0.8

149 26 2
                                    

"Sende biseyler var bu sıra"

Jisung kısık gözleriyle karşısında ki alfaya bakarken, Minho ona dönmüş, tek kaşını kaldırıp "Ne saçmalıyorsun gene?" diye sormuştu.

Hasta olduğu gün Chan'ın gelmesi ile bir güne toparlamıştı, şimdi ise akşam vakti Jisung ve Felix onların evine inmişti. Hepsi salonda otururken iken Jisung bir anda Minho'nun dibine girerek onu incelemeye başlamıştı.

"Yok bak cidden sana bir güzellik geldi kanka" dedi Jisung emin bir şekilde.

"Yürü git Jisung cidden" diyerek kafasını ittirdi Minho. Jisung ona bağırırken ikili gülerek onları izliyordu.

"Kanka" dedi Jeongin, "Kızma ama cidden son zamanlarda yüzün hep gülüyor, hep bir pozitiflik var sende" dedi.

"Sahi mi?" diye sordu Minho. Kaşları çatılmıştı, kendisinde böyle bir değişim farketmemişti. "Ne alaka ya?" diye kıpırdandı yerinden.

Felix iç çekti, "Çok aptalsın. Apaçık Chan yüzünden" dedi.

"Ne, Chan ne alaka" dedi şaşkınlıkla Minho. Jisung sinsice gülüp "O alfacık hoşuna mı gidiyor yoksa?" diye dalga geçti.

Minho onun omzuna vururken "Saçma sapan konuşma oğlum, Chan neden hoşuma gitsin arkadaşız biz' dedi.

"Yani uzaktan bakınca pek öyle gelmedi" diye mırıldandı Jeongin. "Nasıl yani?"

Minho'nun sorusu ile Jeongin ona baktı. "Tanıştığınız ilk günden beri o çocuğa farklı bir yaklaşımın var. O gün bir omega yerine alfa ile buluştu ve normalde sürekli şikayet edeceğin yerde konusunu bile açmadın, hatta ödevden sonra takılmaya devam ettin"

"Sırf o parti sevmiyor diye Chan'ı alıp partiden erken çıktın" diye devam etti Jisung. "Feromen kokularını sevmezsin ama onun vanilya kokusu senin hoşuna gidiyor" dedi Felix.

"Hasta olduğunda bile hiç birimizi istemezken Chan geldi yanına" dedi Jeongin, devam edip "Sence tüm bunlardan sonra sadece arkadaş mı?" diye sordu.

Minho elini saçlarına geçirip geri yaslandı, sıkıntılı bir nefes bıraktı dışarı. "Kafamı karıştırıyorsunuz" diye söylendi.

"Sadece mutlu ol istiyoruz kankam" diyerek ona sırnaştı Jisung. Minho yüzünü buruşturup, "Uzaklaş be çocuk" diyerek onu itmeye başladı.

İkizler bir süre daha durmuş, sonra kendi dailerine çıkmışlardı. "Hadi iyi geceler Minho" diyerek odasına ilerledi Jeongin. Minho göz devirmiş, "Kafa karıştır sonra iyi geceler dile tabi" diye söylenerek kendi odasına girmişti.

Ertesi gün ikili beraber fakültede yürürken, "Derse yetişmem lazım, koştum ben" diyerek hızla Jeongin'in yanından ayrıldı Minho.

Jeongin arkasından gülerken ağır ağır kendi fakültesine doğru yürümeye başladı, ikizler bugün erkenden çıktığı için tekti.

Karşıda gördüğü tanıdık bedenle kaşları havaya kalktı anından. Hyunjin omzunda resim çantası, elinde ise tuvallerle yürümeye çalışıyordu.

"Hyunjin?" diyerek koşar adımlarla mor saçlının yanına vardı. "A selam Jeongin" dedi Hyunjin güzel bir gülümsemeyle. "Selam da bunlar ne? Çok ağırdır, yardım edeyim sana"

Hyunjin hiç itiraz edecek durumda olmadığı için tuvalleri almasına izin verdi, "Of bizim hoca son dakika bütün tuvaller atölyeye gelsin dedi, oraya taşıyordum" diyerek durumu açıkladı.

"Tamamdır, hadi gidelim". İkisi güzel Sanatlar fakültesine yürürken, "Çok teşekkür ederim gerçekten Jeongin" dedi Hyunjin.

Jeongin ona dönmüş, göz kırparak "Hiç sorun değil, böyle bir durumda beni araman yeter" demişti. Onun bu hareketi ile Hyunjin hafif kızarmış yanaklarını görmezden gelip güldü.

Derse son dakika yetişen Minho ise kendini Chan'ın yanına atıp, başını masaya yasladı. "Nefes nefese kalmışsın" diyen Chan ile "Geç kalıyordum az daha" dedi Minho.

Chan gülüp, Minho'nun saçlarını okşadı. "Dersler bitince kitapçıya gideceğim" dedi Chan.

Minho başını kaldırıp ona bakarken devam etti, "Bir çizgi roman takip ediyorum, yeni sayısı geldi onu alacağım. Benimle gelmek ister misin?" diye sordu.

Kalbinin hızlandığını hisseden Minho, bir süre onun yüzüne bakmış ardından kendine gelip yerinde dikleşmişti.

"Ah tabiki gelirim, bende bakınırım biraz" dedi. Chan gülüp başını sallamış, önüne dönerek hocayı takip etmeye başlamıştı.

Minho ise iç çekip önüne döndü, bir elini çenesinin altına koydu. Diğerleri ile konuştukları konu yüzünden aklı fazlasıyla karışmaya başlamıştı.

Kendisi hep omegalarsan hoşlanmıştı, daha önce sevgili olduğu bir omega bile olmuştu. Şuan ise baktığında bunun aslında kendisine zorladığı bir kalıb mı diye düşünüyordu.

Alfalara ilgisi olmasında bir sorun yoktu tabiki ama yine de bu kendisi için düşününce garip hissetmesine yol açmıştı. Bakışları Chan'a döndü, yutkundu.

Chan fazlasıyla güzel ve yakışıklı biriydi. Konuşması eglenceli, düşünce yapısı ise insanı hayran bırakan nitelikteydi.

En önemlisi ise heyecanlandığı zaman değişen vanilya kokusu Minho'nun hep rahatlamasına neden oluyordu.

Bu kokuyu düşünmek bile kalp atışlarını hızlandırdı Minho'nun, eliyle yüzünü kapatmış iç çekmişti. "Siktir ya" diye mırıldanmaktan ise kendini alıkoyamamıştı.

---

Sonunda bölüm!!!
Kısa ama idare edelim lütfen

Baysss

Any // MinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin