Duygusal yapmaya çalıştığım bir bölümle karşınızdayım. Duygusalsanız yanınıza bir peçete alın. Kesin söylüyorum 4.bölüm cumartesi günü! İyi okumalar
3.Bölüm: Sen de Bırakma
/Yazarın Anlatımıyla/
(Yıl 2002)
Küçük kız saatlerce o koltukta yatmıştı. Fakat ne annesi ne de babası gelmişti. Acıkmıştı. Aklına dün annesiyle yaptığı Patatesli börek geldi. Hemen mutfağa koştu. Tepsinin üzerindeki örtüyü kaldırdı. Tepsinin içinde 1 tane börek kalmıştı. Düşündü, yemeyecekti. Annesi gelince yiyip iyileşmesi için ona verecekti. Odasına gitti. Boş boş yatağında otururken gözüne yerdeki boyalarla kağıtlar çarptı. Hemen aldı ve annesini, babasını ve kendini çizmeye başladı.
Kalemle tam annesini çizecekti ki kalemin ucu kırıldı. Hemen açacağını alıp açmaya başladı. Açılmıyordu. O kalemi bırakıp başka bir kalemi eline aldı. Annesini çizmişti fakat tam ellerini birleştirirken kalem çizmemeye başladı. Ofladı ve resmi kaldırdı. Elleri birleşmese ne olurdu? Annesi yanındaydı zaten birleşmesine gerek yoktu.
Birden Evin kapısı açıldı. İçeriyi babasının ağlama sesleri doldurdu. Şeyma hemen kalktı ve salona koştu. Babası kapıyı kapatmış, arkasına çökmüş ağlıyordu. Küçük kız hemen babasının yanına gitti. "Baba annem nerde? İyileşecek değil mi?" diyerek sordu. Adamın ağlamaları çoğaldı. "Niye ağlıyorsun baba?" diye sordu. Baba kendini toparlayarak. "Şeyma'm artık annen yanımıza gelmeyecek. Ama seni gökyüzünden izliyor olacak tamam mı?" dedi.
Küçük kızın gözleri dolmuştu. Biliyordu annelerin gökyüzünden izlemesinin anlamını. Annesi ölmüştü. " Ne yani annem öldü mü?" dedi. Adam gözlerini kızına çevirdi. İkisinin de gözleri dolu doluydu. "Evet" dedi babası. Şeyma ağlayarak odasına gitti. Kendisi için artık çok değerli olan yastığı aldı. Değerli olmasının sebebi annesinin ona dedikleriydi. "Eğer korkarsan bu yastığa sarıl tamam mı kızım? Bu yastığa sarılırsan bana da sarılmış olursun." demişti annesi. Hemen yastığı kolları arasına aldı. "Bak anne, sana sarılıyorum." dedi tavana doğru.
Küçük kız artık dayanamayarak gözlerini kapattı. Rüyasında O kadının annesini bıçaklamasını görüyordu. Küçük kız nefes nefese uyandı. Daha fazla dayanamadı ve oda ağlamaya başladı. Sessiz ağlıyordu eğer babası gelirse onu sustururdu. Ama o ağlamak istiyordu. Susturulmak değil.
Aradan 3 gün geçmişti. Babası annesinin öldüğü günün sabahı göreve gitmişti. Babası 3 gün sonra geleceğini söylemişti. Neden hala gelmemişti? Derken evin kapısı çalındı. Küçük kız heyecanla kapıya koştu. Kapıyı açar açmaz babasını görmeyi beklerken karşısında albay, 1 tane asker ve babasının asker arkadaşı vardı.
"Anneni çağırır mısın küçük?" dedi Albay. Gözlerim doldu. "Annesi 3 gün önce vefat etti Albayım." dedi Suat amca. Albay şok bir ifadeyle bana döndü. "Senin yanında kim kalıyor?" dedi Albay. "Kimse, tekim" dedim. Arkadaki asker konuşmaya başladı. "Komutanım kıza söyleyelim. Burada ailesini bilen kimse yok." dedi.
Küçük kıza söyleyecekken arkadan bir kadın geldi. "Bana söyleyin ben Şeyma'nın manevi teyzesiyim. Annesinin arkadaşıyım." tüm herkes kadına döndü. Küçük kız az önce tanıyamadığı kişi Beste teyzesiydi. Küçük kız hemen koştu. "Beste teyze babam nerede , ne zaman gelecek?" diyerek sordu. Albay konuşmaya başladı.
"Özel kuvvetler Teğmen Alper Güren, sınırda çatışmada şehit edilmiştir. Başınız sağ olsun." dedi. Beste teyze ağlamaya başlamıştı. Hemen aklıma şehit olan ailelere başınız sağ olsun dediklerinde vatan sağ olsun dedikleri geldi. Ve Şeyma da hayatının sonuna kadar duyacağı o cümleyi kurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Asker
Aktuelle Literatur"Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir." Ailesi dağılmış. Cesur, acımasız bir kadın Türk Askeri Ailesiyle birlikte mutlu yaşayan ailesine nazik fakat konu vatanı ise sert, acı...