7.BÖLÜM

53 5 2
                                    


Biliyorum ki ilk bölümler biraz sıkıcı ve durağan ilerliyor ama bu sonraki bölümlerde de böyle olacağı anlamına gelmez. Sizden isteğim bu durağanlığa takılıp kitabı bırakmamanız.

Şimdiden iyi okumalar.


***






Sessizliğin hakim olduğu bir diyarda en şiddetli çığlık bile bir fısıltı kadar ses çıkarmaz.

Sessizlik acıdır,acı ise çığlık . Bir çığlık ise sessizliğin en büyük kanıtıdır.

Seslerin hakim olduğu bir sessizlik ise ölümün habercisidir.

En büyük ses en büyük sessizlikte saklıdır.

Sessizlik ise apaçık ortadadır.

Sessizliğin hakim olduğu bir ruh ise en gizli ama en ortada olandır.

En başta ruh susar. Öyle bir susar ki hiçbir şey duyamazsın.
Ruh susar ait olduğu beden susar.
Ruh susar kalp susar.
Ruh susar hayatta ki her şey susar.
Ve ruh susar ölüm konuşur.

Bir gece yarısı sessizlik hakim her yere. Kalbinin sesini dahi duyamadığın bir sessizlik. Öldün sanıyorsun ama yaşıyorsun, ölmüş olmak istiyorsun ama yaşıyorsun.

Koşuyorsun, kaçıyorsun peşindeki sessizlikten. En çokta kendini suçluyorsun kaçtığın için. Ama sana layık görülen bu, biliyorsun.

Düşüyorsun. Bedenin yere düşüyor ve sen bir daha kalkamayacağını düşünüyorsun.

Öldün sanıyorsun, bu defa öldüğüne eminsin ve seviniyorsun

Başımı kaldırdım defterden. Simsiyah sayfalarla kaplı bir defter ve üzerine beyaz kalemle yazılmış yazılar. Benim yazdığım yazılar. Benim kendi acılarımdan oluşan yazılar.

Bunların benim acılarım olmadığına inanmak için yazı yazmış ve defterdeki ile karşılaştırmıştım. Benim yazımdı.

Elimi gezdirdim yazıların üzerinde. Acı dolu kelimeler vardı. Bir ağıt saklıydı cümlelerin arasında ve bu apaçık ortadaydı.

Öldüğüne eminsin ve seviniyorsun.

Ben ölmeyi mi istiyordum?

Ölüm bu kadar kolay mıydı benim için?

Ölmeyi isteyecek kadar ne yaşamıştım?

Kendimden 3. Kişi olarak bahsetmiştim. Ya kendimi kabul edememiştim ya da bahsettiğim ben değildim.

Sessizlikten bahsetmiştim sürekli. Hiçbir şey hatırlamazken dahi takıntılı bir haldeydim sessizliğe. Sürekli dinliyordum. En ufak bir ses duysam rahatlıyacakmış gibi hissediyordum. Her zaman dinlememe rağmen ben hep sessizliğin içinde kalıyordum. Sessizlik hakim oluyordu bana,bana ve çevreme.

Bir tramva yatıyordu bu takıntımın altında. Belliydi böyle birşey olduğu ancak ne olduğunu bilmiyordum.

Doğrusu bilmekte istemiyordum. Kim isterdi ölümü isteyecek hale getiren şeyleri tekrar hatırlamayı?

Belki de kimse istemezdi. İstememek normaldi aslında. Galiba hep geride kalan korkaklığım unuttuğumda çıkmıştı ortaya. Cesur yanım bir süre uykuya dalmıştı.

Yaşamaktan korkan yanım uyanmış, ölümü bir dost gibi karşılayan yanım ise uykuya dalmıştı.

Ve ben uyku ile uyanıklık arasında kalmıştım.
Ben günlerdir araftaydım ve kurtulamıyordum.

Son IşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin