BÖLÜM 9: NEFER

144 17 1
                                    


Yıldızı patlatmayı ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın!

Kahkaha dolu okumalar!

"Ateşi seçmek güç ister demişti, güçlülüğün son kozuydum..."


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yüzüme değen Güneş ışınlarıyla uyanmıştım. Başım bir göğse yaslıydı, aşina olduğum göğüse. Benim ellerim onun, o benim sırtımı sarmıştı. Uykunun getirdiği alıklıkla tebessüm etmiştim. Dün yaptığım gibi daha da sokulmuştum yaslı olduğum göğüse.

Keşke daha çok kalsaydım...

Sokulmamla sırtımı saran kollar tarafından sıkıca sarılmam bir olmuştu. Tekrardan tebessüm etmiştim. Güneş ışığı vardı fakat esen rüzgar titretiyordu. Gözlerimi kapatmıştım tekrardan. Rüzgar esmişti, üşümüştüm. Dakikalarca öylece durmuştum uyanık olmama rağmen, uyurken yaptığım yanlışı düzeltmemiştim.

Sonrasında sırtımdaki eller uzaklaşmıştı. Yan dönmeye çalışmıştı, yavaşça başımı ve kollarımı çekip ona izin vermiştim. O yan dönerken ben, sırtüstü yatmaya başlamıştım. Güneş tüm kızıllığı ile parlıyordu, kuşlar hala vardı yanmadan uçuyorlardı.

Oysa yanan hep bendim, gözüme değen Güneş bile yakıyordu; her bir hücremi.

Orada daha fazla durmamak adına kalkıp içeri gitmiştim. Saat oldukça erkendi bu nedenle boş vaktim fazlaydı. İlk önce yatağıma geçmiştim orada uzanmaya başlamıştım. Burası yakmıyordu. 

Başlamıştım düşünmeye;

Ateşi seçmiştim, yanacak mıydım? Yakmayan ateş olmazdı. Saçlarım kızıldı, rengini ateşten aldığı ortadaydı. Hep mi yanacaktım? Kader beni yanmaya mahkum ettiyse bir başkasını da söndürmeye mahkum etmiş olmalıydı. İllaki sönecektim.

Umarım...

Siyah pelerin ne ifade ediyordu, hala çözebilmiş değildim. Gördüğüm rüyalar ne ifade ediyordu, hala çözebilmiş değildim. 

Ben hiçbir şeyin çözebilmiş değildim.

Gözlerimi kapatmıştım. Belki uyurum demiştim uyumuştum.

Özlemiştim...

İki saat sonra...

"Linda kalk hadi!" diyerek kollarımın sarsılmasıyla uyanmıştım. Gözlerimi açmıştım hafiften. Elvis, karışmış kabarık saçları ve yeni uyandığı için şiştiğini düşündüğüm gözleriyle bana bakıyordu. Yataktan doğrulmuştum.

"Günaydın." demiştim gözlerimi ovuşturarak. Yeni uyandığı için kalın sesiyle ufak bir kahkaha atmıştı. 

"İşte şimdi günaydı." demişti ve karşımda durduğu konumu bozarak kapıya yönelmişti. "Hazırlan ben seni almaya geleceğim." diyerek odamdan çıkmıştı. O gittikten  birkaç dakika sonra  kendime gelebilmiştim. Yataktan kalkıp lavaboya gitmiştim. Elimi yüzümü yıkayıp işimi halletmiştim ve lavabodan çıkmıştım. Dolabımın tam karşısına geçip kapağını açmıştım. İçinden haki yeşili uzun kolları bombeli olan bir elbise giyinmiştim. Saçlarımı yarım bir şekilde toplamıştım. Yüzüme hiçbir şey sürmeden odadan çıkmıştım.

YEDİ DÜVELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin