10.Bölüm:🐞Sevdiğim🐞

40 3 2
                                    

N'aber siniz? Umarım iyi sinizdir. Biliyorsunuz ben kitaplarımı Kitappad'de de yayınlıyorum. Ve Sevgili Asker kitappad'de 1.07K okuma oldu...:) Bana destek çıkan hem buradaki okurlarıma hem de kitappad deki okurlarıma teşekkür ederim. Neyse çok uzatmadan artık bölüme geçelim. İyi okumalar<3

OY VE YORUM

10.Bölüm: Sevdiğim

Şeyma'dan

Bütün olanları anlatmıştım. Tolga ve Yavuz'da beni can kulağıyla dinlemişlerdi. "Vay orospu çocuğu. Lan bunca yıldır içimizde yılan besliyormuşuz. Hem de fark etmedik." dedi Tolga sinirle. İkisi de çok sinirlilerdi. Ben de ilk öğrendiğimde sinirlenmiştim. O yüzden bir şey diyemiyordum. 

"Albay biliyor mu?" dedi Yavuz. Derin bir nefes aldım. "Hayır, Alaya gidince söyleyeceğim." dedim. Başıyla onayladı. "Neyse ben bizimkiler yanına gideyim. Gelirsiniz sizde komutanım." dedi Tolga. "Tamam Tolga, çıkabilirsin." dedi Yavuz. Tolga asker selamı verdi ve yanımızdan ayrıldı.

Ben bunu fırsat bilerek Yavuz'a sokulmuştum. Hareketimle gülmüştü. Hemen o da beni kolları arasına almıştı. "Hayırdır Alaca hanım? Sizden fazla böyle hareketler görmezdik." dedi Yavuz keyifle. Başımı yukarı kaldırdım ve ona baktım. "Özlemiş olamaz mıyım?" dedim. Burnumun ucuna minik bir öpücük bıraktı. 

"Tabi ki özleyebilirsin güzelim. Ben de seni özledim. Hele bir Şırnak'a dönelim. Bol bol vakit geçireceğiz." dedi. Tebessüm ettim. Hayali bile güzeldi. "Ne zaman döneceğiz?" dedim. "Çocuklar biraz dinlensin, çıkarız." dedi. Başımla onayladım. Başımı göğsüne yasladım. Yavuz gerçekten heybetli bir adamdı. Hele ki omuzları... Beni benden alıyordu. 

Bu zamana kadar çok cüsseli asker görmüştüm. İlgimi çekmemişlerdi. Ama Yavuz gerçekten bir başkaydı. Kollarımı Yavuz'un bedeninden çözdüm. Yavuz da zorlamadan bırakmıştı fakat elimi tutmuştu. "Albay'a haber vermemiz gerek. Bize bir buluşma noktası ayarlamalı." dedim. "Evet, arayacağım birazdan." dedi Yavuz. "Hadi gel içeri gidelim. Burada yapacağımız bir şey yok." dedi. Başımı salladım.  

Yavuz el ele benimle kapıya kadar yürüdü. "El ele durmamız doğru olur mu?" dedim. Yavuz ellerimize baktı. "Bir şey olmaz. hem kural mı var asker ile asker sevdalı olmaz diye?" dedi. Tebessüm ettim. Yavuzla dışarı çıktık. El ele koridorda yürümeye başladık. Koridordan geçen askerler bir bize bir de birbirine kenetli olan ellerimize bakıyorlardı.

En sonunda Savaş Tim'inin olduğu odaya gelmiştik. Girmeden birbirine kenetli olan ellerimizi ayırdım. Yavuz sorgular bir şekilde bana baktı. "Abim var." dedim. "Doğru, abin vardı dimi?" dedi. Gülümsedim ve içeri girdim.

"N'aber gençlik." dedim ve boş olan koltuğa oturdum. Yavuz da benim ardımdan içeri girerek yanıma oturdu. "İyiyiz komutanım." dedi Telefonla uğraşan Ege. Biriyle mesajlaşıyordu. "Hayırdır Kaya, biri ile mi konuşuyorsun?" dedim. "Yok komutanım." dedi ve telefonu cebine koydu. Tolga sırıtıyordu. Tolga sırıttığına göre bu kişi bir kızdı. Hangi kız olduğunu çok merak etmiştim. Kesinlikle Ege'yi darlayarak öğrenmem lazımdı.

Cebimdeki telefon çalmaya başlayınca hemen telefona baktım. Timin Gözü benim üzerimdeydi. Arayan Fatih albaydı. Hemen duruşumu dikleştirdim ve minik bir öksürükle telefonu açtım. "Emredin komutanım." dedim. "Alaca duyduğuma göre bazı olaylar olmuş. Fark edilmişsin. Şuan timinin yanında bir karakolda konaklıyormuşsunuz." dedi albay.

"Doğrudur albayım. fakat bazı önemli şeyler oldu. Ciddi. izin verirseniz Şırnak'a dönmek istiyoruz." dedim. "Yavuz üsteğmen ne diyor bu fikre?" dedi. Bakışlarım Yavuz'a döndü. Ne diyeceğimi anlamış gibi onayladı beni. Gülümsedim. "Komutanım da onaylıyor, komutanım." dedim. "O halde 1 saat içinde buluşma noktasında olun, sizi aldıracağım." dedi. "Emredersiniz komutanım." dedim. Albay telefonu kapattı.

Sevgili AskerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin