Şok içinde Bora'ya bakarken hızla kenara çekildim ama bileğimi bırakmadı.
Benden güvenliği öldürmemi mi istiyordu? Hayır hayır bunu asla yapamam.
Zaten o kasiyer kadın olayı bana yeterince bela olmuşken şimdi kendi irademle birinin canını alamazdım. Ben katil değilim!
"Bileğimi bırak ve şu bıçağı benden uzak tut! Delirdin mi sen? Bunu yapamam ben!"
Ama tersine bileğimi daha da sıktı ve sertçe bileğimi kendine doğru çekince göğsüne çarptım.
"Ben ve Akın diğer işleri halledeceğiz ve bu yüzden bu işi sen yapacaksın! Buradan çıkmak istemiyor musun yoksa?"
Başımı hızla iki yana salladım dişlerimi sıkarak, kafamı kaldırıp ona baktım bir süre sinirle. Iki bileğimi de tuttuğu için kaçamadım. Bıçak ikimizim tam ortasında, ellerimizin arasında duruyordu.
"Yapamam... Ben..." Az kalsın buraya gelme sebebimi söyleyecekken sustum. Ama bunu fark etti ve kahverengi gözlerini kısarak mavi gözlerimin derinliklerine baktı,
"Sen?"
"Bu hatayı yanlışlıkla bir kere yaptım zaten, bir daha yapmayacağım!" dediğimde durdu ve kaşlarını kaldırdı,
"Birini öldürdün demek? Ve yanlışlıkla? Insanları yanlışlıkla öldüremezsin." dudağının kenarı alayla yukarı kıvrıldı, kulağıma doğru eğildi ve fısıldadı,
"Sen de bir katilsin ama kabul etmek istemiyorsun, sarışın. Benden bir farkın yok gibi." Öfkeyle onu göğsünden ittim,
"Biz seninle aynı falan değiliz! İsteyerek birini öldürmedim ben!" diye bağırdım ana sesimin yüksek çıktığının farkında bile değildim. Bu konu her seferinde beni çileden çıkarıyordu. Kendimi katil olarak görmek istemiyordum çünkü değildim. O kasiyer kızı öldürdüğümü bile hatırlamıyordum ben!
"Herkes böyle söyler." dediğini duyunca sanki tamamen kontrolümü kaybetmiş gibi hissettim. Ne yaptığım hakkında en ufak fikrim yoktu. Beynim ve bedenim sanki kendi istediğini yapıyor gibiydi.
İkimizin tuttuğu bıçağı kendime çekip aldım ve hızla bıçağı Bora'ya doğru kaldırdığımda Bora hiçbir tepki vermedi, sanki bana gördün mü, der gibi alayla bakıyordu ve bu beni daha da delirtti. Sadece onu parçalamak ve yüzündeki o sinir bozucu sırıtışı silmek istedim gamzelerini bıçaklayarak.
Sinirle bıçağı aniden ona doğru savurduğumda birden ne olduğunu anlamadım, Bora hızla yana çekildi ve bıçak havayı kesti. Bıçağı tutan elimi yakalayıp arkama sabitledi ve bıçağı düşürdüm. Bacağımla ona tekme atmaya çalıştığımda ise ayağını ayağımın önüne koyup sertçe geri çekti ve hızla yere, dizlerimin üzerine düştüm.
Ne yapıyordum ben?
Yerden hafifçe başımı kaldırıp sarı tutamlarımın ardından tam önümde dikilen, elinde tuttuğu bıçağı dalga geçer gibi sallayan Bora'ya baktım.
"Ben.... Kendimde değildim, ne yaptığımı bilmiyorum." dedim kısık sesle. Önümde eğildi aynı şekilde, saçlarımın arasındaki yüzüme baktı.
"Bunu biliyorum."
"Neyi?"
Yüzüme daha dikkatli baktı, sonra da gözlerime. Bir şeyi anlamış gibiydi ve bundan memnun görünmüyordu ama ne olduğunu anlamak imkansızdı. Gözlerimde bir şey görmüştü sanki. Düşüncelerini anlamak da zordu, sanki bakışları mı yumuşamıştı? Elini kaldırdı, sarı saçlarımın ucuna değdi. Ama sonra sanki ateşe dokunmuş gibi elini çekti ve yüzünde yine o soğuk ifade belirdi. Ayağa kalktı bir şey söylemekten vazgeçmiş gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝓜𝓐𝓣𝓔𝓜 𝓚𝓐𝓡𝓐𝓝𝓛𝓘Ğ𝓘
Teen FictionHerkes aynı anda geceyi yaşar ama herkesin karanlığı farklıdır. Benim de karanlığım onun ta kendisiydi...