0.7

161 30 3
                                    

"Yuh"

Hyunjin şaşkınlıkla arkadaşına bakarken Seungmin ise elleriyle ağzını kapatmış, ayaklarını sallıyordu. Üniversitenin bahçesinde oturup ders saatlerini beklerken Chan onlara siname olayını anlatmıştı.

"Cidden vanilya kokunu sevdiğin mı söyledi?" diye sordu ardından omega. Chan hala o anki garip hisle yerinde kıpırdanıp başını salladı.

"Bildiğin sana aşığım demiş" diyen Hyunjin ile "Dalga geçme!" diye uyardı onu.

Sert bakışları ile Hyunjin ağzına hayali bir fermuar çekti. Bu sırada gördüğü üç beden ile "Jeonginler şunlar, çağırıyım mı?" diye sordu.

Chan gülüp "Çağır hadi" demiş, Hyunjin direk "Jeongin!" diye süslenmişti. Kendisine dönen Jeongin ile eliyle gelmelerini işaret etti.

"Yanımıza otursanıza diye şey ettik" demesi ile Jisung gülerek Seungmin'in yanına oturdu. "İyi oldu, burdan beraber geçeriz derse"

Seungmin onu onaylarken Felix ve Jeongin de oturdu. Felix ellerinde kapı gösterip "Ödevimizi yemek ister misiniz?" diye sordu.

Hepsi gülerek kabul ederken Jeongin ve Felix'in bugün not aldıkları tatlılarını yemeğe başladılar.

"Oha" dedi Hyunjin. "Oha bunlar aşırı iyi"

"Cidden çok iyiler" diyerek katıldı Chan da. İkili teşekkür ederken Hyunjin açtığı bir konu ile sohbet etmeye başlamışlardı.

"Şey"

Araya giren Chan ile ona baktılar. "Minho yok mu?" diye sordu. Jisung göz devirip "Çok fena grip oldu ya, dün yağmur yağarken Dori dışarda kayboldu, onu bulmadan da gelmedi" dedi.

"Bugün sabahta, pozitif olalım Dori bizimle" diyordu diyen Felix ile güldüler.

Chan anladığı şey ile başını sallamış, "Dersim başlayacak" diyerek yanlarından kalkmıştı.

"Chan'ın morali mi düşük?" diye sordu Jeongin. Hyunjin ve Seungmin göz göze gelirken Seungmin omuz silkti "Yok ya sevmediği bir derstir şimdi ki" dedi.

Bu sırada Chan sınıfa girip orta kısımlarda bir yere oturdu, yanında hissettiği eksiklik ile iç çekip, derse başlayan hocaya odaklanmaya çalıştı.

Gün içinde son dersinden de çıkarken Minho'nun numarasını tuşladı. Bir kaç çalıştı açılmış, "Alo? Alfacık?" diyen kötü ses duyulmuştu.

Chan göz devirip, "Cidden çok kötü grip olmuşsun sen" dedi. Minho güldü, "Oldu öyle şeyler" dedi.

"Geçmiş olsun, tek başına idare edebildin mi?" diye sordu. Minho etrafında ki peceteler ile bakışımış daha sonra "Ben koca adamım, tabiki idare ettim" demişti.

"Yemek bile yemedin degil mi?" diye sordu Chan.

"Yedim"

Minho bunu desede karnından gelen sesi Chan bile duyuyordu. Güldü, "Eminim öyledir, diğerlerinin dersi daha var, gelip sana çorba yapacağım"

"Lan oğlum uğraşma" diyen Minho ile "Bayılıp gideceksin Minho, adresinizi aldım. Geliyorum o kadar" dedi.

Minho yüzünde bir gülümseme olurken, "Peki, gel bakalım alfacik" dedi.

Arama biterken Chan otobüse binmiş, on dakika sonra geldiği durakla inmişti. Jeongin evde malzemelerin olduğunu söylediği için markete uğramadan direk onların evine adımladı.

