8.BÖLÜM

20 2 1
                                    


Herkese merhabaa! Uzun bir zamandır bölüm yayınlamıyorum. Wattpad açılana kadar da yayınlamayı düşünmüyordum ancak ne yazık ki Wattpad açılacak gibi durmuyor. Okunmalar devam ettiği için bu bölümü yayınlamaya karar verdim.

Herkese iyi okumalar diliyorum. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

***

     

Bir yarım bomboş. Her anlamda bomboş.

Bu boşluğu hatırlamama rağmen biliyorum.Hatırlamama rağmen en derinlerimde hissediyorum bu boşluğu.
Ruhumun bir yarısı benden koparılıp alınmıştıı yaklaşık iki hafta önce.
Düşüncelerim yarım. Düşündüğüm herşey aklımın ucundan geçen her şey yarım.

O kadar yarımım ki bu yarımlar dolduruyor her yanımı.

Duygularımın yarısı yok olup gitmiş sanki. Hiçbir duyguyu tam olarak hissedemiyorum ve bu benim canımı yakıyor.

Üzülüyorum ama neye üzüldüğümü bilmiyorum,gülüyorum ama neye güldüğümü bilmiyorum,acı çekiyorum ama neden acı çektiğimi bilmiyorum.

Karnımda hissettiğim acı ile yüzümü buruşturup karşımdaki hemşireye baktım. Kadın gözlerime özür dilercesine bakınca derin bir nefes alıp bakışlarımı tavana sabitledim.

Saat yeni yeni 3'e geliyordu ve ben hastanede dikişlerimi aldırıyordum. Annem içeri girmek yerine beni kapıda beklemeyi tercih etmişti.

Bugünden sonra artık yavaş yavaş hayatımıza dönecektik,yani öyle umuyorduk. Annem bugün beni eve bıraktıktan sonra işe gidecekti. Kendisi bir mimardı. İzin aldığı gün süresini birkaç gün aşmıştı bile ve artık işe geri dönmesi lazımdı.

Bense yarın veya iki gün sonra okula gidecektim. Bu riskli olabilirdi belki ama annemin gözünün arkada kalmamasını sağlayacak tek şey buydu. Eğer okula gitmeyip evde kalırsam ve bana o sırada birşey olursa kimse yardım edemezdi çünkü tek başıma olacaktım evde. Bu yüzden okul hem onun için hemde benim için iyi olacaktı. Üstelik okul ile ev arası en fazla 10 dakika falandı.

Bu okul benim için yeni olacaktı. Bir önceki okulumdan disiplin eksikliği yüzünden ayrılmıştım. Bu yüzden yeni bir okula başlayacaktım. Yani annem öyle diyordu.

Hafıza meselesini ise doktorla konuşmuştum. Yavaş yavaş hatırlamaya başladığımı ve bunun güzel bir şey olduğunu söylemişti, aynı zamanda kendi kendime hatırlamam gerektiğini de. Sürekli kriz geçirdiğim için bir anda hatırlarsam benim için kötü olacağını, yavaş yavaş hatırlamanın bünyem ve benim için daha güvenli olduğu söylüyordu. Haklıydı da. Eğer her şeyi tek seferde öğrenmeye kalkarsam bu zihnime ağır gelebilirdi. Yavaş yavaş hatırladığım da bile deliriyordum zaten. İşlerin benim için daha da kötü olması isteyeceğim son şey doğrusu.

Ve ben unutuyor gibi oluyordum. Sanki bir şey beni kontrol ediyormuş gibi, sanki zihnimle oynuyormuş gibi hissediyordum. Her şeyi anlamaya yaklaşmışken sanki zihnim bir anda kendini bana kapatıyordu.

Hemşire ellerini geri çekince işinin bittiğini anlayıp zihnimde ki düşünceleri geriye ittim ve üzerimi giyindim.

Hemşireyi ilk defa görüyordum. Kısa boylu ve esmerdi. Mandy'i görmemiştim bugün. Halbuki ben onu bekliyordum. Sedyeden kalkıp kadına döndüm.

"Teşekkürler." dedim gülümseyerek, kadında gülümseyerek cevap verdi "Rica ederim." elindeki eldivenleri çıkardı ve karşımda durdu.

"Bundan sonra çok fazla acı çekmezsin ama sen yinede dikkatli ol. Ağır şeyler de kaldırma,kendine yüklenme,” cümlesini bitirmeden birkaç saniye bedenimi süzdü ve devam etti “sporda yapma.” son dediğine tebessüm ederek karşılık verdim ve üzerimi giyinmeye başladım.

Son IşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin