5. bölüm " iki tost, bir çay birde aşk"

1.7K 84 87
                                    


***

  Genç kız, polisler gidene kadar susmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  Genç kız, polisler gidene kadar susmuştu. Önceki şaşkınlığı ve Alaz'ın hayatta olmasına sevinen tarafı, onu ayakta sapasağlam görmesiyle bir anda başına gelen her şeyin sorumlusu olduğunu hatırlamıştı. Yanındaki boş nezarethaneye girmesi ise onu dumura uğratmıştı. Demek ki gerçekten bir arızaydı, yoksa daha dün bıçaklanan birinin bugün nezarette ne işi vardı? İkisinin arasındaki demir parmaklıkların dibine kadar gidip hırsla konuştu "Sen ne yapıyorsun burada lan?"

Alaz, genç kızın ani çıkışı ve yüzünden fazlasıyla belli olan siniriyle herhangi bir sorun yaşamıyordu. İkisini ayıran demir parmaklıklar, hem onun can güvenliğini sağlıyor, hem de sevgilisinin katil olmasını engelliyordu. Bu durumda ona sinirden kuduran sevgilisinin, fazlasıyla ateşli halini zevkle izlemek, biraz da onunla uğraşmak kalıyordu. Ne de olsa oksijenine kavuşmuş, uzay boşluğundan tekrar dünyaya iniş yapmıştı. Ondan mutlusu şu anda dünyada yoktu.

"Hiç, seninle görüşmek istedim. Onlar da izin vermeyince olay çıkarıp buraya postalandım," dedi gevşekçe.

Asi, bir an kamera şakası yapılıyor sanacaktı. "Sen manyak mısın lan, ne zırvalıyorsun? Ben zaten senin yüzünden buradayım, daha dün elimde can veriyordun!"

"Merak etme, ölmedim bak. Oradan dram çıkmaz Asi kız. Hem yarın çıkacaksın. Üzgünüm, ne kadar istesemde bugün çıkmanı sağlıyamadım o yüzden yarına kadar burdayız. Ama iyi yanından bak, biraz baş başa huzurlu vakit geçiririz, fena mı?"

Asi daha ne kadar şaşıracağını bilmiyordu. Hayretler içinde kalmıştı, manyak, arsız herifin tekiydi resmen. Nereden çatmıştı bilemedi. Bir an muhatap bile olmak istemedi. Yarın çıkacaktı değil mi, önemli olan da buydu. Hapse falan girmeyecek, ailesinden ayrı kalmayacaktı, gerisinin hiç önemi yoktu. "Boş ver Asi, umursama, yarına kadar sabret," dedi içinden. Sonra aklına gelen soruyla tekrar bakışlarını ona yöneltti "Sen benim adımı nereden biliyorsun?"

Alaz, bu soruyla gözlerini kara gözlere çevirdi. "Sadece adını mı? Ben seninle ilgili her şeyi biliyorum. Senin her bir zerreni tanıyorum, istesen gözlerim kapalı bedenindeki tüm benlerin haritasını bile çıkarırım. Sen benim tüm yanlışlarımın içindeki tek doğrumsun," demek istedi ama sadece bakmakla kaldı. Diyemedi, hem dese ne olacaktı ki? Dediklerine inanacak mıydı? Zamanda geriye geldiğine inanır mıydı? Hem inansa, Alaz ona her şeyi anlatabilecek miydi? Ne diyecekti, sevgili olduklarını mı, birbirlerini terk ettiklerini mi? Kendi korkaklığını mı? Yaptıklarını ya da bundan sonra yapacaklarını mı? O yüzden sadece sustu. Bundan sonra asla tümüyle dürüst olamayacağının bilinciyle.

Ama o susada genç kızın cevap bekler hali hızlıca aklına gelen ilk yalanı söyleti ona"Polis söyledi, ifade alırken."

Asi ise bu dediğine asla inanmadı. "Yalan söyleme lan, dün gece de adımı söyledin."

Alaz, bıçaklandığı an söylediği sözü hatırladı. "Rutinlerimize sadık kalalım diyorsun, bana uyar Asi kız ama bu sefer korkaklık etmeyeceğim. Sizi asla bırakmam, bırakamam," bunun için de bir yalan attı: "Adını söylemedim, yani adın olduğunu bilmiyordum. Asi tavrından ötürü, hem dün kendimde değildim. Özür dilerim başına açtığım iş için."

Gelecekten Geçmişe Bir Şans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin