Cenan'ın dilinden
hastaneden çıkış yapmıştık. Arif uyuyordu. bende rastgele bir film açmış izliyordum. dışarıdan gelen seslerle ayağa kalkıp camdan dışarıya baktım.
"Gözde!"
aceleyle evden çıkıp elinde silah tutan Gözde'ye ve silah doğrulttuğu kişiye baktım.
Tuğba, Tuğba'm...
"Gözde! dur ne yapıyorsun?!"
Arif gözlerini ovuşturup aşağı inmişti.
"Cenan, sorun ne?"
gördüğü manzarayla benim yanıma koşup Gözde'ye bakmıştı.
"h-hayır, kabusum..."
dediğinden birşey anlamamıştım ama şuan hiçte önemli değildi.
"Tuğba! yalvarırım bırak onu. derdin ne amına koyayım?"
Gözde sırıtarak bana bakmıştı. Tuğba omuzları sarsılarak ağlıyordu.
"para uğruna herşeyi yaparım biliyor musun Cenan?"
"tamam ne kadar istiyorsan veririm ne olursun bırak Tuğba'yı..."
Gözde omuzlarını silkip sanki çok kolay birşeymiş gibi anında vurdu Tuğba'yı.
"TUĞBA!" bağırarak yanında diz çöküp kanla kaplanmış yüzünü tutmuştum.
"h-hayır. abim gibi. abime benziyor. Arif birşey yap. o ölecek..."
Arif ölüm sakinliğiyle telefonunu çıkarıp ambulansı aramıştı.
"neden bu kadar sakinsin amına koyayım!?"
ağlamaktan nefesim kesiliyordu. kalbim ağrıyordu. Tuğba ölmesin istiyordum...
"Tuğbişimmm hadi gel tamam ya küsme."
Tuğba tripli bir şekilde omuz silkmişti. "gelmeyeceğim işte. banane!"
Tuğba'yı gıdıklamaya başlamıştım. gözlerim gülüşüne kaymıştı. "çok güzel gülüyorsun Tuğba'm..."
"sende öyle Cenan..."
nefes alamamaya başlamıştım. korkarak elimi Tuğba'nın boynuna götürmüştüm. atmıyordu.
kalbi atsın istedim.
atan bir kalp ne kadar can yakardı, bilemezdim ama atmayan bir kalp nabzının sesini susturmaya yeterdi. nedenini sorguladım bir süre. neden ben diye düşündüm. saçma bir soruydu zaten. biliyordum.
ben lanetliydim.
öyleydim, olmak zorundaydım.
Arif duygusuzca Tuğba'nın cansız bedenine bakıyordu. hayır, cansız değil. olamaz.
titreyen sesim, titreyen ellerim ve hızlanan kalbimle Arif'e döndüm.
"Arif... a-ambulansı ararmısın?"
hiç bir tepki vermiyordu. sadece telefonu çıkarıp ambulansı arayıp telefonu geri cebine yerleştirdi.
"Arif bir tepki ver yalvarırım."
omuz silkti. yanıma diz çöküp elini Tuğba'nın boynuna bastırdı, daha sonra kendi boynuna. bakışları bana döndü.
"onun nabzı durmuşken benim kalbimin bu kadar hızlı atması haksızlık değil mi Cenan?"
yutkundum. hiç bir şey söyleyemedim. artık kalbimdeki ağrı tüm vücuduma geçmişti. nefesim kesiliyordu...
"Cenan. bizim sonumuz kötü olacak. biliyorsun değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
çocukluk arkadaşı~arcen
Fanfictionçocukluk arkadaşı olan arif ve cenan aynı şirkette işe girerler...