SİGARA

22 5 0
                                    


Akın'ın kendini tanıtmasının ardından yeniden uzun bir sessizlik oluştu. Şakir yeni düzelen bu atmosferin bozulmamasını isteyerek konu açmaya çalıştı.

-E Hakan anlat bakalım, duyduğuma göre Ankara'dan buraya çalışmak için gelmişsin.

-Evet doğrudur. Çalışma şartları çok iyi olan bir şoförlük işi buldum. Aslında müştemilatta kalacaktım direkt fakat tamiri devam ettiği için birkaç haftaya hallolacağını söylediler. Ben de o yüzden şimdilik kalacak yer bulamadığımdan Mesut'tan bana bir yer bulup bulamayacağını sordum. Malum otel fiyatları almış başını gidiyor uzun süredir de çalışmadığım için elde avuçta pek bir şey yok. Allah sizden razı olsun da kapınızı bana açtınız. Mesut ve siz olmasaydınız halim ne olurdu hiç düşünemiyorum.

-Sabah bana çarptığın araba patronun muydu, diyerek şüpheyle sordu.

-Evet, işim var demiştim ya ilk iş görüşmemdi deneme sürümü için patronu bulunduğu yerden almaya gidiyordum.

-Ne zaman işe başlayacaksınız?

-İki hafta sonra yerine geçeceğim şoför emekli olacak ben de o zaman başlayacağım.

-Bu işi size birisi mi ayarladı, bir öneri dahilinde mi işe çağrıldınız.

-Neden sordun?

-Kılık kıyafetinize bakılırsa pekte şoförlük yapacak birine benzemiyorsunuz. Giyiminiz şoförlükten ziyade, grafiti sanatıyla uğraşıyorsunuz gibi duruyor. Bu desenli pantolon, geniş gömlek pekte şoförlük için uygun durmuyor. Bir de şoförlüğünü yapacağınız kişiler bana çarptığınız yerde yaşıyorsa çok zengin olmamalılar eminim kıyafet kuralları vardır.

-Tabi dediklerin de haklısın elbette kıyafet için bazı nizamları var ama şu an çalışmadığım için, mesai saatlerinde olmadığımdan kendi tarzımda dolaşmamada karışacak halleri yok ya. Elbette şoförlük yaparken takım elbise giyeceğim kulağıma taktığım bu şey bile mıknatıslı. Yumuşak biri gibi kulağımda delik bile yok, diyerek koltukta gerim gerim gerilerek oturdu.

-Yumuşaktan kastın gay biri gibi mi?

-Aynen, o dediğinden.

-Benle Şakir'in de kulağı delik. Hem küpe takmak insanların yönelimlerine hakaret etmek için kullanılan bir araç olmamalı. Sonuçta bizim geçmiş atalarımız bile küpe takmış liderleri barındıran bir tarihe sahipken başka insanları ne yaptığı kimseyi ilgilendirmez.

-Yok yanlış anladın. Özür dilerim size hakaret etmek istemedim. Benimkisi de lafügüzaf işte. Çok konuştuğumda saçmalıyorum. Yoksa millete laf atacağıma kendime dönüp bakmalıyım. Velhasıl ben de küpe takmaya özenmişim de küpe takmışım değil mi?

Hay dilime eşek arısı soksaydı da bu herifi sinirlendirecek kelimeler kullanmasaydım. Sen de akılsız mısın be oğlum ne diye bir üç dört tane küpe takmış, burnunda bile küpe olan bu herifin yanında kulağı delik insanlara yumuşak dersin. Adam da haklı yumuşak olmak o kadar zoruna gitti ki hemen atalarımızdan örnek verdi. Aferin gözüme girdi bu herif. Küpe takan yumuşak olmuyor diyerek bana nasıl da lafı çaktı. Tipi biraz öyle duruyordu ama düşünce biçimini sevdim. Ummadık taş baş yararmış gerçekten. Kimseyi tipine bakıp yargılamamak gerek. Fazla da abartmaz inşallah. Küpe takan ibne olmaz dedi ama kadınların her yaptığını erkek yapsa o zaman dünyanın hali ne olur. Kadın kadın gibi davransın, erkek erkek gibi davransın. Bugün küpe takan, yarın tırnaklarını da boyar, erkek adamın karı zevkleriyle ne işi olur. Yok, bir de etek giyinsinler olacak iş değil. Dünya bu adam gözüken karı meraklılardan bozuldu, diye düşündü. Ama Atağan'ın suyuna gitmek için bundan sonra ağzından çıkacaklara daha dikkat edecekti. Bulunduğu ortam ona çok garip geliyordu. Daha önce onun deyimiyle alt tabakada hiç bulunmamıştı oturduğu salon kendi dairesinin banyosu kadardı. Evin büyüklüğünü tam görmese de salonundan küçük olduğundan emindi. Ev iki erkeğin yaşamasına göre gayet tertipli, düzenli ve temizdi. Etrafta hoş bir koku da yayılıyordu. Adını bilmediği sandal kokusunu içeriye girdiğinden beri alıyor ve içine çekiyordu. İçine çekmeyi düşününce geldiğinden beri bir dal sigara bile içmediği aklına geldi. Alışmıştı her yerde istediği gibi sigara yakıp içmeye. Sadece kendinden büyüklerin yanında ağzına sigara sürmezdi. Bu onun saygı duyma şekliydi. Sevdiği veya sevmediği insan fark etmeksizin kendinden yaşça büyük birinin yanında asla sigara kullanmazdı. Küçükken babası kuzenlerinden birisini sigara içerken görmüş parmaklarını hepsini gözünün önünde kırmıştı. Bu olay onu o kadar etkilemiş ki uzun süre kulaklarına parmak kırılma sesini işitmişti. Eline aldığı ilk sigarasını tek başına odasındaki banyoya gizlenerek yakmıştı. Bir sene boyunca gizlice sigara içmiş, birisinin onu sigara içerken görmesinden korkmuştu. Bu korkusu babasının da onun parmaklarını kıracağı düşüncesinden oluşan travmadan kaynaklanan bir kendini koruma yöntemiydi. Kendi yanında ondan yaşça küçük insanların sigara içmesine de laf etmese de büyük insanlar onun her zaman bir sınırı olacaktı. Bu sınır onların yanında asla sigara içememe kuralıydı. Ama şimdi bir sol tarafında oturan eline aldığı telefonda oyun oynayan herife, birde karşısında ayak ayaküstüne atmış ona taraf bakan herife bakınca ikisinin de ondan küçük olduğunu anlıyordu. İçeriden hiç sigara kokusu gelmiyordu. Yavaşça arkasına dönüp perdelere baktı perdelerde sigara dumanından kirlenmemiş, aksine bembeyaz duruyordu. Kapıda kahverengi olduğundan kirliliği belli olmuyordu. Başını kaldırıp avizeyi inceldi avize de tertemizdi.

-Ne o evi çok mu beğendiniz her yeri detaylıca inceliyorsunuz?

-Evde sigara kullanmıyorsunuz galiba.

-Yok ben içiyorum, ama Atağan evde sigara içilmesine izin vermiyor. O yüzden arkanda duran balkonda içip içeriye giriyorum.

-İyi madem ben de bir dal yakıp geleyim.

-Hakan ben de gelmek isterdim ama bu sıralar bırakmaya çalışıyorum, diyen Şakir gözünü telefondan ayırmamıştı.

-Sorun değil tek başıma yakarım.

-İsterseniz sigara içerken size eşlik edebilirim, diye bacaklarını düz şekilde yere indiren Akın konuştu.

Atağan elindeki telefonu bırakmadan konuşmaya devam etti.

-Allah aşkına bari şu sizi bizi benim misafirim için kullanmayı bırak. Hakan yabancı değil sonuçta. Kardeşimin sevgilisinin yakın arkadaşının kuzeni olur kendisi. Hakan sen Atağan'ı tanımazsın o çok kibar biridir. Ve insanlarla arasına hep bir mesafe koyar. Atağan'la konuşanlar kendisini bir spikerle röportaj yaptığını düşünürler. Sadece en yakınlarıyla içten konuşur ve sen de benim eniştemin arkadaşının kuzenisin yabancı sayılmazsın. Birde biz de kalacaksın o yüzden üçümüz artık yakın dostlar olabiliriz. Değil mi Atağan, diyerek telefona bakmayı bırakıp Atağan'a kaş göz işareti yaptı.

Atağan emrivaki yapılmasından hoşlanmazdı ama Şakir'i pek haksızda görmedi sonuçta adam onca hatasından sonra büyük bir olgunluk göstermişti. Ve her ne kadar haklı olursa olsun onu hep alttan aldığı da su götürmez bir gerçekti. Kılık kıyafeti renkli dursa da sert bir kişiliğe sahip olduğunu anlamak için insan sarrafı olmaya da gerek yoktu. Tüm öfkesi tamamen geçmişti. Evet onun yüzünden bir sene okulu daha uzamıştı ama tek suçu ona atamazdı. O da yolda dikkatli yürümemiş, önüne bakmamıştı. Hem ikinci kere geç kalmasının ilki onun da sorunu değildi. İçten içe onu tanımak istediğini hissetti.

-Fazladan bir dal sigaran var mı, diye sordu.

Şakir tüm dikkatini oyuna verdiği başını sertçe kaldırıp Atağan'a baktı. Elindeki telefonu bırakıp ayağa kalktı. Sen, sen sigara mı içeceksin, diye sordu. Atağan başını evet dercesine salladı. Atağan en son babası ölmeden önce sigara içmişti. Babası oğluna hiç karışmazdı ama sigara içmesini de sağlığa zarar verdiği için tüketmesini istemezdi. Zaten ayda yılda bir sigara içen Atağan babasını kaybettikten sonra bir kere bile ağzına almamıştı sigarayı.

-Babam sevmiyor diye içmiyordum, e babam istiyor diye okulu da uzatmadan bitirecektim. İkincisi nasip olmadığına göre ilkini de devam ettirmenin anlamı yok, diye yanıtladı. Hakan belki de ilk defa birisi için içten bir üzüntü duymuştu ama belli etmemeye çalışarak cebinden bir dal çıkarıp Atağan'a uzattı. Atağan eline aldığı sigarayla balkona doğru yürüdü. Şakir şaşkınlıkla tekrardan yerine oturup 

-Size afiyet olsun ben oyunuma devam edeceğim, dedi.

Ayakta yan yana dikilen bu iki genç farklı düşüncelere dalıp sigara içiyorlardı. Atağan ellerini hafifçe demirliklere değdiriş sigara tuttuğu işaret parmağı ve orta parmağı dışındaki tüm parmaklarını aralıklı bırakmıştı. Akın Atağan'ın hareketsizce duran parmaklarınındın süzülen dumanı izleyerek madeni düşündü. Nerede olabilirdi bu pişmaniyeler diye geçirdi. Akın işi halletme hayalleri kurarken, o sırada Atağan gelecek hakkında derin mevzulara kafa yoruyordu. İkisi de bir şey demeden sigaralarını içip anlaşmış gibi sessizce içeriye girdiler. 

23Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin