8. bölüm " Alaz'ları sıfır noktası"

926 51 186
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

"Biz de uzun zamandır seni bekliyorduk, zaman bozucu."

Gördükleri karşısında nutku tutulmuştu. Bir an geri dönmek istedi, arkasını döndü ama kapının artık orada olmadığını fark etti. Ne yapacağını bilememenin tedirginliğiyle, gördüklerinin gerçek mi yoksa halüsinasyon mu olduğunu idrak edemiyordu.

Alaz, ne olduğunu bir türlü çözemezken sonunda, sanki tutulmuş olan dili açıldı ve konuşmaya karar verdi. "Burada ne oluyor? Siz bensiniz," deyip gözünün görebildiği tüm Alazların üzerinde gezdirip devam etti. "Ama hiçbiriniz ben değilsiniz."

Karşısında duran liseli Alaz "Doğru dedin, çekirge," dedi ve devam etti. "Hem hepimiz seniz hem de hiçbirimiz sen değiliz." Sonra diğer Alazlara doğru yürümeye başlayarak, "Takip et," dedi. Alaz, çaresizliğin ve bilinmezliğin içinde onu takip etmeye başladı.Yürüdükçe kendisinin daha başka versiyonlarını görüyor ve nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bir an "Acaba bu sefer gerçekten mi öldüm?" diye düşündü.
Sanki o an iç sesini duymuş gibi önde yürüyen liseli, "Hayır, henüz ölmedin, zaman bozucu ama yakında öleceksin," deyip yürümeye devam etti.

"Nasıl?" Ölecek miydi? Nasıl? O, nereden biliyordu?"Hey, sana diyorum, bücür, nasıl?"
"Hah, geldik," dedi, onun sorusunu önemsemeden.Alaz, nereye geldik diye baktığında, Alazların en perişan halleriyle karşılaştı. Kiminin yüzü gözü dağılmış, kiminin kollarında kesik izleri vardı; bir diğerinde iğne izleri, bir başkasının bileğinde kesik, başka birinin boğazında dikiş izi vardı. Biri ise sanki açlıktan ölmek üzere zayıftı ve daha bir sürü mahvolmuş versiyonu.
Çocuğa dönüp sordu, "Onlar niye bu halde?"Çocuk, kendisine sorulan sorudan oldukça keyif almış şekilde sırıttı. "Aa, ama tesüf ederim, kendini tanımadın mı?" Eğlenen bir yüz ifadesiyle, "Bunlar şerefsiz kategorisine giren Alazlar, sen de bu kategorinin en nadide eserisin.""Ben ne alaka?" diye düşündüğü anda çocuktan cevap geldi. "Çünkü hiçbirinin yapamadığı bir şey yaptın; ikinci bir şans kazandın."Alaz, anlamaz gözlerle çocuğa bakıp sordu. "Ne, nasıl? Ne kategorisi, ne diyorsun sen? Hiçbir şey anlamıyorum ben."

"Acaba seni salaklar kategorisine mi koysaydım?" dedi, aşağılayıcı bakışlar atarak.Alaz daha fazla bu velede katlanamayacaktı. "Boş ver ya, bu kadar adamın arasında bir liseli ergene sormam zaten benim hatam" deyip diğer Alazlara baktı.

Hepsi perişan halde kendi kendine takılıyordu. Sonunda başka bir tarafa yürüdü. Buradakiler az öncekilerin tam tersiydiler hepsi sağlıklı ve çok normaldi; bazılarının elinde müzik aletleri vardı. Elinde gitar olan bir Alaz'a doğru yürüdü; kendisinden büyük görünüyordu. Bir an nasıl sesleneceğini bilemedi, insan kendine nasıl seslenirdi ki?

"Ne istiyorsun, zaman bozucu?" dedi gitarcı. Yine aynı şey olmuştu, o konuşmadan ona dönmüştü sanki düşüncesini okuyorlardı.

Gelecekten Geçmişe Bir Şans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin