KURBAN

22 5 0
                                    


-Yasin amca eğer yalan söylemeye devam edersen bunu yapmak zorunda kalacağım.

-Gözünün çapağını yiyim Akın etme eyleme, yemin ederim ki bir şey bilmiyorum, iki gözüm önüme aksın ki hiçbir şeyden haberim yok. Sana yalvarıyorum kesme.

-Yasin amca sen benim hiç şaka yaptığımı gördün mü?

-Yok görmedim oğlum. 

-Keserim dediysem keserim değil mi?

-Evet oğlum kesersin.

-Acımamın olmadığını da bilirsin değil mi?

-Evet oğlum acımasızlığınla nam saldın bu alemde.

-Peki maden kökünden keseceğimi biliyorsun ne demeye yalan söylemeye devam ediyorsun ki! Bak kesersem insan yüzüne çıkamazsın, senelerin baş aşçısı Yasin'in kökünden kesildiğini duysalar ne olur, utançtan kendini öldürmek zorunda kalırsın, sen beni tanırsın ben seni tanırım. Senin en büyük korkun kökünden kesilmesi benim en büyük arzum yarım kalan işimi tamamlamak. Sen beni dinlemezsen ben kendimi dinlemek zorunda kalacağım. Kendimi dinlediğim anda da bilirsin ki sen kesilmiş olacaksın.

Akın eline tıraş makinesini alıp Yasin'in bıyıklarına götürdü tam makinenin düğmesine bastığı sırada Yasin bağırdı.

-Dur Akın bildiğim her şeyi anlatacağım, diyerek bayıldı. Yasin'in bayılması normaldi çünkü 6o senedir bıyıklarını bir kez olsun kesmemişti. Onu tanıyanlar bıyıkları terlemeye başladığı andan itibaren asla bıyıksız dolaşmadığını iyi bilirlerdi. Hatta Yasin'in bıyıkları efsaneleşmiş doğduğunda andan itibaren bıyıklarının olduğu gibi destanlara evirilmişti. Kimse Yasin'i bıyıksız görmemişti. Onun için bıyıkları namusuydu. Yemin edeceği zaman bıyıklarının üzerine yemin eder, söz vereceği zaman bıyıkları üzerine söz verirdi. Bıyıklarını karısından çok seven bu adam için bıyıksız olmak demek diri diri toprağa gömülmek demekti. Ve Akın onu en hassas olduğu yerinden vurmuştu. Bıyıkları yüzünden bir kez adam öldüren, hayatı boyunca da asker kaçağı olarak yaşayan bir adamdı. Yasin bıyıkları kesilmesin diye kendi canından bile olurdu. Akın elindeki makineyi yere fırlatıp yavaşça Yasin'e birkaç tokat attı. Adam kendine geldiğinde Akın'ı görünce tekrardan bayıldı. Akın rol mü yapıyor yoksa gerçekten mi bayıldığını öğrenmek için tıraş makinesi açıp Yasin'in yüzüne yaklaştırdı. Fal taşı gibi açılan korkulu gözlerle Akın'a baktı.

-Adamın adını bilmiyorum ama bana gönderdiği zarf cebimde açıp bakabilirsin, dedi. Akın Yasin'in cebindeki buruşmuş zarfı çıkardı. Zarfın içinde bir makas ve bir mektup vardı.

-Kaared madeninin lokum kutusundan pişmaniye kutusuna konulacağını biliyoruz. En büyük hayalin olan Kuşadası'ndaki denize sıfır otel karşılığında pişmaniye kutusunu Rıfat Bulvarındaki çöpün yanına gece saat 12.00'da koy. Boş olan lokum kutusunu da masanın üzerine bırak herkes teslimatın lokum kutusu olduğunu sanmaya devam etsin. Yaptığının karşılığını misliyle alacağın gibi ricamızı yerine getirmezsen zarfın içindeki makası senin üzerinde kullanmak zorunda kalacağız.

-Bizi gerçekten bir otel için mi harcadın Yasin amca, aklım almıyor değer miydi Bavo'yu satmaya. Hayalini kuracağına Bavo'dan isteseydin zaten sahip olurdun.

Yasin, Akın'ın dediklerine utancından söyleyecek laf bulamadı. Ne dese kendini aklayamazdı. Haksızdı Bavo'yu 3 kuruş için satmış, Akın'ın işlerini maf etmişti. Aslında paradan ziyade en çok bıyıklarının kesileceğinden korkmuştu. Bu tehdit onu öyle bir ürkütmüştü ki gözü senelerdir emrinde olduğu, can dostu Bavo'yu bile görmemişti.

-Zaafı olan insan en güçsüz insandır. Ah Yasin amca bıyığının kesilmesinden korktuğun kadar Allahtan korkmamışsındır. Piç herife bak seni nasıl tehdit edeceğini iyi biliyor. Ama şanslı günündesin ben seni bu korkundan azat edeceğim. Hem de bize hainlik yapmanın bedelini ödeyeceksin. Bir kere hainlik yapan her zaman hainlik yapar. Ben sana ceza vermesem herkes yumuşak kalpli davrandığımızı düşünür. Doğduğum günden beri beni tanırsın. Ben bana yapılan hataları affetmem, bu kim olursa olsun.

Akın yere eğilip tıraş makinesini eline aldı. Yasin elleri bağlı şekilde direnmeye başladı. Gözlerinden yaşlar su gibi akıyor tüm vücudu ateş almışçasına kızarıyordu. Dışarıdan gören birisi Yasin'in bıyığının kesileceğini değil de canına kıyılacağını düşünürdü. Akın bir eliyle adamın başını sıkıca tuttu. Sol eliyle de bıyıklarını yavaşça kesti. Yasin'in gözlerinin içinde kurban edilecek bir koyunun korkusu vardı. Öldükten sonra bile vücudu hareket eden tavuklar gibiydi. Ona göre bıyıkları değil, kafası kesilmişti. Yere dökülen kıllar ise akan kanıydı. Dehşet içinde olan Yasin Akın'ı celladı olarak görüyor. Şok etkisinden sesini bile çıkaramıyordu. Acı içinde kıvranan Yasin'le işi biten Akın adamın ellerini çözüp arkasını döndü. Dışarıya tam çıkacağı zaman kalın bir ses Akın diye bağırdı. Akın önüne döndüğünde titreyen elleriyle silaha sarılmış Yasin'i gördü. Adam silahı Akın'a tutmuştu. Akın geri dönüp silaha doğru yürüdü. Yasin bir yandan ağlıyor bir yandan da sıkıca tuttuğu silahı Akın'a doğru tutuyordu. Akın'ın yüzünden tek bir duygu belirtisi bile yoktu. Ne korku, ne şaşkınlık bulunuyordu.

-Bana mı sıkacaksın Yasin amca, diyerek ruhsuz bir şekilde sordu.

Yasin bıyıklarının kesilmesi dehşetinden dilini yutmuştu. Akın'a cevap veremedi.

-Sık kafama diyerek silahın alnına dayadı Akın. Sık lan kafama. Neden ellerin titriyor Yasin amca sıkacak cesaretin yok mu? Sen bana sıksan ne olur ben senin kafana sıkmışken. Ben şimdi ölsem bile şerefimle öleceğim ama sen şerefini kaybettin. Her yerde bıyığım namusumdur diyordun ben senin namusunu elinden aldım. Sen beni öldürsen ne öldürmesen ne. Bu saatten sonra şerefsiz olarak yaşayacak kişi sensin. Diyerek adamın yüzüne bağırdı. 

Yasin elleri titreyerek silahı yere doğru indirdi. Akın'ın yüzünde yine bir duygu belirtisi yoktu. Alnına silah dayanan o değil de başka biri gibi umursamazdı. Tekrardan arkasını dönüp yürümeye başladı. O an silah ateş etti. Akın adım atacakken durdu. Birkaç saniye kıpırdamadan bekledi. Yavaşça önüne döndüğünde kendi kafasına sıkan Yasin'i yerde kanlar içinde yatarken gördü. Yasin'in yanına geldiğinden beri aldırmaz yüz ifadesi gözü açık giden Yasin'i görünce yarım bir gülümsemeyle doldu. 

23Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin