Kütüphanenin üst katına gelen alfa, etrafına bakınmış gördüğü genç ile o tarafa ilerlemişti.
Masanın önüne geldiğinde çantasını bırakmış, böylece odağı kitapta olan alfa da kendisine dönmüştü. Minho gülümseyip "Selam" diyerek oturdu.
Chan da kitabı kapatıp kenara çekti, "Selam" dedi. "Ben direk başlayalım daha sonra ise bir keyif kahvesi içelim diyorum"
Minho'nun sözleri ile alfa başını salladı. "Bende harika olur diyorum. Yapacağım çok bişey kalmadı gibi zaten, gün boyu uğraşır isek hallederiz" dedi.
Minho eşyalarını çıkarmış, başını kaldırıp Chan'a göz kırpmıştı, "O zaman başlayalım bakalım".
İkiside önlerine dönüp kendi işlerine düşen kısımları yaparken iki saat geçmiş, ara ara konuşarak fikir alışverişinde bulunmuşlardı.
Chan gözüne taktığı gözlükleri ile bilgisayarda ki slayt ile uğraşırken, Minho iyice sıkılmış, kalemi büzdüğü dudaklarının üstüne koymuştu.
Kalem masaya düşerken göz devirdi, bakışları ciddi bir şekilde işiyle ilgilenen alfaya döndü.
"Sana gözlük yakışıyor he"
Aniden kurduğu bu cümle ile Chan'ın eli duraksadı, gözlerini kırpıştırarak siyah saçlıya bakmış "Teşekkür ederim?" demişti başını yana eğerek.
Minho onun bu tepkisine güldü. "Ciddiyim lan, yakışıyor" dedi. Chan da hafif kızaran yanaklarıyla güldü "Teşekkür ederim tekrar" dedi.
Aynı zaman kaydet tuşuna basmış, bedenini geriye yaslamıştı. "An itibari ile ödevimiz bitmiş bulunmakta" dedi Chan kollarını yukarı kaldirip gerinirken, kütüphanenin daha uç bir noktasında oldukları için biraz daha rahat konuşuyorlardı.
Minho da mutlulukla kendini geriye atmış "Tanrım, çok şükür" demişti. "Evet Lee seninle beraber bir ödev yapmak güzeldi" dedi Chan.
Minho başını salladı, her ne kadar başta bir omega beklese de Chan ile beklediğinden daha iyi anlaşmıştı.
"Seninle de aynı şekilde Bang. Öyleyse başta söz verdiğim gibi bir kahve ısmarlıyorum" demişti.
Chan tek kaşını kaldırıp "Ismarlıyorsun?" diye konuştu sorar bir şekilde. Minho başını sallayarak eşyalarını çantasına koymaya başladı.
"Aynen o şekilde, valla içimden geldi lan. Gel bir kahve ısmarlayayım sana" dedi.
"Gerek yoktu hiç ya" diyen Chan ile göz devirdi "Ya yapma mızıkcıklı, gel işte be" dedi.
Onun çatık kaşlarla ayağa kalkması ile Chan iç çekerek güldü. "Tamam tamam, hadi kabul ettim" dedi. Hızlıca kendi eşyalarını da toplamış, çantasını sırtına takarak Minho ile kütüphaneden çıkmışlardı.
"Araban var mıydı?" diye sordu Minho, kendisi arabası ile gelmişti. Chan başını iki yana salladı "Hayır, sadece ehliyet var" dedi.
Minho sırıtarak arabasının anahtarını salladı, "Atla bakalım o zaman, güzel bir kafeye götüreceğim seni alfacik" dedi.
Chan alfacik kelimesi ile gülmüş, önünde ki bedenle arabasına doğru adımlamıştı. Kilidi açan genç ile binmişler, "Nereye gideceğiz ki?" diye sormuştu Chan.
Minho arabayı çalıştırıp, park ettiği yerden çıkarırken cevapladı "Aslında çok da uzak değil ya, üniversite tarafında kalıyor. Arabayı bu tarafta bırakmak istemedim"
Chan anlayışla başını salladı. Bakışları araba kullanan alfaya gitmiş, yüzünde bir gülümseme oluşmuştu.
Minik sohbetler ile yola devam etmişler, kafenin önüne geldiklerinde Minho arabayı park etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Any // Minchan
Fanfiction| Omegaverse - Alfa x Alfa Katıldığı projeyi güzel bir omega ile yapacağını düşünen Minho, proje arkadaşını gördüğünde tüm hayalleri çöpe gider. "Çok fazla şey var ama hiç birini istemiyorum Çok fazla şey var ama hepsini ayağımın tersiyle fırlatıy...