"Hep böyle ilgisiz misiniz?"
Sarışının bacaklarını belime dolarken gözlerine bakmıyordum, odak noktam Anna ve ders çalışma bahanesiyle bize getirmeye karar verdiği küçük arkadaşı Taehyung'un üzerindeydi. Annemin yemek masası haricinde sigara molası veriği ve ara sıra dikiş diktiği masaya kapanmış bedenleri biblo gibi duruyordu. Tanrı şahit ders çalışmak haricinde her türlü konudan konuşuyor, ortamdaki varlığımdan rahatsız olmuyorlardı.
"Komutan Jeon?"
İlgimi çekmekten uzak bedenin kucağımdaki hareketi ve sinirimi bozan hitap şekliyle kaşlarımı çattım. Kızın kolları boynumdan aşağı sarkıyordu, bacaklarını her oynatışında kasıklarıma değen teninin sıcaklığıyla içimde uyandırdığı hisse ayar olmaya başlamıştım.
"Bana Jungkook de Amelie." Sarı saçlarını parmaklarıma dolayıp geriye itekledim, solgun yüzüne üç beden büyük dolgulu dudaklarını benimkilere bastırıp geri çekildi ve beklentiyle gözlerime baktı.
"Bugün değil güzelim."
Onu nazikçe yere indirdim, gözlerim aynı noktaya tekrar döndüğünde Taehyung'un dikkatli bir şekilde bize baktığını gördüm, utanarak bakışlarını çekmeden önce onu yakaladığıma sevindim ve sırıttım. Merakına yenik düşen küçük çocuklar gibiydi, elinde tuttuğu kalemle defterine bir şeyler karalıyıp durdukça irislerimin hedefi olmaya devam etti.
Anna farkında değildi ama Amelie anlamış olmalıydı, dudaklarıma bıraktığı ikinci küçük öpücükten sonra çantasını ve üzerinden çıkarıp attığı gömleğini alıp gitmeden önce Taehyung'a bakarak iç çekti. Kızın kapıdan çıkıp gittiği ilk saniye ortamın gericiliğini de beraberinde götürdüğünü fark ettim, belki de tüm bu sessizliğin nedeni oydu.
"Sonunda!" Anna'dan duyduğum en coşkulu kelime buydu, kendi kitabını fırlatıp atarken gülümsüyordu. Beni paylaşamadığını biliyordum. Yanımda kimseyi görmek istemiyordu, ne küçük bir kızken ne de şimdi.
"Kızı kaçırdın Anna."
Ona takılarak yanlarına ilerledim, her bir adımımda gerilen küçük vücudun sahibi bana bakmıyordu. Göz ucuyla defterine baktığımda bir kaç vücut anatomi örneği yaptığını gördüm, yetenekliydi. Bir baletti, resim çizebiliyordu ve çaba sarf etmeden güzel görünüyordu.. Onu daha çok tanımak istediğimi fark ederek gülümsedim.
"Anna bizi tanıştırmadı ama ben Jeon Jungkook, onun abisiyim."
Elimi uzattım, kendi kibar elini benimkinin içine bırakmadan önce tereddüt etti. Utangaç rolü mü yapıyor yoksa gerçekten utanıyor muydu karar veremedim her ne yapıyorsa beni kendi eksenine çekiyordu.
"Taehyung, Anna'nın bale kursundan arkadaşıyım."
Gereğinden fazla uzun duran ellerimiz güzel görünüyordu, ilk çeken o oldu. Teninden yayılan hindistan cevizi kokusuyla bana bahşettiği ateşin farkında bile değildi. Boynunda inci bir kolye vardı, ince parmaklarına taktığı yüzükleri ve hoodie içinde kaybolan vücuduyla aklımı başımdan almaya gelmiş olduğu ortadaydı. Masum yüzüne çok yakışan kare gülümsemesini yalnızca bir kez görmüş olsam da çoktan bağımlısı olmuştum.
Bu çocuk beni büyülemişti.
"Birlikte ders çalıştığınıza göre aynı okula gidiyor olmalısınız."
Anna beni onaylayarak ayaklandı, dolaptan çıkardığı tost malzemeleriyle tezgaha ilerledi, Taehyung birlikte yalnız kalmaktan rahatsızmış gibi yerinde kıpırdandığında kendimi geri çektim. Onu korkutmak istemiyordum, Anna kalkınca boşalan sandalyeye oturup sırtımı duvara yasladım.