2. bölüm "Uyanış "

2.1K 83 137
                                    

  Kulaklarına garip sesler geliyordu; vücudunun uyuşmuş olduğunu hissetti. Yavaşça gözlerini açtığında önce beyaz tavanla karşılaştı, sonra hafifçe olduğu odayı inceledi. Kolunda bir serum vardı, yanında bir monitör bulunuyordu. Burnuna ilaç kokusu doldu. Sanırım kazada ölmemişim diye düsündü.
"Yine kurtuldun ha Alaz Taklacı. Gerçekten kötülere bir şey olmuyormuş, giden hep iyiler oluyormuş," diye düşündü. Büyük bir kaza geçirdiğine emindi, kafasının yarıldığını ve ciğerine batan kemikten dolayı nefesinin kesildiğini hatırlıyordu. Yine de Azrail onu teğet geçmişti.

"Neden hâlâ yaşıyorum? Daha neyi kaybetmeliyim?" diye düşüncelere daldı. Boş duvara bakarak, geriye kalan ailesini düşündü: Ruhu çekilmiş Çağla, buz gibi olmuş annesi ve çaresiz bir abisi kalmıştı. Sonra, "Onlar için mi ölemedim? Ama benim gibi işe yaramaz biri onlar için ne yapabilir ki?" diye kendi kendine konuştu.

Birden kapının açılmasıyla yan tarafa döndü. Bu Rüya'ydı ama bir farklı görünüyordu. İstemsizce kaşlarını çattı, baştan aşağı hızla süzdü. Rüya farklı gelmişti gözüne; hem tanıdık hem de yabancı gibi. *Acaba ne kadar zamandır uyuyorum? Belki de aylar geçmiştir,* Kendi düşünceleri arasında dolanırken Rüya kapıdan, "Neslihan teyze, Alaz uyandı," dedi.

Bir anda odaya koşarak gelen Neslihan dikkatini çekti. Annesi de çok farklı görünüyordu. Tam konuşacakken, annesinin arkasından beliren babasını gördü. Serhan Taklacı, hayatlarının katili, Ece'nin kendisini öldürmesine sebep olan adam, en büyük düşmanıydı. Bir anda yataktan fırlayıp Serhan'ın boğazına sarıldı. Onu öldürmek için yaşamıştı demek ve o, kendi ayaklarıyla ona gelmişti.

Alaz, Serhan'ın boğazına yapışmış, onu boğmaya çalışırken Rüya ve Neslihan ne olduklarını anlamamışlardı. Bir anda yataktan fırlamış, kolundaki serum bile koparıp Serhan'ın üzerine atlayan Alaz'ı durdurmaya çalışıyorlardı. Serhan ise boğazına yapışan ellerden dolayı konuşamıyordu.

"Alaz ne yapıyorsun, dur oğlum! Delirdin mi? O senin baban!" diye bağırdı Neslihan.

"Alaz, bıraksana adamı, çıldırdın mı? Neslihan teyze, bir şey yap, öldürecek Serhan amcayı!" diye bağırdı Rüya.

"Alaz, sana diyorum, kendine gel oğlum! Hemen bırak babanı, nefes alamıyor. Hemşire, hemen buraya gelin, sakinleştirici hazırlayın, şok geçiriyor!" diye ekledi Neslihan panikle.

Alaz, denilen hiçbir şeye kulak vermeden sadece babasını öldürmeye odaklanmıştı. Ancak söylenenler  beynine ulaşmaya başladıkça kafası karışıyordu. Sonra ensesinde bir ağrı hissetti...

 
---

Kulaklarına tanıdık bir ses geliyordu. Yavaşça gözlerini açtı. Beyaz tavan tanıdık geldi, sonra burnuna gelen ilaç kokusu... Burası bir hastane odasıydı, burayı hatırlıyordu.
Kafası karışmıştı. Garip ve tuhaf rüyalar ile kabuslar görüyordu, durmadan.  Sağından tanıdık bir ses duydu.

"Sonunda uyanabildiniz mi Alaz bey" dedi Rüya sakince. "Artık kendinde misin yoksa hâlâ halüsinasyon mu görüyorsun? Hey Alaz, beni tanıdın mı? Ben kimim?"

Alaz ne olduğunu anlamıyordu. Hafif doğrulmaya çalıştı ama sadece denemekle kaldı, çünkü yatağa kollarından bağlıydı. Kaşlarını çatmış, ne olduğunu anlamaya çalışarak Rüya'ya döndü.

"Ne, ne bekliyordun? Farkında mısın acaba? Birkaç saat önce neredeyse öz babanı öldürüyordun, hemşireler yetişmeseydi... Neslihan teyze zaten çok sinirli, baban onu sakinleştiriyor sabahtan beri. Sadece sorun çıkarıyorsun, sadece zarar veriyorsun herkese. Ya bir şey olsaydı Serhan amcaya, o zaman ne olacaktı?" dedi Rüya, sinirli bir şekilde. Dünkü olaylardan beri bir gram uyku uyumamıştı.

Gelecekten Geçmişe Bir Şans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin