Kardeşinin saraydan kaçması ile insan diyarına giden Elvis orada kardeşinin tıpa tıp aynısı ile karşılaşır. Kardeşi ile değil. Bu kızı ikna ederek kendi diyarına götürür. Onları orada akıl almaz şeyler bekler. Ve en önemlisi geçmiş... Gerçekler can...
Yıldızı patlatmayı ve satır aralarına düşüncelerinizi yazmayı unutmayın!
Kahkaha dolu okumalar!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gecesi olmaz mıydı insanın? Hüznü olmaz mıydı?
Emily'nin artık yoktu. Mutluydu burada, önceden gitmeyi çok düşünmüştü yük bilmişti kendini daha yeni anlamıştı yük kalbindeydi. Onun ağırlığından dolayı gitmek istemişti belki de. Burada sevilmişti, kendini önemli hissetmişti. Fikirlerine saygı duyuluyordu. Burada Emilydi, kendiydi.
Çok özlemişti abilerini ve ablasını ama gidemezdi. Giderse sadece onları görmeyecekti çünkü, ne yazık ki evladı olduğu şahıslarda oradaydı.
"Bak! Nasılda şebeklik yapıyor bence seni sevdi." diyerek ona gülümseyen adama kaydırdı baktığı kuşlardan bakışlarını. "Bence bizi sevdi." dedi maymuna bakarken.
Edward şaşırmıştı bu duyduğu kişi ekine. Bizi dedi içinden yakışmıştı Emy'nin ağzına. Bizi...
Emily'nin bakışları maymunlardan aslanlara döndü. Olion'un sembolü aslanlardı. Saraylarının üzerindeki bayrak geldi aklına o bayrak güç kaynağıydı onun. Bugüne kadar onların karşısında hakaretlere rağmen ağlamadıysa nedeni bu hayvanın kaplı olduğu bayraktı. Özlediği sayılı şeylerden biride oydu.
"Hadi gel," diyerek elinden çekiştirilmesine izin verdi. Geldikleri yer papağanların olduğu kısımdı. Kafestelerdi ama mutlulardı.
Kafesteydi ama mutsuzdu.
Keşke ben de onlar gibi olabilseydim diye içinden geçirmekten başka bir şey yapamadı Emy. O önceden mutsuzdu artık mutluydu.
"Aaaa Edward!" diye neşeyle şakıyan bir kız duydukları anda Emily panikle elini çekmeye çalıştı Edward izin vermeden daha sıkı tuttu. "Aaa," dedi oldukça yapay bir şekilde. "Sende mi buradaydın?" Emily istemsizce kaşlarını çattı. Bu kız kimdi ve neden Edward'ın eli ayağı birbirine girmişti?
"Buradayım tabii," dedi kız cilveli bir şekilde gülümserken. Ve bir anda Edward'ın dibine sokuldu. "Tam burada," dedi işaret parmağını Edward'ın kalbine yaslarken. Edward afederdi ama siktirdi. Bu kız hangisiydi?İki ay önceki? Yok. 9 hafta önceki? Yok.
"Ne yapıyorsun sen be!" dedi birden yanındaki afet. "Sahibi var bunun!" ve elini sert hareketlerle kıza uzatıp ittirdi. Bu neydi böyle, bu nasıl bir varlıktı?... Edward'ın işini zorlaştırıyordu...
Kız aynı cilvelikle sırıttı. "Köpek mi bu çocuk? Ayrıca o tasma takamaz bu kapıdan bu kapıya koşar durur..." Emily ilk defa böyle bir duygu içindeydi. Hani böyle şu platin sarısı saçları tutup yerde sürüklemek, incecik beline...oraya bir şey yapamazdı. Heh! İncecik bacaklarına haddini bildirmek. Siyah gözlerine beyaz ışık yansıtmak.
