3.BÖLÜM

128 9 9
                                    

Zihnimde, zihnimin her bir zerresinde beni öldürecek kadar büyük bir baskı var. Düşünmeye çalışıyorum ama bu baskı her şeye engel oluyor.

Tahminen yarım ya da bir saat önce bilincim açılmaya başladı. Bilincim açık olmasına rağmen gözlerimi açamıyordum, açmayı bırak doğru düzgün nefes bile alamıyordum. Dakikalar sonra ise yavaş yavaş zihnimde ki bu baskı oluşmaya başlamıştı. İlk önce küçük bir ağrıydı sadece. Şimdi ise parmaklarımı bile hareket ettiremiyordum.

Canım acıyor mu? Bilmiyorum.

Sanki ölüyormuşum gibi hissediyorum ama bu his bana hiçte yabancı gelmiyordu. Bedenim delik deşik ediliyor da ben sakince yaranın kapanmasını izliyormuşum gibi hissediyordum.

Birden bire bedenim kasılıyor. Parmak uçlarımdan saçımın köklerine kadar titrediğimi hissediyorum. Tırnaklarımı refleks ile avuç içlerime batırıyorum. Avuç içlerim kanıyor parmak uçlarımda ki ıslaklıktan anlıyorum bunu. Lakin bedenimde ki acı daha ağır basıyor. Gözlerimi daha çok sıkıyorum, nefes alışlarım düzensizleşiyor, kulaklarım çınlamaya başlıyor. Zamanla nefes alamamaya başlıyorum, ciğerlerimin oksijene ihtiyacı var ama şu an aldığım tek bir nefes kalbimin durmasına yetecekmiş gibi hissettiriyor. Bu defa acı kaburgalarıma sekiyor. Zorlukla açıyorum gözlerimi. Yüzüme vuran ışık uzun zaman sonra açtığım gözlerimin kısılmasına neden oluyor.

Sağ tarafımda olan makine gürültü ile ötmeye başlıyor. Duyduğum şiddetli ses ile kulaklarımın çınlaması şiddetleniyor. Çınlama zihnimde yankılanmaya başlıyor.

Nefesim kesiliyor ,makinenin sesi hızlanıyor. Kısılmış gözlerim ile tepemde bana bakan bir kaç yüz görüyorum. İlk önce sağ daha sonra sol göz kapağım yukarı çekiliyor ve bir ışık tutuluyor gözlerime. Bir yandan üzerimdeki kıyafetler kesiliyor ve kaburgalarıma soğuk eller değiyor. Bu temasla acıyla inliyorum.

Ve bedenimde ki acı birdenbire son buluyor. Şiddetli acı tatlı bir hisse dönüşüyor sonra tamamen kayboluyor. Artık canım acımıyor ama hiçbir şey de hissetmiyorum. Gözlerimin önünden hızla görüntüler geçmeye başlıyor ve ben rahatsız olmayı bırak garipsemiyorum bile.

Neredeyim ayırt edemiyorum. Tek bildiğim karanlık bir yerde olduğum, burada ışığın girmesine müsaade edilen tek bir delik dahi yok. Ellerimle yönümü bulmaya çalışıyorum. Dakikalarca etrafta dolaşıyorum ve elimin altında sonunda bir duvar hissediyorum. Duvara yaslanarak alanın genişliğine bakıyorum.
Kocaman bir odadayım, odanın en ucunda birkaç malzemenin olduğu küçük bir masa var ve kilitli olan kocaman bir kapı var.
Ortamda olan tek koku demir ve kan kokusu.

Ve bu kan kokusu bana ait değil.

Kapı açılıyor içeriye birileri giriyor.  Kapı açılmasına rağmen içeriye tek bir ışık huzmesi bile girmiyor. Ve ben o an karanlığın buraya ışık olduğunu anlıyorum. Hareket dahi edemeden bir haykırış kopuyor odanın içinde.

Bir erkeğe ait olan haykırış.

Ve sonra gözlerimin alıştığı karanlık gidip yerini yabancı bir karanlık alıyor.

         “Kalbi duruyor!”

Yeni bir görüntü canlanıyor zihnimde. Bu defa kocaman bir ormandayım, ayaklarımı suya sokmuş öylece bakıyorum. Dalgın dalgın suya bakıyorum, bakan benken ne düşündüğümü bile bilmiyorum. Yüzümde belli belirsiz bir tebessüm var. Dudaklarım gülüyor ama gözlerim daha farklı duruyor. Gözlerim dolu, kamburum çıkmış, başım eğilmiş, yüzümün her yerinde yaralar var ve ben gülümsüyorum. Yanımda bir hareketlilik hissediyor olmalıyım ki yüzümde ki o acı ifade siliniyor, kamburum oratadan kayboluyor, başım dikleşiyor. Gözlerim ağır ağır yanımda dikilen kişiye kayıyor ve ben onu her ne kadar göremesem de ruhuma bir dinginlik çöküyor, bunu tam kalbimde hissediyorum. Yanımda ki kişi bir şey demiyor ,ya da diyor bilemiyorum, öylece bakıyor bana. Bakması bile yetiyor sanki. Daha sonra eli saçıma gidiyor. İlk önce irkiliyorum ama elini geri itmiyorum. O an gözümden tek bir damla yaş akıyor ve gözlerimi karşımda ki ağaca kitliyorum.
  Gerisi karanlık

Son IşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin