1.BÖLÜM

265 17 16
                                    

"Bu ırk evren üzerindeki en güçlülerden biriymiş. Onları diğerlerinden ayıran şey en başta zekâlarıymış. Zeki olmaları onları zamanla korkulur hale getirmiş. Aynı zamanda ise çok güzellermiş . Herkes o ırkın kadınları ile evlenmek istermiş. Bundandır ki onlara zekâ ve güzellik anlamına gelen 'İetra' denmeye başlamış."
Kadın küçük kızını kucağına alarak tekrar konuşmaya başladı.
"Orduları tamamen kadınlardan oluşurmuş . Yöneticiler de ise nadiren bile olsa erkek olmazmış. Günlerden bir gün İetra'lar çok güçlü bir şey bulmuş . Çok güçlü bir taş bulmuşlar. Bu taş evreni yok edebilir ve evrendeki düzeni yeniden oluşturabilirmiş . İetra'lar bu taşı yönetmek istemiş lakin başaramamışlar. Bu taşı kullanmaya çalışan herkes o gücü kaldıramayıp ölmüş. İetra'lar o kadar hırslanmış ki diğer ırklardan olanlara da denetmişler bu taşı. Sonuç değişmemiş. Kimse kaldıramamış taşın gücünü."

Küçük kız dakikaların ardından ilk defa hareket edip kafasını annesinin omzuna yasladı. Kadın gülümseyip devam etti kızının en büyük kabusu olacak o yaşanmışlık dolu hikayeyi anlatmaya.

"İetra'lar ise günden güne hırslanmaya başlamış. Bu öyle bir hırsmış ki tek bir günde onlarca kişinin ölmesine neden olmuş. Atalarımız yani Mara'lar durumun böyle devam etmesine karşı çıkmış. Ansızın bir gece saldırı düzenleyip taşı çalmışlar. Beş genç Mara taşı kullanarak en az şüphe çekecek şeyi yapmışlar. İnsanların dünyasına farklı bir diyar kurmuşlar. O gün bizim diyarımız güçlü kalkanlarla korunmaya başlamış. Atalarımız İetra'lara karşı yapılan o geceki savaşı kazanmış. Kurtarıcı beş genç ise taşı kullandıkları için ölmüş. Onlardan geriye ise yalnızca beş parça kalmış. O geceki ağır yenilgiden sonra İetraları tam 1357 yıldır kimse görmemiş" dedi kadın.

Küçük kız annesini büyük bir ilgiyle dinliyordu . Hikaye bitince küçük kız heyecan ile konuşmaya başladı.
"Babamda mı atalarımız gibi kahraman olduğu için gitti anne?" kadın birkaç saniye öylece baktı kızının yüzüne. Boğazına oturan yumruyu yuttu ,göz yaşlarındaki zehri içine akıttı.  Kocaman gülümsedi kızına ve hayatta ki en büyük hatalarından birini yaptı . Yalan söyledi. Bu yalan onun en büyük günahıydı .
"Evet annecim, baban kahraman olduğu için gitti." küçük kız dudaklarını aralayıp konuşmaya başlayacağı zaman bir çığlık sesi yankılandı sokaklarda . Daha sonra arka arkaya büyük gürültüler duyuldu . Çığlıklar, haykırışlar ve bunlardan çok daha fazlası.  Kadın korku ile kızını sıkıca sardı. Kız ürkekçe sokuldu annesinin bedenine . Kadın gözlerindeki korkuyu saklamaya çalışıyordu. Bir karar vermesi lazımdı. Her zaman bu günün geleceğini biliyordu ama bu kadar erken beklemiyordu. Bu büyük yıkım gereğinden erken olmuştu.
Kadın derin bir nefes verdi ve yerinde hareketlendi . Odanın köşesinde duran dolaba ilerledi hızlı adımlarla. Dolabın kapağını açtı ve kızını ayırdı kollarının arasından. Kız güvenli kollardan ayrıldığı zaman ürkekçe açtı gözlerini. Kadın kızını öpüp kokladı , son kez baktı kızının gözlerine. Bunun son oluşunu bilmeyen tek kişi annesine korku ile bakan kızdı. Kadın dolabın kapağını kapattı ve bildiği en güçlü kilit büyüsünü yaptı.

Kız küçük aralıktan annesinin gidişini izledi . Hiçbir şey demeden gitmişti. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ama anlamamıştı . Çığlıklar duydu . Kime ait olduğunu bilmediği acı dolu çığlıklar. Kimisi yardım istiyirdu , kimisi bağışlanma, kimisi ise ölmeyi diliyordu. Bu çığlıklar annesinin olabilirdi , abisinin veya arkadaşlarının da olabilirdi. Dakikalarca dinledi o çığlıkları . Duymamaya çalıştı. Onca çabasına rağmen her bir çığlığı duydu .
Dakikaların ardından arka kapı açıldı.  İçeri kızın annesi ve abisi girmişti. Kız heyecanla kıpırdandı yerinde . Kadın sıkıca tuttuğu oğlunun elini bırakmadan ortaya geçti . Tam kızının olduğu dolaba ilerlemek için hareketlendiğinde evin kapısı hızla açıldı . Kadın aceleyle kendini , oğlunu ve kızının olduğu dolabı kalkanın içine aldı.
Kız gözlerini annesinden çekip eve giren yabancılara baktı. Kadın oldukları belli yüzü kapalı üç kadın. Hepsinin yüzünü kapatan siyah bir maske vardı. Kız istemsizce olduğu yerde kendini daha da küçücük yaptı . En önde duran kadın kısa bir süreliğine dolaba baktı daha sonra bir adım ileri attı.
"O taşı ver" dedi ve erkek çocuğunu işaret etti kafası ile
"Kimse zarar görmesin" dedi korkutucu bir tonda. Bu öyle bir tondu ki küçük kızın yerinde titremesine neden olmuştu. Kız gözlerini annesine çevirdi ve parlayan taşı gördü.
İlgi ile incelemeye başladı bu taşı.
Kızın annesi dik duruşunu bozmadan sonu başlattı. Elinde tuttuğu taşa gerekli büyüyü yapmaya başladı. Taş büyünün etkisi ile yok olmaya başlamıştı.
Kız bedeninde hissettiği küçük çaplı acı ile gözlerini sıkıca kapattı. Saniyeler sonra ise kendisini yerde buldu. Korkuyla kaldırdı başını ve annesine baktı. Annesinin gözlerinde beklediğinin aksine öfke değil gurur vardı. Çatık kaşlarla değil gülümseyerek bakıyordu kızına.

Kadın derin bir nefes aldı. Zaferle gülümsedi . Gözleri kaymaya başladığında kendine engel olamadan bedeninin yere düşmesine izin verdi. Saniyeler sonra ağlayarak ona bakan küçük kızını gördü. Kızının arkasında ise kendisini ağlamamak için tutan oğlunu gördü. Bu görüntü ile gözleri doldu . Çocukları henüz çok küçüktü ama buna mecburdu . Kızı ve oğlu ile son bir defa konuşmak istedi ama hayat onun için şuan pekte kibar değildi. Kadın başını yana düşürdü ve oğluyla göz göze geldi . Ağzından kan boşalmaya başladığında herşey son bulmuştu. Kadın çocuklarının gözlerinin önünde ölmüştü.
Küçük kız annesinin bedenini sarsıyordu hızla. Kulakların tıkandığı çığlıklardan birinide o attı. Omuzlarından sarsıldığını hissettiğinde başını kaldırdı annesinin bedeninden . En az kendisi kadar korkmuş abisine değdi bakışları.
"Annemin büyüsü fazla dayanmaz . Arka kapıdan kaç , sakın arkana bakma . Kaç !" dedi kızın abisi . Kız hızla ayağa kalktı ve üç kadına baktı. Kalkana durmadan vuruyorlardı . Arkasına bile bakmadan evden çıktı. En hızlı şekilde ezbere bildiği yolları koşmaya başladı. Arkasından gelen adım sesleri abisinin geldiğini gösteriyordu. Kız yerde yatan bedenlere baktı.  Kimisi arkadaşı, kimisi komşusu, bazılarının ise kim olduğunu dahi bilmiyordu. Her yer kan gölüydü. Duyduğu çığlıkların sesini ise şimdi daha iyi anlıyordu küçük kız. Günlerden 29 Şubat. Annesinin onu yalnız bıraktığı gün.

Arkasında ki adım seslerinin durduğunu farkettiğinde kızda durdu ve arkasını döndü. Gördüğü görüntü ile gözleri dehşetle açıldı. Abisini yakalamışlardı . Kız dolu gözleri ile yerde sürüklenen abisine baktı. Hızla bir adım attığında abisi bağırmaya başladı.
"Kaç! Sakın gelme git! Söz geri geleceğim! Bulacağım seni ama şimdi git!" daha sonra dudaklarını oynatarak ekledi kızın abisi
'Söz, Bulacağım seni' kız akan gözyaşlarına engel olmadan koşmaya başladı. Bu defa yanlızdı küçük kız.
Hıçkırarak geçti cesetlerin arasından.

Çocukluğunu ve geçmişini bırakarak güvenebileceği tek kişinin yanına doğru koştu.

Son IşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin