dilinde sorulan sorunun anlamını çözmeye çalışır, ancak kelimeler ona yabancıdır.

Kral, yavaş adımlarla tahtına çıkar ve Draker'a dönerek konuşmaya başlar. "Anlaşılan, konuşmayacaksın yabancı," der. Benim adım "Silvarion, Elf Diyarı'nın yüce kralı. Elf krallığının koruyucusu ormanların efendisi, yaşamın ve yok oluşun habercisi" der. Silvarion, kraliyet kanadında dururken, gözleri büyük bir asaletle parlar. "Elf Diyarı'nın rütbeleri sonsuzdur. Ancak en yüksek rütbe, kralların rütbesidir. Ve ben, Silvarion, Elf Diyarı'nın şanlı kralı, bu yüce rütbenin sahibiyim." Sesindeki gurur ve ihtişam, etrafa yayılan bir ahenk gibi hüküm sürerken, görevinin önemini ve halkına olan bağlılığını vurgular.