Geldiği dört katlı apartman ile içeri gidip ikinci kata çıktı. Zile basmış, içerden bir kaç ses gelirken kapı Minho tarafından açılmıştı.

Gözleri ve burnu kızarmış, bedeni yorgunluktan hafif titriyordu. "Hoşgeldin" dedi gülümsemeye çalışarak.

Chan hızlıca içeri girip, "Hoşbuldum" dedi. "Sen tekrar yatağına git hemen ama"

Minho'nun bedenini tutması ile genç gülmüş, "Tamam, gidebilirim Chan" demişti.

Chan emin olmasa da onu bırakmış, Minho bir kaç adımda tökezlemişti. Chan hızlıca onu tekrar tuttu, "Tamam gidemeyebilirmişim" diyen Minho ile gülüp onu odasına götürdü.

Yatağa uzanan alfa ile "Sen uyumayı çalış hiç olmadı, ben çorba yapacağım" diyerek hızlıca odadan çıkmış, bulduğu mutfağa girmişti.

Biraz karıştırarak tüm malzemeleri bulmuş, Minho için çorba yapmaya başlamıştı.

Ocakta ki çorbayı karıştırırken iç çekti. Bu ona kendi hasta olduğu zamanları hatırlatıyordu.

Hazır olan çorba ile çıkardığı kaseye bir kaç kepçe koydu. Tepsinin üstüne kaşık ve su da alarak geri Minho'nun odasına adımladı.

Gördüğü uyuyan beden ile gülümsedi, ilerleyip tepsiyi komidinin üstüne koydu. Onun hareketleriyle uyunan Minho ile "Çorba hazır" dedi gülümseyerek.

Minho yerinde doğrulurken Chan da sandalyeye oturdu. Minho'nun kucağına tepsiyi koyerken alfa iç çekti. "Her ne kadar güzel gözükse de istemiyorum" demişti.

Onun dudaklarını büzmesi Chan'a tatlı gelirken, "Ne yani ben mi yedireyim" demişti.

Bununla Minho güldü, "Senin için yiyeceğim" diyerek kaşığı eline aldı. Yavaş bir sekilde çorbasını içmiş, yarısında iç çekerek durdu.

"Yoruldum" demesi ile Chan gülüp kaşığı eline aldı. "Tamamdır, sen aç ağzını" demesi ile Minho dudaklarına uzatılan kaşığa baktı. Gülmüş ağzını açarak Chan'ın kendisini yedirmesine izin vermişti.

Çorbanın bitmesi ile Minho ilacını da suyla beraber içti. Chan tepsiyi geri komidine bırakırken "Çorba güzel olmuş, yemek yapabiliyor musun?" diye sordu Minho.

"Evet, bir çok yemeği yapabiliyorum galiba"

"Havalı" diyen Minho ile güldü. Elini onun alına uzatıp ateşine baktı. "Yavaştan düşüyor" diyerek elini alnından yanaklarına doğru sürttü.

Bir süre orda kalırken baş parmağı ondan habersiz Minho'nun yangını okşamıştı.

Bu temas, Minho'nun gözlerinin kırpıştırmasına neden olurken, hafifçe öksürdü.

Chan da kendine gelerek elini çekmiş, "Uykum geldi" diyen Minho ile gülüp "Dinlen güzelce" demişti.

Minho yatağa geri uzanırken Chan'a baktı. "Chan, senden bir şey daha isteyebilir miyim?" diye sordu.

"Tabiki" diyen Chan ile "Acaba feromenlerini yayabilir misin?"

Chan şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı, "Feromenlerim mi?"

"Evet, Vanilya kokun mayıştırıyor"

Chan hafifçe kızarırken, istediğini geri çekmemiş vanilya kokan feromenlerini etrafa yaymıştı.

Minho gülümserken, hızlı çarpan kalbini görmezden gelerek gözlerini kapattı.

Chan ise uzun uzun oturduğu yerde onu izledi.

---

Tıkandımmm


Baysss

Any // MinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin