7. bölüm " farklı farklı Alazlar karşı karşıya"

1.3K 60 132
                                    

  Alaz ve Asi'nin nezaret ziyaretinin üzerinden tam bir hafta geçmişti. Bu kısa sürede herkesin hayatında büyük değişimler başlamıştı. Hastanede, Alaz'ın Çağla hakkında anlattıklarından sonra ailesi, anne ve baba olduklarını hatırlamış ve Çağla'nın tam bir muayeneden geçmesini sağlamışlardı. Daha sonra zorla da olsa terapist görüşmesi ayarlamışlardı ama fındık beyinli ikizi, tekrar aynı hatayı yapıp başına gelen her şeyi inkâr etmiş ve Rüzgar'ı korumuştu. Ancak ailesi asla ikna olmamış ve Çağla'yı zorla kliniğe kapatmışlardı. Bunun en büyük sebebi, Alaz'ın o gün hastanede her şeyi abartarak birin üzerine beş koyarak anlatmasıydı. Ama onun için anlattıkları hala az kalıyordu, çünkü o biliyordu gelecekte Çağla ve Rüzgar arasında yaşanacak o korkunç olayı. Bu nedenleydi ki durumu öğrendiği an Rüzgar'dan sonsuza kadar kurtulmaya karar verdi.

Aklına gelen eski sevimsiz bir tanıdıkla, Yakup'a da - ne kadar tanıdık denirse - bir aracı yardımıyla iletişime geçip uyuşturucu satın almış, sonra da bunu Rüzgar'ın arabasına yerleştirmişti. Bu planı sayesinde Rüzgar birkaç gün önce tutuklanıp cezaevine yollanmıştı. Hem arabasında bulunan yüksek miktar hem de kullandığı için kanında çıkan uyuşturucu onun birkaç yıl hapisten çıkmamasını sağlayacaktı.

Hayatlarındaki pisliklerden birinden böylece kurtulmuş olan Alaz, diğerleri için ihtiyaç duyduğu yardımla hastaneden bu yana iletişimde kalmaya devam etmiş ve sonunda iki gün önce yüz yüze gelmişti.

Caner Soysalan, en son üç yaşında gördüğü yeğeninin bir gün kendisini aramasıyla hayatının belki de en büyük şokunu yaşamıştı. Numarasını kimden aldığını bile bilmiyordu; aileden biri olamazdı, zira Soysalanlar için Caner, yasaklılar listesinin başında geliyordu.

İkisi, pek bilinmeyen İstanbul'un dışında sakin bir kafede buluştular. Caner, neden böyle bir mekan seçildiğini bilmiyordu ama yeğeni onu sıkıca uyarmış ve kimsenin bilmemesi gerektiği konusunda dikkatli olmasını söylemişti. Önce Caner gelmiş ve bir süre Alaz'ı beklemişti. Kafeden içeri girdiği an tanımıştı onu; magazinden takip ediyordu. Alaz içeri girip etrafa baktı hızlıca, sonunda onu gördü dayısını; yüzünü ölümünden sonra Yaman'ı kaçıran adam olarak defalarca görmüştü haberlerde. İkisi de birbirine nasıl hitap edeceğini bilemedi bir anlık, sonunda Alaz ilk adımı attı.

Çocukluğunun buğulu hatıralarında onunla oyun oynadığı bir anı hatırlayarak, "Sanırım şaşkınlıktan konuşamayacaksın, üvey dayısı ha?" dedi.
Adam, çocuğun bir anda ona rahatça dayı, daha doğrusu üvey dayısı demesine şaşırdı; sanki dün görüşmüşler gibi onunla şakalaşıyordu. Yine de şaşkınlıktan çok hissettiği bir duygu vardıysa, o da mutluluktu; yıllar sonra ailesinden biriyle tekrar yakın olabilme mutluluğuydu. Yine de bu yakınlık sadece Alaz'ın çizdiği sınırlar dahilinde oldu ve ondan sonra hemen konuya geldi. İkilinin konuşması toplasan yarım saat sürmemişti ama Alaz'ın kendi anlattıklarını öğrenmesi yıllar sürmüştü.

Alaz, Caner'e aileyle ilgili saklanan büyük sırları anlatı. Bu sırlar arasında Serhan'ın, Ali'yi kaçırdığı ve Şebnem ile İlker'in ona yardım ettiği, ardından fidye parasıyla gece kulübüne ortak oldukları gibi bilgiler de vardı. Caner, bu yeni bilgilerle şok olmuş ve ne yapacağını bilemez haldeydi.

Her yeni bilgi onu daha da büyük bir şoka sokarken, Ali'nin Serhan'ın öz oğlu olmaması ise asla inanamayacağı bir şeydi. Evet, Neslihan Serhan'la evlenmeden hemen önce Güven'le beraberdi ama ablası başkasının çocuğunu başka birine kakalamış olamazdı; o, Eşref Ali Soysalan'ın mükemmel kusursuz biricik kızıydı.

Tüm anlatılanlar bir tarafa, ablasının böyle bir yalan söylemeyeceğine emindi. Bu yüzden de "Sen delirdin mi oğlum? Tamam, diyelim Ali’yi baban kaçırdı para için ama Ali’nin başkasının oğlu olma ihtimali yok; anneni böyle çirkin bir şeyle suçlayamazsın," dedi.

Gelecekten Geçmişe Bir Şans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin